İsviçre’nin demokrasisi

İsviçre yıllardır demokrasi denildiğinde ilk örnek olarak gösterilen ülkelerden biridir.

Hatta demokrasi konusunda mangalda kül bırakmayan batı yalakalarının en çok konu ettiği ülkedir de desek, yanlış olmaz.

İsviçre’de yaşayan yaklaşık 400 bin Müslüman, 4 caminin kendilerine yetmediğini düşünerek beşinci cami’yi talep etmişler.

Sonuçta talepleri kabul edilmemiş ve referanduma gidilmiş.

Referandum sonucunda da yüzde elli sekiz oyla, yeni minareye izin verilmesi konusu kabul edilmemiş.

Tabi bu işin bir tarafı.

Ya İsviçre hükümetinin reddetme gerekçesine ne demeli.

Adamlar açık açık diyorlar ki: “minareler şeriata dayalı bir ideoloji ve hukuk sisteminin güçlendirilmesini temsil ediyor.”

Peki;

Türkiye de kaç tane kilise var?

Yaklaşık 200 civarında.

Buna bir çok mahalledeki apartman altlarına yapılan ev kiliseleri dahil değil.

Ve bizde hiç kimse de kalkıp “kiliseler ortaçağın karanlığını temsil ediyorlar”

“Onlar engizisyon anlayışının sembolüdür.” gibi ifade kullandı mı?

Adamlar birçok yerde ev kiliseleri açabildiği gibi akıllarına geldiği gibi misyonerlik faaliyetlerini yapabilmekte…

Ve üstelik bedava İncil ve Tevrat dağıtarak kendi dinlerinin propagandasını bile açıkça yapabilmektedirler.

Aslında sadece İsviçre değil, diğer batı ülkelerinde de durum çok farklı değildir.

Ama bu referandum en azından…

Bize sürekli olarak “Azınlık Haklarını İzleme Komisyonları” gönderenlerin…

Ülkede demokrasi olmadığını vurgulayarak, dini ve etnik azınlıklara özgürlük isteyenlerin…

İş kendi ülkelerine gelince nasıl bir tutum aldığını da gözler önüne sermiş oldu.

“Dinler arası diyalogmuş…”

“Medeniyetler arası ittifakmış…”

Tüm bunların, sadece yoksul ve parçalanmak istenilen ülkeleri aldatma amacından başka bir anlam taşımadığı da ortaya çıkmış oldu.

Aslında bu gün

Sadece İsviçre’deki Müslümanlar değil, tüm dünyadaki Müslümanlar…

Daha açıkçası genel olarak tüm Müslüman coğrafyası hedeftedir.

Zaten Varşova paktının dağılmasının ardından, NATO yeni stratejisini İslam ülkelerini göz önünde bulundurarak planlamıştır.

Bu gün BOP adı altında uygulanmak istenen senaryonun hedefindeki ülkelerin tamamı İslam ülkeleridir.

Çünkü…

Emperyalizmin en çok ihtiyacı olan enerji, tam da bu coğrafyada bulunmaktadır.

Bunun için özellikle bu coğrafya üzerine senaryolar hazırlanmakta…

Ülkeler etnik ve dinsel kimliklere ayrıştırılarak çatışma yaratılmaya çalışılmaktadır.

Ama her zaman olduğu gibi bu sefer de görüldü ki

İş kendi ülkelerine gelince durum değişmekte…

Kendi çıkarları söz konusu olduğunda Ne etnik…

Ne de dini özgürlüğün esamisi bile okunmamaktadır.

Madem demokrasiyse…

Özgürlükse…

O halde batı…

Neden bizden istediği açılımları kendi ülkelerinde yapmıyor dersiniz…

Neden?