- Kategori
- Gündelik Yaşam
İşte Antakya!...
Falih Rıfkı Atay, eğer bugünlerde Antakya’ya gelseydi şöyle derdi:
-Benim gördüğüm Antakya’nın içerisinde bir nehir var. Adı, Asi. Bu nehir yazın akmaz. Nehrin içerisi yosunlar ve ne idüğü belirsiz çöplerle dolu. Bu çöpler arasında en kayda değer olanı ise, nehre atılan oto lastikleri. Nehri uzunlamasına seyrettiğinizde, açık kanalizasyon boruları ya da kanalizasyon arıtma tesisleri akla gelir. Bu nehrin kokusundan etkilenmemek için ağzınızı ve burnunuzu kapatacak bir maske gereklidir. Ayrıca, midesi hassas olanların nehrin yakınlarında dolaşmamaları veya yanlarında bir poşet taşımaları tavsiye olunur.
-Benim gördüğüm Antakya yollarının sağlı sollu iki kenarında arabalar park eder. Yolun kalan kısmından da seyyar satıcılar ile el arabacıları gelir gider. İnsanlar seyyar satıcılara, işportacılara ve arabalara yol verir. Şehir merkezindeki polis ve zabıtalar, seyyar satıcılara, işportacılara ve yollara park eden arabalara hiç dokunamaz. İnsan ve taşıt trafiği kendi kendine yönetilip gider…
-Benim gördüğüm Antakya’da insanlar ve esnaf çöp kutusu kullanmaz. Çöplerini rahat bir şekilde olduğu yere bırakır. Yaz kış rüzgarın kesmediği Antakya’da, bu çöpler havada ve yerde uçuşarak apayrı bir çirkinlik oluşturur…
-Benim gördüğüm Antakya’da bugün tek eksik olan, at arabaları ve atlarıdır. Eğer onlar da olsaydı, temizlik ve kokudan yana şehrin hiç eksiği kalmazdı, ..
Sonuç:
Dileriz yeni Belediye Başkanı Falih Rıfkı Atay’a bunları söyletmez.