Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

perihan reyhan ALKAN

http://blog.milliyet.com.tr/pra

17 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

İstenirse oluyormuş demek ki!..

İstenirse oluyormuş demek ki!..
 

Yine acıdı içim, yine kahroldum, sinir oldum… 

 

Her haber izleyişim sonrası bir daha izlememe kararı alıyorum, bir daha görmemeye, düşünmemeye hele de yazmamaya gayret edeceğim kararı alıyorum ama şeytan gibi saati gelince dürtüyor yine de o merak denen zihnimdeki kurt, ardın da susamıyor, haldır haldır yazmalara koşuyorum. 

 

Yine güne ve geceye Tatlıses vurdu damgasını… Yine sinirlenerek izledim… Yine bazı gerçeklerin unutulup da çok farklı tablolar sunularak methiyeler düzülmesinin düşündürüşü, pek çok şeyi hatırlatışının acısını yaşadım, yine tepeden tırnağa yağa kesmişlerden iğrendim!.. 

 

Bu olayın ortaya çıkardıklarının düşürdüğü hayretim azalmayacak sanırım, üzüntüm de gün be gün artacak gibi görünüyor!.. 

 

Onca insan katledildi bu güne dek, içlerinde çok değerli beyinler, kalemler de vardı. Onca değerli sanatçı acı çekti hastanelerde ve sağ çıkamadı da çoğundan da haberdar bile olamadık! Sıradan vatandaşlar da var… Üzerinden yıllar geçti, hâlâ bulunamadı (!) olayların failleri, bırakın en ufak bir ipucu bile yok. Pek çoğunda var da yok!.. Kemikleri bile çürüdü çoğunun ama bir arpa boyu değil alınan yol! 

 

Kiminin faili ise bilinirliğine rağmen, deliller örtbas edildi, duyurulmadı ve aklanıverdi hemen! 

 

Bakın Tatlıses’in olayına, dünya kadar müfettiş ve polis görevlendirildi, hepsi seferber oldu. Pek çok söylenti vardı ve 4 günde de faili bulundu olayın ve de onca söylenti ardından dağ fare doğurdu… 

 

Eski bir hesaplaşma ve de ortaya çıkanlar hiç de hoş şeyler değil. Gerçi bu nevi bir şey olduğunu tahmin de güç değildi… 

 

Lakin bakıyorum ve şaşırıyorum. Aman Allah’ım ben farkında değilmişim, baya bir beyefendiymiş, hatta mükemmel!.. Keşke… Varsın olsun… 

 

Zaten beni ilgilendiren yanı kimin vurduğu, neden vurduğu değil. Failin hemen bulunuşu! Hayretim ve zihnimdeki sorular da bu nedenle… Bulsunlar tabii ki ama hani o daha önceki ve önemlilerin failleri? Onlardan neden hâlâ haber yok?! 

 

Cana kastetmeye karşıyım, her ne sebeple olursa olsun bir canlıyı öldürmeye kimsenin hakkı yok, o nedenle sevindirici tabii ki failin kısa sürede bulunuşu. Ama demek ki istenilirse de bulunabiliyormuş hemen düşüncesi hasıl oluyor insanda. Yeter ki, istenilsin! 

 

Diğer bazı yanları da üzdü beni ülke gerçeklerini, kişi gerçeklerini bu anlamda da yansıtışıyla… 

 

Doktorların seferber oluşu, olağanüstü gayreti… Sevindirici gerçi, bir sorun olmazsa sonradan başardılar, takdire şayan bu denli ilgi, gayret ve başarı ve de doktorların görevi bu. Ama neden herkese aynısı değil? Diyeceksiniz ki paranın gücü, özel hastane… 

 

Peki hani Hipokrat yemini ve niye herkes için değil bu denli gayret? Esas olanın insan olması değil mi? Doktorun görevini ayrımsız yapması gerekmez mi? Her olayda, her kişide aynı gayreti göstermesi, parası yok diye insanların kapılardan döndürülüp ölümüne göz yumulmaması gerekmez mi?! 

 

Bizler, boşuna mı okumuşuz onca yıl, boşuna mı hizmet vermişiz hepimiz bir şekilde bu ülkeye? İnsan değil miyiz biz, yok mu bu ülkede bizim de haklarımız? Kimvurduya gitmek mi hakkımıza düşen?! 

 

Sanatçı mı olmak gerekir diyeceğim ama diyemiyorum, çünkü ardından sanatçı sorusu uyanıyor zihnimde ve de onca gerçekten sayıp sevdiğimiz, düzgün yaşamlarıyla takdir ettiğimiz sanatçı geliyor gözümün önüne… 

 

Bu ülkede İbrahim Tatlıses olmak gerekirmiş sevilmek ve bir takım haklara sahip olmak için görüşünde karar kılıyorum! 

 

Ardından da tüm bu nevi programlarda olduğu gibi, izlenmesin diye çok geç saatlere bıkılan Genç Bakış… 72 koğuş filmi ve Orhan Kemal konu… Lakin Abbas Güçlü de günün modasına uydu ve sıklıkla olduğu gibi yine sinir etti beni. Bu defa da Tatlıses’le giriş yapıp belgesel izlettirerek! Ardından da demez mi: Dileriz bundan sonra, sanatçıları susturmak, sanatlarını icra etmelerine engel olmak adına böyle yollara başvurulmaz! 

 

E pes, vallahi pes… 

 

Bu ne haldir, neyle izah edilir şimdi bu hal, bu söylem? Hangi sanat, sanat adına verilen nedir ağlak şarkılar dışında, sanatçı duruşu hangisi diyesi geliyor insanın ve yüreği sızlıyor onca devasa, icra ettikleri sanat dallarına damgasını vurmuş ya da sanatlarıyla bir şeyleri anlatmaya çalışan, bir şeyler yapmaya çalışan ve yasaklanan, mahkûm olan sanatçı gelince akla!.. 

 

En son olarak da aynı kefeye nasıl olup da konulmaya çalışılıyor, nasıl olup da hepsinden üstün tutulup değer veriliyor ve de niye sorusu takılıp kalıyor … 

 

p.r.alkan 

 
Toplam blog
: 290
: 553
Kayıt tarihi
: 11.03.08
 
 

İlk ve orta öğrenimimi Gölcük/ Kocaeli, lise ve üniversite öğrenimimi Ankarada gördüm. İlk okuldan..