Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '11

 
Kategori
Siyaset
 

Kaç kaç bitecek bu maç?..

Kaç kaç bitecek bu maç?..
 

Demokrasi en iyi rejim.

Demokrasi, halkın yönetime katılmasına olanak sağlayan en adil sistem.

Demokrasi, düşüncelerin birbirine eklenerek en iyinin, en doğrunun ve toplum için en yararlı olanın ortaya çıkartılabileceği uygun bir yöntem… Tamam! Her biri doğru bu sözlerin, ancak!...

Demokrasi mücadelesi adı verilen kör dövüşün içinde kişiliği oluşan insan müsveddeleri ne olacak?..

İktidar hırsının azdırdığı insan bencilliğinin insanlığa ettiği zarar nasıl filtre edilecek?

Bir ekonominin ürettiği pasta bellidir. Mevki, makam, koltuk bellidir.

Her önüne gelenin elinde bir çatal, bir bıçak ve doymak bilmez bir iştiha mevcutsa, pastanın bölüşümünde ortaya çıkması mukadder olan kavganın sonu nasıl bitecek?..

Pastadan en iri dilimi [oynanan demokrasi oyununun sonunda] kimler midelerine indirebilecek?

Vur abalıya, çimdir kurnazlığını, yalan ve dolan, kavga ve dövüş… Bastır rakibinin kafasını, bastır çamurun dibine ve bas omuzlarına, yüksel, yükselebildiğin kadar!.. Daha daha yüksel…

İşte felsefe budur.

Ve bu düşünce, bu yöntem ve bu rezillik, demokrasinin imkan tanıdığı o amansız yarışın kaldırım felsefesinde egemen olan kepazeliğin adıdır…

Koltuk tektir, ama mabadı yumuşak bir koltuk özlemindeki “âdem “ çoktur…

Allah büyüktür, ama tekne küçüktür.

Ve demokrasinin yükselen değeri olan “güncel insan”ımızın umudu yüce, ama erdemi cücedir.

ABD’nin geçtiğimiz yılki silah dış-satımı, daha önceki yıla oranla 3 katına ulaşmış…

Amerika en çok silahı, Irak ve Afganistan’a satıyormuş…

Ve “Yurtta Savaş, Cihanda Savaş,” Amerikan dış politikasının şiarı olmuş… Ne gam?

Önemli olan kişisel çıkardır, ötekilerinin omuzlarına basarak tırmanılan koltuğun yarattığı sanal itibardır.

Halk, yoksulluk sınırının altında inim inim inlemektedir. Kime ne?..

Asıl hedef, koltuğa uzanan kem gözlere çelme takıp, kişisel çıkar hırsının borçlarına tırmanabilmektir.

Esas olan, kişisel çıkar hedefini toplumun yararı[ymış] gibi ısıtıp ısıtıp günün gündemine oturtmak ve insanların önüne bir yem gibi koyabilmektir…

Demokrasinin musalla taşında yıkanıp son yolculuğuna uğurlanan erdemli insan kimliği, cemaatin hep bir ağızdan haykırdığı gibi, [acaba] “iyi bilinen” bir kişi midir?..

Ya da sağlığında  “iyi bilinen” bu mevta, demokrasinin çoğulcu süreçlerinde mi yitirmiştir erdemini?.. Ya da kimliğini ya da “insan”lığını?..

Ciddi ciddi üzerinde düşünülmesi gereken sorunlardır bu saydıklarımız…

Bize gelince…

Bizler, demokratik sürecin işlemesini sağlayan koyunlardan ibaret bir sürü müyüz acaba?

Ak koyun muyuz?

Kara koyun muyuz?

Ya da ak koyunla kara koyununun yol ayrımındaki bir trafik lambası mıyız, sadece?..

Ak yandı, geç…

Kara yandı, dur!

Çoban kaldırdı değneğini, yürü…

Çobanın köpekleri kesti yolunu, dur…

Ya da celep biçti ömrünü, yürü ayaklarını sürüye sürüye mezbahada seni bekleyen cellâdın bıçağına doğru…

Hayat mı bu, mirim?

Peki ya rejim mi bu hocam?

Neler öğrettiniz bizlere o kara tahtalı sınıflarda?

Yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini, Gazi Paşam?..

Kaç kaç bitecek bu maç?..

Bileniniz var mı?..

farukhaksal@superonline.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:

www.soruyusormak.com

www.dnm-ler.com

www.kitlecizgisi.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..