Kadınlar hakkında dayanılmaz sözler..

 

Camilerde hep kenarda, köşede, görülmeyecek yerlere sıkıştırılıyor. Meclis’te kadın erkek eşitliğine bakın. Kadın erkek eşitliği olsaydı; son günlerin kavgaları olur muydu? Hem Türkiye’de kadınlar niye doğru dürüst askerlik yapmazlar?

 

Lafa gelince, kadınlar erkeklerle birlikte kanun önünde eşit. Ama günlük hayatta. Onlara ne doğru dürüst iş veriyoruz. Ne hak ettikleri ücreti. 

 

Onlar neler alabiliyorlarsa yine kendi güçleriyle alıyorlar.

 

Kadınları sever gibi görünüyor; kısa zamanda kırıyor ve üç zamanda öldürüyoruz. 

 

Zihniyetimiz bozuk. Bu bizim düşüncelerimize ve sözlerimize yansıyor. Onları mümkün olduğu kadar toplum hayatının dışında tutmaya çalışıyoruz. Ve her fırsatta eziyoruz. Her fırsatta küçümsüyoruz.

 

Aşağıda kadınlar hakkında söylediğimiz  (siyasetçiler ve diğer büyük adamlar) bazı sözlere bakalım ve biraz utanalım.

 

“Kız mıdır, kadın mıdır bilemem”, 

“Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum”, 

“Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek”, 

“Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar”,  

“Hamile kadınlar sokağa çıkmasın”,

“Kadının fıtratında eşitlik yoktur.”

“Kadın en az üç çocuk doğurmalı.”

“Kadın kahkahayla gülmemeli.”

“Kızlar erkekler ayrı okullarda okumalı.”

“Eşitlik politikaları Türkiye’de aile birliğini bozuyor” 

“Şeriat kanunları olursa kadın mini etekle dolaşamaz, bunlar da olmaz..”

 “At ile avrada inan olmaz. “

 “Avradın öğüdü avrada geçer. “

“Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme.”

“Kadın aklı gah uzanır gah kısalır. “

”Kadının sofusu şeytanın maskarası. “

“Kadınla çıkma yola, başına gelir türlü bela.” 

”kadında vefa, borçluda sefa aranmaz. “

“Ersiz avrat, yularsız at.” 

"Kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmeyeceksin."

“Dişi köpek kuyruğunu sallamayınca erkek köpek ardına düşmez.”

“Saçı uzun aklı kısa.”

“Dikkat edin kadınIar cin gibidir; yeri geIdimi tapar, yeri geIdimi çarpar.”

“Erkekler kadınlara kanarlar, kadınlarda şeytana...”

“Kötü söyleme eşine, zehir katar aşına.”

“Güzelse nadiren sadık olur, sadıksa nadiren güzel.”.

 “Karı gibi ..”

”Bir kadın çok fazla susuyorsa tehlike var demektir. "

“Kadın ile silah arasındaki tek fark, silaha susturucu takılabilir ama kadına asla.”

 

İşte böyle berbat sokaklardan ve anlayışlardan geçiyoruz. İçinde nice kara insanların kadınlar için kara düşüncelerini taşıyor.

 

Elbette bu dil değişmelidir. Ama nasıl?

Elbette bu zihniyet değişmelidir. Ama nasıl?

 

Başımızı avuçlarımızın arasına alıp düşünmeliyiz. Bir araya gelip tartışmalıyız… Biz nerede hata yaptık diye… Kadınlara bu kadar kötülüğü reva gören bir toplum normal olabilir mi?

 

Diğer yanda bazı akıllı insanlar hep kadının hakkını korumak istemişler ama ne fayda. Şu bilgelerin sözlerine bakalım.

 

Mahatma Gandi ne diyor : “Kadını "zayıf cins" olarak tanımlamak bir iftiradır ve erkeklerin kadınlara karşı yaptığı haksızlıktır. Eğer güçten kastedilen kaba kuvvet ise elbette kadınlar erkeklerden daha az vahşidir. Ancak güç eğer ahlaki bir güçse, o zaman kadınlar erkeklerden tarif edilemez derecede üstündür. Kadınlar bizden daha fedakar, daha cefakar, zorluklara çok daha fazla dayanan, daha cesur insanlar değil mi? Kadınlar olmadan erkekler olabilir mi? Kim bir kadından daha fazla gönle hitap edebilir?'

 

Muhammed Ali Cinnah ne diyor : “'Kadınlar erkeklerle birlikte yürümedikçe hiçbir millet zafere ulaşamaz. Kadınları bir mahpus gibi dört duvardan ibaret bir evin içerisine mahkum etmek insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Bizim kadınlarımıza layik gördüğümüz bu cezadan daha büyük bir ceza hiçbir ceza kanununda bulunamaz.'

 

Demek ki bütün doğu’lu , alaturka toplumlar kadınları ikinci cins görme suçunu işliyorlar. Bilgeler bunu itiraf ediyorlar.

 

Bir kere toplumun yapısı bozuk. Bizim Meclisimize bakalım. Mecliste kaç tane kadın milletvekili var : 78 tane mi? Niye? Gelin bu yapıyı önümüzdeki seçimlerde değiştirelim. İşe oradan başlayalım. Zor mu?

 

Neyse yine, yazımıza her konuda olduğu gibi bu konuda da bize yol gösteren akıllı bir insanın sözüyle bitirelim. Büyük Atatürk ne demiş: “Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kalsın, diğer yarısı semalara yükselsin? Şüphe yok ki ilerleme adımları, iki cins tarafından beraberce arkadaşça atılmalı, ilerleme ve yenilik alanında birlikte yol alınmalıdır…” 

 

Atatürk bunları söylemiş de, o günden bu güne, köprülerin altından çok sular akmış ve ne yazık ki kadınların durumu, çok fazla da değişmemiş…

 

Hep beraber oturacağız, bu kötü gidişin nedenlerini araştıracağız; tartışacağız.. Toplumsal ve bireysel nedenlerini anlamaya çalışacağız.

 

Yoksa bu anlayışla çok insanımız daha harcanır. Çünkü bu gidiş gidiş değil. Giderek toplumun düzeni değişiyor. Farkında değiliz.