Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

02 Kasım '15

 
Kategori
Güncel
 

İyi uykular Devlet Baba...

İyi uykular Devlet Baba...
 

Uyuyan Devlet İstemiyoruz...


Hemen her gün, her kanalda, defalarca bu kamu spotunu yayınlatıp“Karşınızda Sinem, Yemek saati geldi. Salata mı yese, peki karar vermek o kadar kolay mı? Yeşillikler taze mi? Kalıntı var mı? Nasıl yıkandı? Nerde yetişti? Hijyenik mi? Sağlıklı mı? Kafasında binlerce soru. İçiniz rahat olsun, Güvenilir gıda için her adımın takipçisiyiz. “Afiyet olsun Sinem” diyen Devletin; İstanbul’da sahte rakı imal edildiğinden ve satıldığından 18 vatandaşımız hayatını kaybedince haberi oluyor.

“Salatanızın iyi yıkanıp yıkanmadığını denetliyoruz ama sahte rakıdan ölebilirsiniz” mi demek istiyor acaba?

Reyhanlı, Suruç ve Diyarbakır’dan sonra Ankara’daki Barış Mitinginde canlı bombanın yol açtığı katliam, henüz gözlerimizin önünde capcanlı değil mi? Ne demişti devlet yetkilileri katliamın ardından: “Türkiye hukuk devletidir. Canlı bombaları eyleme geçmeden yakalamamız mümkün değildir”.

102 vatandaşımız hunharca katledildikten sonra, canlı bombanın parçalanmış cesedini ister göm, istersen hücreye koy. Ne fark eder ki?

Bundan 15 sene kadar önce şehit askerlerimizin haberleri gelirdi doğudan. Ya mecrada teröristle çatışmada şehit düşerlerdi ya da mecrada kurulan pusuda. Şimdi ise şehit polislerimizin haberleri geliyor. Hem de şehrin göbeğinde asfaltın altına döşenmiş mayınlı eylemler, Emniyet ve karakollara roketatarlı saldırılar ile beraber.

Buda gösteriyor ki… Teröristler 15 yıl içinde, dağdan şehre yerleşmeyi başarmış.

Tüm bunlar olurken devletin tüm organları ve istihbarat birimleri neredeydi?

Teröristin şehre yerleştiğini, şehrin göbeğinde polislerimiz şehit edilirken öğreniyoruz maalesef.

İŞİD cisi, YPG lisi, PYD lisi, ajanları da dâhil 3 milyonun üzerinde Suriyeli Mülteci ülkemizi kendi toprakları gibi kullanıyor. Bombacısı da elini kolunu sallayarak giriyor sınırımızdan, teröristi de, sivil vatandaş ve çocukları da. 

Daha ilk zamanlarda bile, gelen mültecilerin içinde teröristlerin de olduğu gazetelerde yazılıp, çizilmişti.

Hatırlayacak olursanız Meclis araştırma komisyonu üyelerinin ve muhalefet partileri milletvekillerinin mülteci kamplarını ziyaret etmeleri engellenmişti.

Bu mültecilerden şanslı olan 500 bin kadarı Yunanistan’a ulaşmayı başardı.

Daha şanslı olan 100 bin kadarı ise kutsal Vatikan topraklarına varabilmek için AB topraklarında perperişan dolaşıp duruyor.

En şansız olanlardan 5 bini ise daha şimdiden Egenin soğuk sularında canlarını verdi. Sadece 2014 yılında 3.419 mülteci AB ülkelerine geçmek isterken denizlerimizde hayatını kaybetti.

Tüm bunlar ülkemiz topraklarında olurken Devlet Babanın ne işle uğraştığını açıkçası merak etmiyor değilim.

Üç genç bildiri okumak için Taksim’de bir araya gelse; Toma’sını, polisini, istihbaratçısını, askerini oraya yığan devlet babanın; başımıza bu kadar felaket gelirken, körleri ve sağırları oynaması sizce de garip değil mi?

“Fırat’ın öte yakasında bir koyun kaybolsa hesabını bizden sorarlar” diyen bir devlet anlayışından, Soma’da kaybettiğimiz 301 madenciden, Barış Mitinginde kaybettiğimiz 102 candan, karasularımızda ölen binlerce Suriyeli mülteciden sonra sadece pişkin pişkin sırıtan ve sadece kendini koruyan bir devlete dönüşmüşsek eğer…

Aşırı derecede bireyselleşmiş bir devlet anlayışıyla karşı karşıyaysak eğer…

Hangi programı, hangi filmi izleyeceğime sen karar veriyorsan eğer,

Hangi saatte içeceğimi, kız arkadaşımla nerede, nasıl gezebileceğimi sen belirliyorsan eğer,

Hangi kanalı izleyeceğime, hangi kitabı okuyacağıma, hangi siteye gireceğime, stadyumda nasıl bağıracağıma, sokağa nasıl çıkacağıma, kime ne mesaj atacağıma sen karar veriyorsan eğer,

Tabi ki devlet baba olarak tüm ailenin sorunlarıyla ilgilenecek zamanın kalmaz. Ama bilesin ki…  

Yediğimi içtiğimi ben denetleyeceksem eğer,

Sağlığımın bedelini ben ödeyeceksem eğer,

Çocuğumun eğitimini ben karşılayacaksam eğer,

Sınır güvenliğini ben sağlayacaksam eğer,

Teröristle mücadeleyi ben yapacaksam eğer,

Mültecilerle, yaşadığım evi ben paylaşacaksam eğer,

Hesapsız girilen işlerin faturası benden çıkacaksa eğer,

Canlı bombayı ben yakalayacaksam eğer,

Yakalayamazsam ben öleceksem eğer,

Savaşta, trafikte, depremde, selde, madende ben canımı vereceksem eğer,

Çocuğumun canını, kızımın namusunu ben koruyacaksam eğer,

Tecavüzcüye, gaspçıya, hırsıza, arsıza, kadın dövene adaleti ben sağlayacaksam eğer,

Adalet sağlanamazsa içeride yıllar yılı ben yatacaksam eğer,

Sahi sen neden varsın DEVLET BABA?

Ve benden hala ne diye vergi alıp duruyorsun?

Bilmez misin ki, sunulmayan hizmetin bedeli olmaz…

 
Toplam blog
: 41
: 2690
Kayıt tarihi
: 29.04.12
 
 

Gazi Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi'nden 1984 yılında mezun oldum.  Ardından Ankara Üniver..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara