Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '10

 
Kategori
Yurtdışından Bildiriyorum
 

İster yakılsın ister gömülsün; molekülleri yok olmuyor.

İster yakılsın ister gömülsün; molekülleri yok olmuyor.
 

Barış için bir ömür...Onu anlatmaya çalışan bir kitap...Resim internetten alıntı.


İster yakılsın ister gömülsün; molekülleri yok olmuyor.

Canlının…

Keçinin yediği yapraklara; arının nektarına, tahılların köklerine, şifalı otlara konarak, yeniden zincire halka oluyor.

Katkıda bulunuyor.

Canlı varlık: Ölümünden sonra yaşamda tekrar yerini alıyor.

65 Yıl süren evliliğimizin ardından geçtiğimiz ekim ayında kaybettiğim, biyoloji uzmanı eşimin bu açıklamaları bana hep iyi gelmiştir.

O yüzden; sorunuzun yanıtı hayır…

Korkmuyorum.

23. Aralık 2010 Tarihinde 92 mumlu doğum günü kutlaması olmayacak. Arda kalan birkaç eski dostla birlikte, akşam yemeğinde buluşuruz belki…

Evet, Mısır’ın; İslam dünyasının yetiştirdiği değerli Enver Sadat en iyi dostlarımdan biriydi. Benim dinimi benden daha iyi bilirdi. Ülkesinde: Ülkesine ve dünya politikasına olumlu sinyaller verebilen Müslüman bir lider… Günümüzde eksikliğini hissettiğimiz…

Genlerde suçu aramak ne kadar doğru? Yetişme tarzı; gençlikte, çocuklukta şekil verilen beyin yapısı, aldığı kültürdür; insanları farklı kılan. Yabancıların ülkemi tıka basa doldurmasını geçmişte tasvip etmedim bu doğrudur.

Şimdi gündelik politikayı yakından takip etsem de…

Aktüel politikanın sadece bir izleyicisiyim.

Dinler korkutmamalı; istedikleri gibi genişleyip yayılmalı.

Korkulması gereken: Dinlerin; din temsilcilerinin; ruhani kesimin; tepeden bakarak: Farklı inançları parmakla göstererek horlamaları…

İşte bu davranış biçiminin; insanlığın güçlenmesinde refaha kavuşmasında en büyük engel olduğuna inanıyorum.

İçinde bulunduğumuz yüzyıl sona ermeden; Avrupa’nın dünya üzerinde; her bakımdan ciddi kayda değer bir etkisi katkısı olmayacak. Dünya üzerinde yüzde beşlik söz hakkı ile varlığını sürdürebilecek, hiç yoktan iyidir.

Haklı olabilirsiniz; politikacılar ve gazeteciler birbirlerine çok benzerler.

Kabul görmek; haklı çıkmak için güçlü açık vermeyen sözcüklerden beslenirler.

Politikacı ve gazeteci beyninin kıvraklığı sayesinde amacına ulaşabilir. Ardında iz bırakması bu kıvraklıkla doğru orantılıdır.

İyi çalışan beyin: Karşıdan bakıldığında karşıtlarını tedirgin eder hatta korkutabilir.

Bu korkuyu ört bas etmek adına…

En geçerli yöntem “işleyen beyni” küçümsemektir. Küçümsemek: Cesaretlendirir.

Gazeteciler: Küstahça sorular sorarak, politikacıyı çileden çıkarmak için çabalarlar.

Aldıkları yanıt aynı kategorinden olunca zıp zıp zıplarlar.

Şimdi bana yönelttiğiniz soruya geri dönersek; Almanya’nın 180.000 kişilik bir orduya ihtiyacı yok ve Alman ordusunun niyeti ne olursa olsun yabancı topraklarda da işi olmamalıdır.

Afganistan ve benzer ülkelere askerimizi göndermenin ne bize ne de adı geçen ülkelere bir getirisi yok.

Olmadığını görüyoruz.

USA Lideri Barack Obama’yı nasıl mı değerlendiriyorum?

Karar alma yetkisi baştan kısıtlanmış üstelik “Nobel” adlı yükün altında kalmış bir lider.

Tıpkı 2010 Senesinin barış ödülüne lâyık görülen Çinli Liu Xiaobo gibi daha da çok ezilebilir.

İyi niyetli ödül: Ters tepki verir; sahibini müşkül duruma sokabilir.

Ödüllendirmeden önce iyice düşünmek gerekir.

Brüksel’de ne olup bittiğini tam olarak kamuoyuna yansıtmayan medyaya da teessüfler…

Brüksel, adının da, pek yararlı hoş kokulu olduğu söylenemez.

Almanya Euro’dan vazgeçerse; kendi ipini kendi çekmiş olur.

Amerika ve İngiltere isterlerse – Alman Markını- yüceltir tavan yapan Mark yüzünden dış ülkeler ürettiklerimizi alamaz.

İhracat sekteye uğrar.

İşsizlik alır başını gider.

İsterse; Amerika ve İngiltere –Alman Markını- yerden yere vurur sonuç yine bir felaket olur.

İhtiyacımız olan ürünleri: Dış pazarlardan almaya paramız yetmez.

-

Eski Alman Başbakanı Helmut Schmidt ve politikacıları terleten gazeteci( Uzmanlık alanı politika) Sandra Maischberger arasında geçen diyaloglardan seçmeler.

Kaynak: 14. Aralık 2010 Tarihli ARD / Canlı yayın

Alev Meisel/Berlin

Bir söyleşiden hatırımda kalanlar.

Almanya’nın 180.000 kişilik bir orduya da ihtiyacı yok.

Dünyanın bir ucuna asker göndermesine de…

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..