- Kategori
- Opera / Bale
İstanbulname

İstanbulname'den bir hamam sahnesi.
Temsilin prömiyerine gittim, galası da yapıldı üstelik ve neredeyse bir hafta geride kaldı.
Uzunca süreler emek veriliyor, bir eseri sahneye koyabilmek için. Onlarca sanat emekçisi görev alıyor; dekor, kostüm, koreografi, ışık , koro ve rol alan sanatçılar ter döküyorlar. En sonunda bu emek ürünü karşınıza çıkıyor. Beğeniyor, alkışlıyorsunuz, övgü dolu sözler söylüyor, yazıyorsunuz. Burası kolay.
Yaklaşık bir haftalık süreyi, ANTDOB'nin sahneye koyduğu "İstanbulname"yi 'beğenmediğimi nasıl ifade edeyim?' düşüncesiyle geçirdim. Burası da zor kısmıydı!
'Neden beğenmedin'i anlatmak işte bu açıdan daha da zor.
...
Antalya Devlet Opera ve Balesi bu yıl çok sayıda temsil sahneye koydu, Türkiye prömiyeri yaptıkları eserler oldu; Oz Büyücüsü, Eva, Elma Kurtları ve La Bayadere. Benim izleyebildiğim; Tosca ve Rusalka'dan sonra İstanbulname'nin prömiyeri gerçekleştirildi. Çok parlak, başarılı sahnelemelerdi izlediklerim. İstabulname için beklentim bu nedenle yüksekti, fazlaydı.
Ferdi Merter'in metinlerini yazdığı İstanbulname'nin yönetmenliğini Murat Atak yapmış. Müzikler, değerli bestecimiz Turgay Erdener'e ait. Temsil akşamı Antdob Orkestrası'nı Şef Hakan kalkan yönetti.
Eserde zengin bir kadro rol almış;
Eğrikaplı Ali - Engin Suna
Uğurböceği - Semiha Derya Karadeniz
Zeliha - Ebru Kaptan
Badik Ömer - Ümit Burak Tekinay
Laz Abdi - Fatih Şanal
Zil İzzet - Onur Alpaslan
Sarhoş Hakkı - Taner Ölçen
Madam Eleni - Esra Arslantürk
Zaptiye Amiri Hasan Çavuş - Murat Özbek
Otel Müdürü - Toygarhan Atuner
Kont - Bora Baran
Külhan Arif - Tükel Acar
Gül - Ceren Tereci
Ferdinand - A. Özhan Gümüş
Gazeteci Çocuk - Sinem Seçil Baddal
Kocakafa - Hüseyin Ercan Uğur
Balatlı - Ferdi Uslu
Karamaça - Kenan Şahin
Zaptiye Eri - Metin Yakar
Resepsiyonist - Emre Akyurt
Boncuk - Mahir Seyrek
Eleni'nin Kızları - Emel Öziş-Serap Çiftçi-Pınar Gümüş-Serap Demirhan-Selda Serdar-Özsu Ö. Suna
Haşmet - Mevlana Şems Çankaya
Çocuk Oyuncular - Kayra Şanal-Melisa Erkul
Operette hoşça vakit geçirilen anlar olduğu gibi, sıkıcı geçen uzun sürelerde oldu.
Tiyatral yönünü başarılı bulsam da melodilerde (arka sıralarda oturduğumdan belki) rahatsız edici tınılar ulaşıyordu izleyene.
Zaman zaman ışık rahatsız ediciydi. Dekor ve kostümler beklentilerimden uzaktı.
Dönemin argosu ve mimikleri abartılı biçimde kullanılmış, rahatsız ediciydi. (Belkide sinemasevere sanat adına sunulan, 'Türk filmleri' içindeki 'mizah' adlı 'küfürnamelere' uzak kaldığımdan olsa gerek)
"İstanbul'da, bir yangınla başlıyor oyun. Tulumbacı Eğrikapılı Ali ve adamları dört bir yandan koşuyorlar yangın yerine doğru. Kadınlar giriyor devreye sonra. Ali'nin dostu rakip külhanbeyince öldürülüp, kızı Zeliha'nın kendisine emanet edildiğine ilişkin vasiyet haberi gelir. Doğaldır ki, peşinden aşk başlıyor."
"...Finale doğru düğün hazırlıkları, ülkenin düştüğü durum(Osmanlı Devleti'nin savaşa sokulması)... mahalle kavgaları... ve umursamazlık, aymazlık (bu iki terim günümüz de ışık tutuyor denilebilir mi?)içindeki halk." En can alıcı nokta burası olmalı; Aymazlıklar, umursamazlıklar ve ülkenin düştüğü durum!
Bildik bir durum!..
İstanbulname'nin kısa bir özetidir bu da!
...
Not: Uzunca tutulan bir operetten hamam sahnesini kullanmam dikkat çekmiştir mutlaka. Fotoğraf çekimiyle ilgili kısıtlama olduğundan, uzak mesafeden güç koşullarda, birazda kurallara aykırı çektiğim birkaç fotoğraftan en iyisi olarak o sahneyi seçtim.
Ek Not: Temsilin en önemli karakterlerinden Uğurböceği-Semiha Derya Karadeniz'i, rol alanlar listesinde sehven unuttum. Değerli sanatçımızdan özür dileyerek düzeltiyorum.