- Kategori
- Gündelik Yaşam
İzinler kalksın!

Kesinlikle diyorum ki, tatiller kalksın!
tamam, tamam size göre saçmalıyorum. Bu nasıl bir yav dediğinizi duyar gibiyim. Hadi haftasonları kalsın ama yıllık izinleri falan filan izinlerini kaldırsınlar.
Ne zaman izine ayrılsam kafam davul gibi, ayaklarım şiş, kaslarım ağrılı geri geri geliyorum.
Sabah işe geldiğimde, bura nere be, diyesim geliyor. Masama gelene sende kimsin kardeşim, ver şurdan battaniyeyi de uyuyayım havasında bakıyorum.
Tek kelime ile bön bakıyorum.
Şu izine ayrılıpta, mışıl mışıl uyduğum, kedi gibi gerindiğim günlerin sayısı hızla azaldı.
Eller havaya zamanlarıda geride kaldı; çok oldu aslında..
Bugün işe geldim. dün,öbür gün, ondan öncekiler de haftasonu izini dört gün izin aldım.
İnanması güç ama cuma akşamından beridir aksiyonun içindeyim.
Başım zonkluyor yahu...
Öyle yorgunum, esniyorum da... Çayı, kahveyi içiyorsun ama banamısın demiyor yorgunluk.
tümden bunu yapan kendimimiz; başkası değil... Size verilen işi veya sorumluluğu en iyi şekilde teslim etme dürtüsü...
Bu ne be!
içsem, içsem ancak bu kadar olurum.
Ufaktan ufaktan sakarlık kazaları da çabası.
izin yaramıyor kısacası.
Şöyle üzerimde pijamlarım elimde tv kumandam, yanımda kitabım, güneşlikler kapalı, ayağımda pofuduk terliklerim...
Tamam bunları da yaptığım zamanlar oldu, olmadı değil be.
Lakin ki, insan belli bi yaşa ulaşınca sanırım daha çok işin gücün farkına varıyor, biraz daha bencil duygularından sıyrılıyor..
Vücudunun yaşa bağlı direnci arttıkça, çalış babam çalış...
Aklımızın yap dediğini yaptıkça, yorgunluk katsayısı artıyor.
Ne çok iş varsa o kadar işi bitirme gayreti.
Bunun yanında bir de yaptığınızdan memnuniyet payı çıkarma yok mu?
Zihnim bile bana oyunlar oynuyor şimdi. Başım rüzgarlı bir dağ başı gibi...
Hayır, ne pazartesisi, benim yorgunluğum çıktığında, hafta cuma'ya varmış oluyor.
Yorgunum aslanım ben.
şu izin haklarını kaldırsınlar, ben istemiyorum.