- Kategori
- Güncel
Kadınımıza şükran duymak

Kurtuluş savaşında demiryolu tamir eden kadınlar
Tarihsel arka planlarında kız çocukları diri diri gömülüyordu. Günümüzde bile halen Kadın bir insan olarak bile kabul edilmiyordu, bu konuda şüpheleri vardı şubat ayında başkentleri Riyad’da “Kadın insan mıdır” konulu bir seminer düzenleyerek konuyu tartışıyorlardı. Bundan tam yüz yıl önce I.Dünya savaşında Osmanlı İmparatorluğu İngiliz ve Arap Orduları karşısında direnemeyerek yenilmişti. Topraklarının büyük bir kısmını kaybederek Mondros Ateşkes antlaşmasına imzalamıştı. Daha ileride Sevr antlaşmasının imzalanmasına zemin hazırlayan itilaf devletleri bu antlaşmayı ihlal etmişlerdi. Osmanlı İmparatorluğunu yok etmek için önceden hazırladıkları işgal planlarını uygulamaya başlamışlardı. İşgal orduları ile Irak’tan, Suriye’den Kafkasya’dan Anadolu’ya girerek hızla ilerlediler.
Bu işgaller üzerine vatanlarını kurtarmak için harekete geçen Türk milleti, işgale karşı silaha sarılarak direnişle mücadele etmeye başladılar. Başlayan mücadele İzmir’in, Urfa’nın, Antep’in, Adana’nın, İstanbul’un işgalleri ile bütün vatana yayılmıştı. Türk kadınları da bu mücadelenin içerisine girerek, yoğun bir biçimde katılmıştı.
Kadınlarımız;
Öncelikle protesto için düzenlenen mitinglere katıldılar, milli mücadeleyi destekleyen dayanışma cemiyetleri kurdular, (Bunun yanında manda yanlısı, ayrılıkçı faaliyetler bulunan azınlık, yardım ve kültür cemiyetleri de kuruldu.) cepheye silah taşıdılar, cephane imalathanelerinde, işçi taburlarında çalıştılar, ordunun, askerlerin giyecek ve yiyecek ihtiyacını karşıladılar, yardım topladılar, göçmenlere ve kimsesizlere yardım ettiler, işgalleri protesto eden mektup ve telgraflar gönderdiler, silahlı mücadeleye katıldılar.
Atatürk, 21 mart 1923 günü Konya’da yaptığı konuşmada; “Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir Ulusunda, Anadolu köylü kadınının üstünde emek vermiş bir başka kadın topluluğu gösterilemez. Dünyada hiçbir Ulusun kadını “Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, Ulusumu kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim” diyemez.” ve
1923’te başka bir konuşmasında da; “Bizim toplumumuzun başarısızlığının nedeni, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir.” demişti.
Doğduğum Rize İkizdere Çağrankaya mahallesine (eski ismi kafkame köyü) her gittiğimde köyümüzün cami duvarlarını ve oyun oynadığımız cedak diye isimlendirdiğimiz yerdeki Biberoğlu Kasım ağanın konağının duvarlarını gördüğümde irkilirim. Çünkü; çocukluğumda köyümüzün yaşlı kadınları erkekleri gördüğünde cami ve eski konak duvarının önüne dönerek yüzünü tamamen dorayluk dediğimiz yerel örtü ile örter, sırtı yola bakacak şekilde gördüğü erkek geçene kadar beklerlerdi. Gördüğüm bu manzaralar bende inanılmaz etkiler yaratmıştı, sonraları Peyami Safa’nın, Türk kadınını yarı tavuk yarı canlıdan bireye Atatürk çevirmiştir, sözünü de çok düşünmüş sürekli sorgulamıştım.
Atatürk, Söylev ve demeçlerinde; “Ülkenin varlık nedenini hazırlayan kadınlarımız olmuş ve kadınlarımız olmaktadır. Kimse inkâr edemez ki, bu savaşta ve ondan evvelki savaşlarda milletin yaşama yeteneğini tutan hep kadınlarımızdır. Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, ürünleri pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip, cephenin savaş malzemesini taşıyan hep onlar, hep o ulvi, o özverili, o Anadolu kadınları olmuştur. Bundan dolayı, hepimiz bu büyük ruhu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle sonsuza kadar kutlamalı ve büyük saygı göstermeliyiz” demişti.
Bugün Suudi Arabasitan’da kadın insan olarak görülmüyor ve yok hükmünde olduğunu biliyoruz Ancak ben bizim kadınımız adına soruyorum?;
Daha önceki yılları da dikkate aldığımızda 2015 yılında toplam 414 kadını, 2016’da da tüm hızıyla ayda ortalama 30 kadını öldürmek yerine neden Ülkemizin varlık nedeni kadınlarımıza saygı, şükran (gönül borcu) ve minnet duymuyoruz?
Nizamettin BİBER