Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '15

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

İzmirli ünlü yazar Yaşar Aksoy, İzmir sevdasına " 9 Eylül Vapuru'nu " da kattı.

İzmirli ünlü yazar Yaşar Aksoy, İzmir sevdasına " 9 Eylül Vapuru'nu " da kattı.
 

Yaşar Aksoy. İzmir'in sönmeyen yıldızı.


          O, bir fenomen. O bir, “İzmir” sevdalısı. O’nu tanımak demek, sizin de İzmir’i sevebilmeniz demektir. O, bir İzmir aşığı. İzmir’in sevilmesinde ipuçları veren bu fenomenin adı, Yaşar Aksoy’dur.

          İzmir’i biz, Aksoy’un verdiği sevgi ilmeklerinden, köşe bucağından, sevgi tüten atmosferi ile tanımağa çalışırız. Sevgi tüten, buram buram İzmir sevdalığının anahtarı, diyebiliriz ki “ Yaşar Aksoy’dadır”

                                                                        KİTABIN ÖN YÜZÜ     

         İşte bu anahtardır ki, Aksoy’un kalbindeki raflarda asılıdır. İzmir’i aklınıza takmışsanız, o raflardaki anahtara uzanmanız lazım. O anahtar tektir. Sadece bir kapıyı açar ve kapar. O kapı, İzmir’e aralanır. Te işte o ka! Her güzelliğe, içtenliğe açıktır o kapı. Güzellikler, Aksoy’un kaleminden tel tel dökülür ortalığa.

         En masum insan bile, o’nun İzmir’i anlatışından, daha kendisini görmeden, az porsiyon delimsirek olur, çılgın olur. Zaten aşağı da kurtarmaz. İzmir’in kendisi de delimsirek bir şehirdir zaten. İzmir az hırlı mal mı? İzmir de, bu delimsirekliğe çanak tutar, kendisine yakın olanları bekler, sarar sarmalar. Böyle şeylere bayılır o İzmir. Çılgınlık budur işte. Çılgın olmak da öyle kolay değildir hani. Laf aramızda İzmir, kendisine ayılanlara, bayılanlara da, bayılır. Amma, ha deyince sevenin kollarına atılmaz. Ölçer, biçer, tartar biyo. Öyle herkeslere merdiven dayatmaz.

         Eskiden her yol Roma’ya çıkardı, eskidendi o. Aksoy!un kalemiyle  şimdi her yol İzmir’e çıkar, denize çıkar.

         Aksoy’un sevdalılığı bitmez Aksoy’la birlikte Çatalkaya’ya kadeh kaldırır İzmir’li. İzmirli, birbirine bakarak nefeslenir. Çatalkaya’sı İzmirliler için solur.

 

         Baştan demiştik. O’nu anlamak demek, İzmir’i anlamak demek. Yaşar Aksoy!un on yazdığı “Dokuz Eylül Vapuru” kitabındaki toplu şiirler, İzmir aşkımızı tazeliyor. Bu kitapta aşk’la beraber direniş de göze çarpmakta. Ettki yayınının bu kitabı 664 sayfa ve 424 sayfayı  ihtiva ediyor.

         Şiirler, topluca sunulmuş. Bir nevi, şiir kitaplarındaki güldestelerini, bir ömre sığdırdığı şiirler  yer alıyor. Kurtuluş destanı anlatılıyor şiirlerle. Destansı kahramanlıklar, Bel Kahveden başlıyor, kordonun  Arnavut taşlı sokaklarına oradan Pasaporttan kendini kayıklara atarak limandaki gemilere  ulaşmağa çalışan Yunanlıları anlatıyor.

                                                                          KİTABIN ARKA KAPAĞI

 

" izmir, İzmir / İzmir dediğin nedir ki / önden kordon, yandan kadifekale / üstten Hilton, alttan Roma ttüneli /

Çeyiz sandığım kemeraltı / bayramda süslenir kızları / saat kulesi randevu vaktidir / asansör kulesi, şarkılarımın  sultanı /

vuut vuut öter / demiş şairin biri / körfezin kuğu vapurlarına / güpeştesinde düşler kurduğum /

havasına, suyuna, aşığına / kurban olduğum kent / cümle alemin şenliğisin / fuarın, şanlı dokuz eylül’ün                                                                                                                                                                                                              

İzmir izmir / izmir dediğin nedir ki /  vurulmuşum hikayene / sokaklarında yorulmuşum / türkülerin dillere yapışmış / izmir’in kavakları , dökülür yağmurları / bize de izmirli derler / yaşarız ilk ve son aşkları…"

         Esasında bu Yaşar Aksoy da, çılgının teki. Her sayfası birer senaryo. Her satırı, oturup düşünülecek cinsten. İçinde ne ararsan var. Meserret oteli de var, 9 Eylül Vapuru da var. Dorio Morena’sı var. Muzaffer İzgü Sokağı var, Kemalin Yeri, Pasaport feneri, İzmirli hanımefendinin notası bile var. Kitap, geçmişten günümüze, satır satır üzerinde durulduğu bir  "kadirşinaslık"  örneği. Bir küllüyat. Bir manzumeler bataryası.

        Yaşar Aksoy’la her şey güzel vesselam. İyi ki, o da var.

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..