Kadıköy'ü alayım derken, Maltepe ve Kartal da gitti

Türkiye’nin 2009 Yerel seçimleri dün yapıldı ve bitti. Şimdi Siyasi Partilerde ve medyada derin derin tahlilller yapılarak, seçmenin ne mesaj verdiği tartışılıyor. Seçmen ne mesaj verdi, onu kazanan ve kaybedenler düşünsün ama benim YSK’na bir mesajım var!. Sahilde oturanların oluşturduğu koca bir siteyi, burnumuzun dibinde okul varken, neredeyse E5 in dibine oy attırmaya göndermeyin lütfen. Bu her seçimde böyle. Üstelik o caddenin üstünde 3 okul varken, onun da E5 e en yakın olanına. Yani en uzaktakine.

Seçim gecesi, Tayyip Erdoğan ekrana çıkarak "mesajı aldıklarını" bildiren bir konuşma yaptığına göre seçim sonuçlarının iktidar partisi için ne ifade ettiği açıkca ortadadır. Zaten grafikler de, %40 oy almasına rağmen, oy oranı düşen tek parti olarak AKP yi gösteriyor. Ayrıca İl Genel Meclisi seçiminde CHP ile aralarındaki %7 lik fark, 2011 seçimleri için bu partiye çok önemli bir uyarıdır. Şimdi bazı kesimlerde AKP nin oyları MHP ve SP ye gitti deniliyor. Bu düşüncenin doğru olmadığı görüşündeyim. Neden doğru olmadığının örneği de aşağıdaki durumdur.

CHP, yurt genelinde sahil şehirlerini nasıl çepeçevre kazanmışsa, İstanbul Anadolu yakasında daki sahilde de önemli bir seçim kazancı yaşamıştır. AKP bir türlü kazanamadığı Kadıköy’e bu kez girmekte kararlı ve iddialıydı. Hatta bu istek doğrultusunda Kadıköy’ün sınırlarını küçülterek, Ataşehir’i ilçe yapmışlardı.

Kadıköy’de daha önce 2 dönemdir CHP li başkan Selami Öztürk vardı. Eski bir Kadıköy’lü olduğumdan, ben onun orada ne kadar sağlam olduğunu bilirim. Haydarpaşa Liseli’dir. Bu önemli bir faktördür. Ayrıca, kemikleşmiş bir Bağdat caddesi oy potansiyeli oranına sahip olduğundan, kıpırdatmak zordur. Bazı arkadaşlar ondan ‘Bağdat caddesi’nin Belediye Başkanı’’ diye bahsetse de, o %68’le "Kadıköy’ün SELAMİ var" diye diye 3. kez seçimi kazandı. Bu oran şaşırtıcı olsa bile haydi normal diyelim.

Seçmeni olduğum Maltepe’de, seçimden önce burada kim kazanır diye sorsalar, herhalde şu anki Belediye Başkanı Fikri Köse kazanır derdim. Yalan yok. Doğruya doğru. İşin siyasi yanı bir tarafa, gerçekten Maltepe’de son 5 yılda çok güzel hizmetler yapılmıştı bu ekip tarafından. Sürekli bakımı yapılan, gezi alanı yaratılan , müthiş güzel bir sahil yolu, Sahili E5 e bağlayan köprü ve yollar, süper spor tesisleri, Bağdat caddesi alt yapılarının yenilenmeleri, kollektörler, süper bir evlenme dairesi ve daha gerçekten göze hemen çarpan çok güzel şeylerdi. Ayrıca uzak bölgelere yıllardır önemli bir kömür dağıtımı yapılıyordu CHP nin adayı ise bir doktor, Başhekim Mustafa Zengin’di.

Seçim sonucu %50 CHP, %40 AKP çıktı ve bu AKP nin yıkılmaz sanılan kalesi de CHP nin eline geçmiş oldu.

Diğer taraftan, bir sonraki sahil ilçesi ve önemli kalelerden biri olan Kartal da AKP den CHP ye geçti.

AKP, Kadıköy’ü alma hesapları yaparken, Kadıköy, sonradan ilçe yapılan Ataşehir ile birlikte, sahilde Maltepe ve Kartal ile bunların karşısındaki Adalar’la birleşerek, CHP adına çok geniş bir il oldu adeta.

AKP yönetimi onca hizmete ve sevildiğini sandıkları bir Başkan’a karşın, Antalya’yı neden kaybettiğini anlayamıyor Aslında Maltepe’nin kaybedilmesi, sebepleri gerçekçi olarak araştırılırsa, Antalya’nın neden kaybedildiğinin sebebini de ortaya çıkartır. Sebebi ‘’onca büyük hizmetler yapmıştık halbuki ’’ diye basite indirmek, kendini kandırmak olacaktır. AKP nin bu ilçelerde iyi hizmet vermediği için seçim kaybettiği düşüncesine , ona oy vermeyen seçmen bile inanmaz.

Maltepe seçim sonuçları, AKP nin oyları MHP ve SP ye gitti diyenlerin düşüncelerini de yalanlar gibidir. Çünkü buralarda bu partilerin toplamı 9000 olan oy oranını AKP ye ekleseniz aradaki fark yine de 20.000 eksiği ile CHP nin gerisinde kalıyor.

Bu seçimden yalnız AKP nin değil CHP nin de alması gereken dersler vardır. Kazançlı olmalarına rağmen, oylarını fazla arttıramamıştır ve sahilden başka hiçbir yerde yoktur. İktidara hazır olmayan imja ve görüntüleri değiştirmek için, farklı bir çalışma ortamı yaratmaları gerekmektedir. Yoksa böyle iktidar olmaya yetmeyecek, küçük oy artış oranlarıyla sevinmek ve yetinmek durumuyla kalacaklardır.

Parti liderlerinin uslup, bencillik ve tek adam olma hırslarının faturasının yalnız illerde değil, ilçelerde de, hizmette başarılı ilçe başkanlarını da nasıl etkilediğini ve onlara nasıl kaybettirdiğini anlamaları lazımdır. Farkında olmasalar da, liderler, kazanırken de kaybederken de en büyük etken olmaya devam ediyorlar.