Kader 7.bölüm

“Allah bizlerin neler yapabileceni önceden bildiği için kaderimizi evvelde böyle yazdı.” Demenin doğru olmadığını düşünüyorum. Mülkün ve hükmün tek sahibi Allah’tır. O, yaratır. O, yaşatır. O, verip, alır. Ancak yaşadığımız hayatın temel kuralı böyle olmuş olsa bile; O her zaman adildir. Vermediği şeylerden dolayı hiç kimseyi, hiçbir zaman sorumlu tutmaz. Akıl verdiği halde henüz ergenliğe kavuşmayan çocukları ve aklı olmayanları (delileri) sorumlu tutmayacağı gibi. Aynı zamanda da işlenen suçların karşılığında da vereceği cezalar aklı olanlar içindir.

Zaten Allah, Kur-an’ı Kerim’de de akıl sahiplerine seslenir. Onları muhatap alır. Onları sorumlu tutar. Bu nedenle de akıl sahibi olan bizler, Allah’ın vahyini iyi okuyup anlamaya çalışmalıyız. Çünkü anlamadığımız şeylerin doğrusunu yaşamak imkansızdır. Tıpkı zifiri karanlıkta iğne deliğinden ip geçirmeye benzer. Bu yüzden de bir çoğumuz hayatta pek çok hatalar yaparak yaşarız.

Halbuki, Allah’ın bizler için vahyettiği, hayat nizamını anlatan, kısacası insanlığın hayat broşürü, ruhumuzun gelecekteki sigortası olan çağlar üstü yüce kitabımızı doğru dürüst okuyup öğrenip anlayarak yaşamaya çalışsak. Üzerimize düşen görev ve sorumlulukları vakti zamanında yerine getirsek. Her zaman aklımızı çalıştırıp, onunla yaşamaya çalışsak. İnanınız daha az hata yaparak yaşarız.

Fakat bizler ne yapıyoruz. Verilen görev ve sorumlulukları hiçbir zaman vakti zamanında yerine getirmiyoruz. Sonra başımıza kötü bir olay geldiğinde de, ne yapalım canım, kader ağlarını ördü. Bu kötü olayda bizim başımıza geldi. Zaten Allah, bu olayın başımıza geleceğini önceden bildiği için bizim (başımıza) alnımıza yazdı. Bundan kaçış yok. Başımıza gelecekti geldi. Zaten anlımızda yazılıydı demek, kanımca yanlış olur.

Çünkü bu olayın başımıza geleceğini Allah biliyordu. O, önceden yazdı. Şimdide, bizim başımıza geldi demek, bana göre Allah’a iftira olur. Çünkü sen tercihini, seçimini o yönde kullandığın için kaderin öyle oluştu.

Çünkü her ne kadar Allah katındaki büyük (gaybul) kitapta hepimizin ilahi kaderi (toplumun, insanlığın sıratı müstakim üzere olan genel kaderi) yazılı olmuş olsa da. Sen! Sana verilen aklını yeterince kullandın mı? Tedbir almak için ilim irfan öğrendin mi? Aklına marifet kazandırdın mı? Kısaca sana verilen görev ve sorumluluklarını bir insan olarak eksiksiz yerine getirdin mi? ki; sen Allah’ı suçluyorsun. Buna hakkın var mı? Hiç düşündün mü? Düşünüp de akletmeden konuşup yaşarsan elbette bir çok hatalar edersin.

O yüzden önce oku, sonra düşün daha sonra konuşup yaz ki, daha az hata yapasın. Çünkü kul, hatasız olmaz. Sen iyi niyet üzere ol. Çalış, çabala, gayret et! Tüm yapabileceklerin bittikten sonra gerisini Allah’a bırak. Ancak o zaman ruhun huzur bulabilir.

Bunun içinde sana verilen aklı kullanıp çalıştırarak ilim irfan sahibi ol ki, aklın marifet kazansın. Marifet kazanan akılda seni birçok kusurdan, hatadan, bela ve şerden korusun yada en aza indirsin. Çünkü bu bir tedbirdir. Tedbir akılda saklı olduğundan akıl ile alınır. Akıl sahibi de elbette düşünüp tedbir alır. Sen önce tedbirini al, ilahî takdiri de Allah’a bırak.

Şayet tedbir almayıp akıl yerine şuurla yaşamayı tercih edersen, işte o zamanda insanlıktan çıkmış olursun. Çünkü insan için şuurla yaşamak, en alt seviyede ki, (azami) yaşama bilinci ile yaşamayı tercih edip, seçmişsin (yani, akılsız, akıl dışı yaşıyorsun) demektir.

O halde yaptığın hata ve kusurların hepsi sana aittir. Senindir Cezasına da elbette katlanacaksın.

Şayet sen, sana verilen akıl nimeti ile birlikte yaşayıp bütün imkanları en sonuna kadar kullandın. O’na tevekkül edip, O’ndan dua ile yardım isteyip, yalvarıp, yakardın. Yine de başına kötü bir iş yada olay gelirse, işte o zaman buna ilahî kader, alnımızda yazılı, kaçınılmaz kaza denir.

Sevgi ve saygılarımla, arz ederim.

./...

Cahit KaRAÇ

17.07.2009