Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

İstediğimizi aldık mı?

İstediğimizi aldık mı?
 

Günlerden beri hepimizi meşgul eden 5 Kasım Bush-Erdoğan görüşmesinin yankıları devam ediyor. Gerçi toplum olarak bu konuda da ortak bir nokta oluşturabilmiş değiliz. Ne görüşme öncesi beklentilerimiz, ne de görüşme sonrası yorumlarımız, birbirimizle örtüşmüyor.

Gerçi vatandaş olarak hiçbirimizin Türkiye-ABD ilişkilerini ekonomik, siyasi ve askeri açıdan tahlil edecek bilgisi yok. Belki yetkililer bile bütün detaylarıyla bu işin sırrını çözmüş değiller. Bu durumda bize sadece önyargılarımıza göre karar vermek kalıyor.

Görüşme neticesini olumlu veya olumsuz bulma kriterimiz, sadece kişisel ve subjektif görüşlerimiz. Bu konuda birinci elden aldığımız bilgilerin doğruluğu veya yanlışlığı, bu haberleri verenlere karşı bizdeki siyasi kanaatimizle bağlantılı oluşuyor.

Bu şartlarda sağlıklı bir tahlil yapıp doğru noktaya varabileceğimizi sanmıyorum.

Peki, biz 5 Kasım görüşmesinden ne istiyorduk, istediğimizi alabildik mi?

Olayın birinci derecede tarafı sayın başbakandır. Kendisi, ABD’nin PKK’yla ilgili kararlılık mesajından ve operasyona yönelik istihbarat anlaşmasından memnun olduğunu söylemektedir. Ayrıca operasyon sürecinin devam ettiğini söylemekte ve tezkereyi kullanacağız demektedir.

Bugünkü Radikal ve Star gazeteleri, bu bilgilerin ışığında, başbakanın “İstediğimizi Aldık” söylemini manşet olarak verirlerken, Bugün gazetesi başbakanlığın, “TBMM’nin verdiği yetkiyi kullanma kararlılığımız sürüyor” açıklamasına istinaden “Kararlıyız, Vuracağız” manşetini atmıştır. Türkiye gazetesi ise bununla ilgili olarak “Operasyon Süreci Başladı” demektedir.

Başbakan Erdoğan ayrıca ABD Başkanı’nın “PKK ortak düşmanımız” sözüne atıfta bulunarak, düşman nedir, ortadan kaldırılması gerekendir, diyerek beklentisini dile getirmiş, bunu da Milliyet gazetesi “Bir Düşman Varsa Yok Edilmelidir” manşetiyle vermiştir.

*****

Öte yandan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Radikal gazetesinde yer alan bir habere göre, Türkiye’nin kendi inisiyatifiyle hareket etmeye devam edeceğini belirterek, “Artık Diplomatlar Değil, Asker Konuşacak” demiştir.

ABD’nin terörü bitirmede Türkiye ile işbirliğine mecbur olduğunu da söyleyen Gül, Takvim gazetesindeki habere göre “ABD Artık Kaçamaz” diyerek, durumun ciddiyetini ortaya koymuştur.

*****

Peki şimdi ne olacak, ya da bu işlemler nasıl yapılacak?

Hürriyet gazetesindeki “Paşanın Oval Ofis Raporu”na göre, Başbakan Erdoğan’la birlikte ABD’deki Bush buluşmasına giden Genelkurmay İkinci Başkanı Saygun, Başkan Bush’u kararlı gördüğünü söylemektedir. Bu da Paşa’nın bu görüşmeden bir netice alacağına inandığını göstermektedir.

Öncelikle Saygun, Catwright ve Petraeus’tan oluşan üçlü arasında sıkı bir istihbarat işbirliği oluşacak. Bu sayede sınırda kuş uçsa Genelkurmay’ın haberi olacak. Teröristler lazer güdümlü füzelerle imha edilecek. Yeni Şafak gazetesi bunu “Sıfır Noktasına 24 Saat Zoom” manşetiyle vermiş.

Bilindiği gibi görüşmenin somut kararlarından biri, istihbarat yardımı ve anlık istihbarat sözüdür. PKK’ya karşı yapılacak nokta operasyonlarda ABD, Echelon sistemini kullanacak. Dünyadaki tüm haberleşme trafiğini bu şekilde izleyen ABD, Apo’yu Kenya’da da bu şekilde bulmuştu. Akşam gazetesinin haberine göre “Apo’yu Bulan Kulak Devrede.”

Vatan gazetesi de “Predator Bulacak F-16’lar Vuracak” manşetiyle verdiği haberde, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonuna istihbarat desteği verecek olan ABD’nin insansız uçakları devreye soktuğunu bildiriyor.

Öte yandan Sabah gazetesi, “Kuzey Irak’ta PKK’ya Abluka” başlıklı haberinde, Irak yönetiminin PKK’nın bulunduğu bölgeye giriş çıkışı ablukaya aldığını yazıyor.

Gazetelerdeki bu olumlu gelişmelere ilişkin haberlerin yanında Güneş gazetesinde CHP lideri Baykal’ın bir beyanatı yer alıyor. Madem istediğinizi aldınız o zaman gereğini yapın, diyen Baykal, “Girmek İçin Yeni Bir Facia mı Bekleniyor?” diye soruyor.

Cumhuriyet gazetesinin muhalefeti ise daha farklı. “Güdümlü Harekât” başlıklı haberde, Erdoğan Bush görüşmesi iplerin Washington’ın elinde olacağını gösterdi, deniyor.

Zaten bir anlamda ipler Washington’ın elinde olduğu için bu görüşme yapılmadı mı? Amaç, bu iplerden biraz olsun kurtulmak, biraz rahatlık sağlamak değil miydi? Eğer olaya böyle bakarsak, görüşmenin hiç fayda getirmediğini söyleyebilmek zor. Muhalefeti “sadece karşı olmak” şeklinde anlamazsak, bazı konuları daha iyi irdeleyebilir, daha iyi anlayabilir ve daha fazla açıklık getirebiliriz diye düşünüyorum.

*****

Gazetelerdeki diğer manşetler de şöyle:

Kaçırılan askerlerin geri dönüşü, pek çok açıdan eleştirilmişti hatırlarsanız. Bu konuda tuhaf bir açıklama da İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’ten gelmiş. Geri verilen rehin askerlerimiz için, keşke tabutlarıyla gelselerdi, ifadesini kullanan Perinçek’in bu sözlerine karşılık, Sabah gazetesi “Bu Kadarı Çok Ayıp” diye manşet atmış.

*****

Rehin askerlerin iadesinde en çok tartışılan konulardan biri de DTP’li milletvekillerinin Apo posteri altında imza atmalarıydı. Zaten konumları tartışılan ve sürekli PKK ile irtibatları olduğu yolunda eleştirilen DTP milletvekillerinden birinin de eşinin dağda olduğu yolunda bir haber var bugünkü gazetelerde.

Sabah gazetesinde “Kocamdan Haberim Yok” başlığıyla yer alan bir habere göre, Van Milletvekili Fatma Kurtulan, "eşiniz dağdaki teröristlerden biri mi?" sorusuna, ondan haberim yok, yanıtını vermiş.

Posta gazetesi, “Kendisi DTP ile Mecliste, Kocası PKK ile Dağda” manşetiyle verdiği haberde, Fatma Kurtulan’ın eşi Salman Kurtulan’ın 9 yıldır PKK’nın dağ kadrosunda bulunduğunu ve Mehmetçik’le çatıştığını, 11 Nisan 1999’da yola mayın döşeyerek 3 askerimizin şehit olmasına sebep olduğunu anlatıyor.

Star gazetesi ise Fatma Kurtulan’a, eşiniz şu anda dağda mı, diye sorulduğunda, DTP’lilerin, özel hayata karışamazsınız diyerek “Dağ Benim Özelim” yanıtı verdiği belirtiliyor.

*****

Hürriyet gazetesinde ilginç bir haber var. “Bir Şirketin Zana İsyanı” başlıklı haberde, Leyla Zana’nın LC Waiki’nin ortaklarından olduğu şeklinde bir dedikodu çıkınca, binlerce insanın bu yüzden adı geçen firmaya karşı bir tavır aldığı ve adeta sessiz bir boykot başlattığı bu yüzden şirket satışlarının yüzde 10-15 civarında gerilediği anlatılıyor.

Ortada bir yanlış anlama olduğu için burada farklı bir durum var ama, keşke gerçek olaylarda da halkımız bu bilinci gösterebilse… Bazı şeyler vardır ki, toplum bilinci olarak kendiliğinden ortaya çıkar. Çıkıp birinin bir şey söylemesi gerekmez. Henüz millet olarak bu olgunluğa erişemediğimiz, bu tür tavırlar koymayı bilemediğimiz kesin. Yoksa pek çok konuyu çözüme kavuşturabilirdik…

*****

Bugün gazetesi “Ortadirek Döndü” başlıklı bir haberde, zenginle yoksul arasındaki uçurumun, 4 yılda 10 kattan 7,5 kata gerilediğini belirterek, ortadireğin yeniden hayatımıza gireceği müjdesini veriyor.

*****

Takvim gazetesi Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın Türkiye’ye gerçekleştireceği ziyarette yapacağı şovu “Kral Şatafat” başlığıyla manşet yapmış. Kral için 96 lüks binek otomobili, 3 otobüs ve 18 kamyon kiralanacakmış...

*****

Star gazetesi Vatansever Kuvvetler’in Karadeniz’deki maden ocağı işletmesini aslanlı çete üzerinden yürüttüğünün belirlendiğini “Vatanseverlerin aslan Taşeronu” başlıklı haberde anlatmış.

*****

Bugünkü spor haberlerinin konusu malum, Beşiktaş’ın Şampiyonlar liginde adını tarihe yazdırması. Ne yazık ki negatif bir şekilde gerçekleşen bu olay, spor gazetelerinde ilginç başlıklarla değerlendirildi.

Fanatik gazetesi sadece “Siyah” başlığıyla çıkmış. Beyaz yazacak yer bulamamış.

Fotomaç gazetesi siyah beyazlıların üzerinden bir TIR geçtiğini ima edercesine “Plakasını Aldınız mı?” diye manşet atmış.

Fotospor gazetesi ise hâlâ şaşkın, soruyor: “8-0 Eee?”

*****

Bugünlük de bu kadar… Yarın yeniden birlikte olabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..