Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '07

 
Kategori
Dostluk
 

İyiyim ben!

İyiyim ben!
 

Neden kötü hissederken iyi hissediyormuş gibi yapar insan?İçinde fırtınalar koparken “iyiyim”diye dolaşanlara madalya mı takıyolar?Ben takılanını görmedim.


“İyiyim iyiyim” dedikçe daha da kötü olunduğunu, alt tarafı üstünü örttüklerini, hafif bir rüzgarda örtünün uçup gittiğini ve daha önce örttüklerinin de ortaya çıktığını, darmadağın olan duyguları nasıl toplayacaklarını bilemediklerini bilmiyorlar mı?


Bastırılan her duygunun günün birinde insanın karşısına koskoca bir dev olarak çıktığını nasıl ve neden anlamaz bir insan evladı? Affetmiş gibi görünüp durumu kurtarmak, anlayışlı görünüp içinde biriktirmek, ağlamak yerine kahkahalar atmak neden gereklidir? Sahte Güç gösterisinin bu kadarı da fazla değil midir a dostlar?


O bastırılmışlıklarla sağa sola saldırdığının farkına varmaz mı insan? Saldırırken kimlerin ne kadar kalbini kırdığını görmez mi? Bırakın karısını-kocasını-sevgilisini, en yakınındakini, dostlarını gözden çıkarabilecek kelimeleri bu kadar kolay nasıl sarfeder? Bir de üstelik ne için? Hayatı istediği gibi gitmiyor diye!İstediklerine sahip değil diye! İstedikleri elinden uçup gidiyor diye!


Tamamen bencilce birşey...Tamam herkes biraz bencildir ve olmalıdır da bu davranış işi biraz fazla büyütmek olmuyor mu? Kendini daha iyi hissedebilmek için başkalarını kötüleştirmeye çalışmak kimin hakkıdır? Bu hakkı ona kim ve ne zaman , ne kadar bir süreyle vermiştir?


İçinde biriktirdiklerine, acılarına, ayrılıklarına, barışmalarına kısaca iyi gününe-kötü gününe destek olacak, sorgulamayacak, dinleyecek , yeri geldiğinde beraber göz yaşı dökecek, yeri geldiğinde “Hayat kimseye adil davranmıyor.Senin de bir ayrıcalığın yok..Durumu kabul et”diyecek kadar vaziyeti normalleştirecek, aslında onu en çok anlayanın yine aynı şeyleri yaşamış biri olacağını hissettirecek, her ahval ve şeraitte yanında olacağını bildiğin bir insanı kırmak, bütün zehirini ona akıtmak , sırf yaşadığı duyguları inkar edip etrafa iyi gözükeceğim diye kendisine yaptığı haksızlığı etrafa da kabul ettirmeye çalışmak nasıl bir vicdansızlıktır...


Komik duruma düşüyor insan öyle bir durumda...Komik de değil de acınası...Karşındakinin ne hissettiğinden emin olup şov yaptığını görüyor olmak garip şeyler hissettiriyor...Maalesef bazı insanların gözünden birşey kaçmıyor...


Bu gözünden birşey kaçmayan insanların olağanüstü insanlar olması da gerekmiyor.. Karşılarında bir tiyatro oyununu başarıyla oynayan , bir çok kişinin ayakta alkışlayacağı ama bazılarınınsa yeteri kadar gerçekçi bulmayacağı bir oyunculuk performansı söz konusu sadece .Eğer karşındakini çok iyi tanıyorsan, el kol hareketlerinden ne dediğini çıkarabiliyorsan, oyunculuğunda doğal olmayan bir neşe, doğal olmayan bir hayat enerjisi varsa aslında ne kadar acı çektiğini de anlıyorsun bir zamandan sonra...Ve o acıyı yansıtsın kendine istiyorsun, cevap bile vermeye tenezzül etmeyeceğin ağır laflar sarfetmesin istiyorsun sana..Ya da ne yaparsa yapsın , şu yaptığıyla bir gün gurur duymasın istiyorsun.Bu acının onu büyütmesini diliyorsun..Başka bir zamanda aynı olay başına geldiğinde farklı davransın istiyorsun...Ama biliyorsun ki , aynı acıyı yüreğine konuk ettiğinde aynı şekilde davranacak...


En üzücü tarafı da bu işte bir insanı çok iyi tanımanın..Atacağı adımı biliyorsun..Hani içi kan ağlarken yaptığı makyajla bizi güldüğüne inandıran bir palyaço gibi..Yada annesini kaybetmişken sahnede olmak zorunda olan bir tiyatro oyuncusu gibi...


Ah dostlarım..Yapmayın bunu kendinize de bize de...Neyseniz o olun..Acılarınızı ifade edin..Akıtın zehirinizi ama ağlayarak ama dövünerek.Zehirinizi içinizde tutmanız kimseye bir fayda sağlamıyor.Derdinizle kenarından köşesinden bile ilgisi olmayan dostlarınızdan , yaptığınız yanlışlar için affedilmeyi değil, gerçek anlamda bir destek bekleyin...Kendinize destek olmamızı isteyin, yanlışlarınıza değil...Yanlışlarınızı onaylamıyor olmamız sizi sevmediğimiz anlamına gelmiyor...”Ben kötüyüm.Yardım et bana!” deyin...Kalbimizi kırdığınızda , saygımız kalmıyor, sevgimiz kalmıyor...Laf ağızdan bir kez çıkıyor...Bir kaç kez görmezden geliniyor ama alışkanlık olduğunda ...Olmuyor!Zarar verdiğini hissettiğinde hayattan çıkarma fikri doğuyor ki bu hissi ben hiç sevmiyorum...


Kendinizle yüzleşin...İnanın gördükleriniz hoşunuza gitmeyecek bile olsa özünüz zaten doğrudur...Sizi özünüzle seven dostlarınız olduğunu unutmayın...



Dipsos:
The Fray / How to Save a Life.Yazıyla birlikte önerilir...

 
Toplam blog
: 82
: 1186
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

İstanbul'da yaşanan tüm aşkların, tüm ayrılıkların, tüm özlemlerin, tüm nefretlerin, tüm eğlenceleri..