Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '13

 
Kategori
İnançlar
 

Kadına şiddetin başlıca nedeni: "Sahte Allah" lar kimlerdir? (1)

Kadına şiddetin başlıca nedeni: "Sahte Allah" lar  kimlerdir? (1)
 

Yanında erkek yoksa sokağa çıkamaz, evindeyse internete giremez!


Önce fetvalardan, yani Müslümanlıkta otorite kimliği taşıyanların karar ve yorumlarından örnekler görelim. Humeyni’den seçmeler: “Dokuz yaşından küçük çocuklara nikâh kıyılabilir. Erkeğin nikâhlandığı çocuk süt emme çağında olsa bile erkek ona şehvetle dokunup sarılabilir.” (Tahrir-ul Vesile kitabı)

“Erkek, çocuk yaştaki eşiyle vajinal yolla ilişkiye girerse çocuğa acı verebilir. Onun için anal yoldan ilişki kabul edilebilir.”  (Aynı kitap)

“Erkekler koyun, inek, deve cinsinden hayvanlarla cinsel ilişkiye girebilir.” (Aynı kitap)

“Kadınlarla birkaç saatlik veya birkaç günlük geçici nikâh (Mut’a nikâhı) yapmak caizdir. “(El- Hükümet’ül İslamiyye kitabı)

“İmamlar (kendisi imamdır)  için övülmüş bir makam vardır. İmamların makamına ne melekler, ne peygamberler, ne de nebiler ulaşamazlar.”

“Sünniler ve Hariciler (pislik) necistir. Bizler onların kesinlikle kâfir olduklarını söyledik, hatta bazı durumlarda öldürülmeleri caizdir.” (Kitabut Tahareh)

“Batıl bir amel olsa bile taştan veya kayadan bir şeyler talep etmek şirk değildir.” (Keşf-ul Esrar)

Bir de daha yakın zaman fetvalarından örneklere bakalım:

Suudi bir müftü, muhaliflerin Suriyeli kadınlarla birkaç saatlik nikâh kıyarak beraber olabileceklerini, cinsel ihtiyaçlarını gideren milislerin Esat’a karşı daha iyi mücadele edeceğini söylüyor. 14 yaş üstü kızları ve kadınları kapsayan fetvaya göre, kadınlar bu şekilde cennete de gidecek.

Bir Selefi müftü ise daha ileri gidiyor. Alevi ve Şii kadınları Müslüman kabul etmiyor. Onun için savaş ganimeti olarak alınabileceğini ve tepe tepe kullanılabileceğini söylüyor. Böylece tecavüzlere de onay vermiş oluyor.

Bir başka şeyh ise, Esat’a destek veren ulema ve sivillerin öldürülebileceğini, öldürülenler masumsa zaten Allah’ın onları ayırt edeceğini söylüyor. Ama 1 masumu öldürmenin bile tüm insanları öldürmek kadar günah olduğunu bilmiyor veya söylemiyor.

Peki, bizim ecdadımız diye göklere çıkardıklarımız neler yapmıştı?

Osmanlı Padişahları, krallar ile Firavun arasında farklar vardır elbette, ama benzerlikler de yok mudur? Örneğin, Firavun, kendi tahtına ortak olacağı kaygısıyla İsrailoğullarının erkek çocuklarını öldürtmüştür. Padişahlar ve krallar da aynı kaygıyla kendi evlatlarını ve kardeşlerini.

Kibirli Firavun kendini tanrı ilan etmiştir. Padişahlar da kendilerini Allah’ın yeryüzü temsilcisi, halifesi ilan etmişlerdir.

Günümüzde Katolik kardinaller Papayı seçiyor. Papa seçilen yanılmaz oluyor! Bunu saçma bulanlar padişahın Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi olarak halifeliğini onaylıyor, dahası özlemle anabiliyorlar.

Kur’an’da Hz. Muhammet bile eleştirilirken ve yanlışları vahiyle düzeltilirken onlar yanılmaz olabilirler mi?

Yaptıkları yanlışlar vahiyle düzeltilmiyorsa nasıl Allah adına kurallar koyabilmiş, Kur’an ayetlerini eğip bükmüşlerdir?

Kibirle yoğrulmuş, el etek öptürmüş, öyle istediği için “urun kellesini” emrini verip Allah’ın verdiği canı alabilmiş, kendileri de herkes gibi “çamurdan” değil de "ateşten"  yaratılmış gibi, Allah’ın kullarına kendi kulları muamelesi yapmış, astığı astık kestiği kestik olabilmişlerdir!

“Din götürüyorum” bahane, talan şahane değil midir? Hem İslam götürdü diye alkış, hem de dinlerine dokunmadı, inançlarında özgür bıraktı diye alkış çelişki değil mi?

Ama onlar Müslüman’dı diyebilirsiniz.

Örneklerini verdiğimiz fetvaların sahipleri de Müslüman değil mi?

Peygamber evlatlarını katledenlerin kimliği de Müslüman değil miydi?

Şeytan da “Ben Allah’tan korkarım” demiyor mu?

O zaman söylenen söze değil, yapılan işe ve elimizdeki Kur’an’a bakarak kendi doğrumuzu kendimiz bulacağız:

Kur’an bütün bunları “Allah’a ortak koşulan kişiler”, yani “sahte tanrılar” olarak adlandırır.

Allah adına yasalar koyan, sadece benim dediğim doğru diyen firavun da, papa da, padişah da, mezhepleri dinleştiren din adamı da, tarikat-cemaat şeyhi, mücadele ediyorum diye masumları öldürten örgüt lideri de sahte tanrıdır.

Atalar geleneğini, töreyi dinleştiren de bu anlamda Allah’a değil onlara ve sahte tanrılara kulluk etmektedirler.  

“Aynen bunun gibi, müşriklerden birçoğuna, Allah'a ortak koştukları kişiler, öz evlatlarını öldürmeyi güzel göstermiştir ki, hem onları yok etsinler hem de dinlerini onlar aleyhine karmakarışık hale getirsinler. (En’am, 137)

“Bir mümini kasten öldürene gelince, onun cezası, içinde uzun süre kalmak üzere cehennemdir. Allah gazap etmiştir böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona.” (Nisa,93)

“Böylelerine, Allah'ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: ‘Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.’ Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?(Lokman,21)

“Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın” (Al-i İmran, 103)

Bu “sahte tanrılar” insanlara, şeytanı yok etmek, kılık kıyafet denetçiliği, inanç-ibadet bekçiliği, namusunu korumak, devletin devamını sağlamak gibi bahanelerle günahsız insanları, kendi öz evlatlarını, öz kardeşlerini ve Müslüman kardeşlerini öldürmeyi, fırsat buldukça kız çocuklarına ve kadınlara taciz ve tecavüzü, onlara eziyet etmeyi normal ve hatta marifet olarak göstermişlerdir.

İnananların kamplaşmasına mezhep, tarikat, cemaat olarak bölünmelerine, her birinin diğerini kabul etmeyen ayrı dinler haline gelmelerine neden olmuşlardır.

Dinin parçalanmasına, doğru ve yanlışın karışıp dinin karmakarışık hale gelmesine yol açmışlardır.

Böylece dinin özü unutulmuş, samimi inancın yerini riya, gösteriş, Allah sevgisinin yerini insanlara dindar gözükmeme sonucu uğrayabileceği zararların korkusu almıştır.

Özgür inancı ve düşünceyi yok etme, kulu Allah ile baş başa bırakmama, kendisi gibi düşünmeyene düşmanlık, HER BİRİ ASIL Müslüman olduğu iddiasıyla katliam ve zulüm yapan örgütlerle Müslüman Müslümanı öldürüp kendini yok etmeye devam ediyor.

Ortaya çıkan kan, zulüm, şiddet, riya, gösteriş, katliam tablosu insanlarda İslam’dan kaçınma duygusu oluşturuyor.

Sahte tanrıların kulları hem kendilerine, hem İslam’a zarar verirken Müslümanı birbirine kırdıranlar ellerini ovuşturuyor, bir şundan bir bundan yana olarak onları bölmeye, yok etmeye, silah satmaya devam ediyorlar.

Geçmişte “din götürüyorum” bahanesinin yerini “demokrasi götürmek” bahanesi almış olsa da, ortalama zekâ gerçek sebebin politik çıkar olduğunu biliyor.

Masumları katledenler ve onları destekleyenler suç ortağı olmaya, ellerini kana bulamaya devam ediyorlar.

 

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..