Kadın, kadınlığını kaybedince erkek de insanlığını kaybedebiliyor...

Sosyolog Ali Bulaç'ın "kadınlar çalıştığı için erkekler tarafından öldürülüyor" anlamına gelen yazısı üzerine, konu kadın ve aileden sorumlu bakanı da içine alan bir tartışma çevresi oluşturdu.

Gerçi Ali Bulaç, daha sonra katılıdığı televizyon programlarında Habertürk gazetesinin yazısını yanlış yorumladığını, kendisinin "kadın çalıştığı için erkekler tarafından öldürülüyor" anlamında bir söz etmediğini, bu "yorum"un kasıtlı olarak, İslama ve İslamcılara çamur atmak için yapıldığını ifade etti.

Ayrıca, üç durumda İslamın kadının çalışmasına cevaz verdiğini de ilave etti Ali Bulaç...Şöyle ki;1-Kadın, kendisine bakacak kimsesinin olmadığı hallerde 2-Yaptığı işi kendisinden başka yapacak birinin olmaması hallerinde 3-Çoluk cocuğunu büyütüp annelik vazifesini tamamladığı halllerde...

Bunun dışında kadının asli vazifesinin evine ve çocuklarına bakmak olduğunu, fıtratın bunu gerektirdiğini, aksi halde fıtratın dışına çıkıldığını ve erkeğin kendi fitri rolünü kadına kaptırmasının tepkisini ona saldırarak gösterdiğini ifade ediyor yazar Ali Bulaç...

Bunlar Ali Bulaç'ın görüşleri özet olarak...Bakan Fatma Şahin, Ali Bulaç'ı arayıp görüşüyor ve fikrine katılmadığını ancak bir çok kimsenin içinde sakladığı duygularını açıkça ortaya koyduğu için de kendisine müteşekkir olduğunu söylüyor.

Bu giriştin sonra, benim konuya dair düşüncelerim ve gözlerim şunlar olacak:

İslam ülkeleri başta olmak üzere, Batı kültürünün etkisi altına giren tüm Doğu kültürüne mensup ülke insanları, önemli bir kültürel travma yaşadılar. Bu travma, sosyal hayatın hemen hemen her cephesinde kendini göstermiştir. Batı Kültürünün aman vermez akışına karşı kendi kültürel değerlerini savunanlar, çoğu zaman Batı'nın siyasi manevralarıyla saf dışı edildiği için, sonuçta kültür emperyalizminin etkisi altında kalan ülkelerde, Batıya gönüllü teslim olmuş olanların hakimiyeti söz konusu olmuştur.

Türkiye, bunların başında gelen ülkelerden biridir. Batı kültürünü çiğnemeden yutmak zorunda kalışımız, bizim kendi iç dengelerimizi de altüst etmiştir. Geleneksel hayatımızın kodları bir bir ortadan kalkarken, yeni ve Batı mukallidi hayatımız, özellikle kadınları hem evlerinden, hem gelenekten koparmıştır.

Geleksel Doğu kültürünün kadını "korunması gereken cins" olarak gören yapısına karşılık Batının getirdiği bu "serbestlik" doğulu kadınların, tabir caizse, kabak çiçeği gibi açılmasına yol açmıştır. Bunun bedelini de erkeğinden şiddet görerek ödemiştir kadın ve ödüyor...

Son yıllarda kadın cinayetlerinin artmasıyla, kadınların iş hayatında daha fazla yer tutmaları ve bir bakıma erkek rolünü çalmaları arasında bir paralellik olduğuna hiç şüphe yok. Bu sadece Türkiyede de değil...Yukarda değindiğim gibi Hindistan başta olmak üzere pek çok Şark ülkelerinde kadınlar erkeklerin saldırılarına uğruyor ve öldürülüyor...

Giderek büyüme eğilimi gösteren bu sorunu çözmenin yolu; Türkiye medyasının yaptığı gibi, ucuz çığırtkanlık yapmak değildir asla...Türkiyede medya, kadın cinayetlerini de aslında bir raiting aracı olarak kullanıyor; kimsenin derde deva bulmak gibi bir niyeti yok.

Meselenin çözümü, olaya tam da Ali Bulaç'ın yaptığı gibi, derin köklerine inerek bakmak ve buradan hareketle hal çaresi üretmekle olacak...Ama nasıl?

Modern hayatın kadına "kazandırdıkları"nı geri almak mümkün değilken ne yapacaksınız?...Yani,kadını yeniden fitri kadınlık rolüne döndüremeyecekseniz, erkeği mi değiştirmeniz gerekecek?...

Bu sorunu çözen var mı?...Öyle sanıyorum ki, Amerika başta olmak üzere, gelişmiş Batı ülkeleri de bu sorunla yüzyüzeler...Ama az ama çok, onlarda da erkeğin kadına şiddeti devam ediyor ve bunun altında fıtratın aksine yaşama tarzı içine düşmeler etkili oluyor.

Devletin arka çıkması da kadını korumaya  yetmiyor, yetmez....Öyleyse, kadının fitratıyla, erkeğin fıtratının çatışmayacağı bir "çalışma sistemi" bulma ve hızla bu sisteme geçmek gerekiyor. Her halükarda, erkeğe evini geçindirecek bir iş bulmak, bundan sonra gerekiyorsa kadını iş hayatına dahil etmek gerekecek...

Kızların üniversite sınavlarında daha başarılı olduğu; öğretmenlik başta olmak üzere pek çok devlet memuriyetinde kadınların üstünlük kazandığı bir çağda bu nasıl başarılacak?...İş gerçekten zor!

Belki de, en evvel yapılacak olan, erkeğe, her ne olursa olsun, hiç bir şekilde bir insanı öldürme hakkının olmadığını adam akıllı öğretmek olacaktır...Eğitim şart, diyorsak, bu eğitimde, "Allahın verdiği canı ancak Allah alır" inancını özellikle genç beyinlere yerleştirmek, ondan sonra da başka sosyal araştırmalara girişmek, galiba yapılacak tek şey...

Bunu başarıncaya kadar, böyle darp, şiddet ve cinayet haberlerini okumaya devam edeceğiz ne yazık ki...