Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '07

 
Kategori
Eğitim
 

İste kardeşin olsun

İste kardeşin olsun
 

Eğitime %100 destek


Hafta içi 6 gün boyunca yaşadığım İstanbul’un tüm azabına ve Cumartesi gecesi geç saatte yatmama rağmen, her Pazar saat 10 gibi uyanırım. Hem geç kalkıp günü kaçırmam, hem de yıllardır artık bir Pazar keyfine dönen TRT1 ekranlarında yayınlanan, western sinema kuşağındaki filmi izlerim.

Bu hafta da aynısını yaptım. Saat 10 civarında uyandım. Kalkıp, elimi yüzümü yıkadım. Sonra televizyonu açıp karşısına uzandım. Hemen TRT1’i açtım. Bu hafta ilk defa karşılaştığım bir program yayınlanıyordu.

“İste Kardeşin Olsun” adlı program, aralarında kan bağı olmasa da, birbirini kardeş seçmiş iki yürekli insanı anlatıyordu. Birisi ışıltılı gözlerle etrafa bakan bir ilköğretim öğrencisi, diğeri de sosyal sorumluluğunun farkında bir üniversiteliydi. Biri Ankara’da okuyordu, diğeri ise İstanbul’da. İlköğretim okulundaki sınıf öğretmenin desteklediği bu proje, çok güzel sonuçlar vermeye başlamıştı.

Küçük kız kaymakam olmak istediğini söylüyordu. Akşam erken saatte yatıp, sabah saat erken saatlerde kalkıyor ve sabahın erken saatinde derslerini çalışıyormuş. Kömür sobası kurulu odasında bunları anlatırken, kelimeleri ardı ardına öyle bir dizdi ki, etkilenmemek mümkün değildi. Ardından program sunucusu minik kıza getirdiği hediyeleri verdi. Kızın, bilgisayarı ve fotoğraf makinesini görünce attığı sevinç çığlığı görülmeye değerdi. Hediyeleri görünce atılan sevinç çığlığına, televizyon seyrederken gözleri ile kalbi arasında bir kopukluk olan ben bile, pek fazla dayanamadım.

Sonra aileden alınan izinle, minik kız İstanbul’a, ablasının yanına getirildi. Birbirini hiç görmeden abla kardeş olan bu insanlar, ilk karşılaştıklarında birbirlerine öyle sarıldılar ki, kan bağı olmasına karşın bu sıcaklığı yakalayamayan insanlarımız olduğunu düşündükçe, sevgilerine imrendim. Ardından birlikte İstanbul’u gezdiler. Ayrılık ise hüzün doluydu. Pazar günleri, sabah saat 10 gibi yayınına başlanan bu programı izlemenizi öneririm.

Sadece mektuplaşarak, belki okunan bir kitabı kardeşle paylaşarak, ya da dert dinleyerek yapılan bu kardeşliğin, aslında çok kolay ama çok da önemli olduğunu gördüm. Minicik ama idealist bir genç kızı izledim. Kaymakam olacağından hiç şüphem yok.

Ben programı izlerken, diğer kanallarda ne programlar var diye bir göz attım. Sabahın o saatinde, neredeyse kanalların hepsi magazin programları ile doluydu. TRT1 çocuk programları yayınlarken, öbür yanda bizim aile yapımızı sarsan magazin programlarının sabah sabah dayatılması da anlaşılır gibi değildi.

Bir başka düşündürücü konu ise, mikrofonlara her fırsatta duyarlılık nutukları atan zengin zümrenin, “eğitime %100 destek” kampanyasına da, “kardeş okul ve kardeş öğrenci” uygulamasına da yeterince ilgi göstermemesidir. Demek atalarımız doğru söylemiş: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!”

Söylemde gördüğümüz duyarlılığı eylemde de görsek; imkânsızlıklar nedeniyle eğitimsiz kalanların bu derdi sona erer. Gelin hepimiz bir miktar elimizi taşın altına koyalım.

Aramızda Milliyet Blog yazarı olan ve yokluklar içindeki öğrencilerini hayata bağlama gayretiyle çalışan öğretmenlerimiz var. Bu öğretmenlerimiz okullarının adreslerini yazsınlar, bizler de o okullara mektupla ulaşalım ve bir kardeş edinelim. Eğer bunu yapamıyorsak da; kitap, defter, kalem ne gönderebiliyorsak bir kargo poşetine koyup onları gönderelim. Elimizden ne geliyorsa onu yapalım. Bu defa bizler, konuşmaktan fazla bir şeyler yapalım…

Bekliyorum öğretmenlerim. Okulunuzu anlatın bizlere. Adreslerini yazın. Bizler de sizlere ulaşalım. Ben bu sayfalar aracılığı ile her yıl düzenli olarak defter ve kitap gönderebileceğim bir kardeş okul istiyorum kendime.

Görsel kaynak: http: //www.egitimedestek.meb.gov.tr

 
Toplam blog
: 66
: 5959
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Anadolu benim, ben de Anadolu'nun canıyım!   ..