- Kategori
- İnançlar
Kadına şiddetin başlıca nedeni: "Sahte Allah" lar kimlerdir? (2)

Eşek maskesi
Orta Çağda Kilise cadı oldukları gerekçesiyle kadınları, Araplar kız çocuklarını utanç vesilesi kabul ettikleri için öldürmüşlerdir. Günümüzde bile bu duyguyu yaşayan, erkek çocuklarıyla ve ölü-diri sülalesinin kalabalık oluşuyla gurur duyanlar vardır.
Kız çocuğu olduğu için toplam evlat sayısına dahil edilmeyenler, zorla evlendirilenler, başlık parasına satılanlar, eğitimine ve çalışmasına izin verilmeyenler, istediği ile evlendirilmeyenler, giyimine kuşamına karışılanlar, fikrine ve kişiliğine değer verilmeyenler, boşanmak istediği için öldürülenler… var.
“Onlardan birine kız çocuk müjdelendiğinde yüzü simsiyah kesilir. Öfkeden yutkunur da yutkunur o!” (Nahl, 58)
Erkek olmak öyle abartılmıştır ki, neredeyse erkek cinsinden olmaktan başka hiçbir şeye gerek yoktur. Erkek olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan bir erkeğin üstün olabilmesi için de kadının zırcahil, zavallı, bağımlı olması, ayrıca kadını aşağılaması gerekir ki şişirilmiş egosunu tatmin edebilsin.
Sahte din adamlarının, "sahte tanrıların" en başarılı olduğu konulardan biri budur: Kendi aklını, bilgisini, seçme hakkını kullanmak isteyen kadının dövülmesi, sövülmesi önerilir ki, diğerlerine de örnek olsun! Dehşeti yaşamamak için kadın zulme katlanır.
Cahilin kaprisine itaati erdem ve hatta ibadet kabul eden, kendi bedeninden utanan, aklını yok sayarak yetiştirilen kadınsa, değil hakkını arayan hemcinsine destek olmak, öyle olmadığı için aferin bekler. Hatta sadece örtünüp ibadet etmekle dindar ve erdemli olduğunu zanneden kadınlar, dedikodularıyla ve azmettirici olarak töre cinayetlerinde öz evlatların ve masumların katlinde suça ortak olurlar.
Evladını, kardeşini, eşini, mücadele ediyorum diye masum insanları öldürebilecek kadar acımasız olabilen bir insan artık herkese her şeyi yapabilir. Böyle bir insandan insanlık, acıma beklenemez.
Törenin, geleneğin dinin yerini alması dini ve töreyi karıştırır. Cehennemlik suç, namusunu korumak, şerefli iş yapmak olarak dine uygunmuş gibi kabul görür.
Böylece hem kendi nesillerini azaltmış, hem de lanete uğramış olurlar.
“Şu bir gerçek ki, ilimsizlik yüzünden öz evlatlarını beyinsizce katledenlerle Allah'ın kendilerine verdiği rızıkları, Allah'a iftira ederek haramlaştıranlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. İnan olsun, sapıtmışlardır onlar; hiçbir zaman doğruyu ve güzeli bulamazlar. (En’am, 140)
Erkeğin kendinden güçsüz olan kadınları ve çocukları koruma görevi vardır. Kendinden güçsüze yardım edilir, eziyet değil!
Erkek olmakla övünmek, bunu bir insanlık değeri olduğunu zannetmek şeytanın maskarası olmaktan başka şey değildir.
Eğer erkeklik tek başına bir değer ifade ediyor olsaydı hayvanların kralının eşek olması gerekirdi: Eşek bir kez gittiği yeri unutmaz. Onun için kendinden çok daha güçlü develerin kervanına eşekler rehberlik eder.
Eşek katırın babasıdır. Eşek kendinden bir buçuk kat büyük atı dölleme gücüne sahiptir!
Ama Kur’an eşekleri övmez. Aksine övünmeyi ve böbürlenmeyi eşek anırmasına benzetir:
"Yürüyüşünde doğal ol, sesini alçalt. Şu bir gerçek ki, seslerin en çirkini eşeklerin sesidir."(Lokman, 20)
"Kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah, kurula kurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez."
Peygamberlerin akrabaları, evlatları, eşleri içinde bile onların isteğini yerine getirmeyenler, onların peygamberliğini tanımayanlar vardır. Kur’an bunlardan da örnekler verir. (Lokman, 17; Hud, 43; Saffat, 135)
Görülür ki, hiçbir peygamber ne eşini, ne evladını, ne de akrabasını inancından veya yanlışından dolayı dövmüş veya öldürmüş değildir.
Hz. Muhammet’in ilk eşi başarılı ve zengin bir tüccardı. Son eşi Hz.Aişe, Peygamberimizin vefatından sonra pek çok konuda danışılan bilgili bir kadındı. Değil yanında erkek olmadan sokağa çıkamayan, ordu toplayıp Hz.Ali’ye karşı savaşmış bir insandı.
Sonuçta, erkek cinselliğini kutsayan, bunu sübyancılık ve cinsi sapıklık derecesine götüren “sahte tanrıların” iddialarının aksine, istediği ile evlenme, istemediği zaman boşanma, kendi aklını kullanma, eğitim alma Allah’ın her bir kuluna verdiği hak ve sorumluluktur.
Aklı ve hakkı olmayanın hesap vermesi, sorumlu olması mümkün değildir.
Ama hak yiyenin, korumak yerine kendinden güçsüze eziyet edenin, insan öldürmemiş insanı öldürenin, Allah ile kulu arasına girenin, çocukları ve kadınları seks kölesi olarak kullananların, taciz ve tecavüz edenin vereceği hesabı göz önünde bulundurması kendi yararınadır.
Hiçbir kul diğerinin yaptığından, günahından sorumlu değildir. Kadın veya erkek her kişi sadece kendi günahından ve sevabından, inancından ve ibadetinden kendisi ve sadece Allah’a karşı sorumludur.
“Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak! “(Müddesir, 11)
“Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.” (En,am, 104)
“Oysaki kendileri, inananlar üzerine bekçi gönderilmemişti.” (Mutaffifun, 33)
“Hiçbir günahkâr, bir başkasının günahını yüklenmez. Yükü ağır gelen, onu taşımaya çağırsa bile, kendisinden hiçbir şey yüklenilmez. Akraba bile olsa...” (Fatır, 18)