Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Kadınlar ne ister

Kadınlar ne ister
 

Birkaç yıl önce internette “Erkekler Ne İster, Kadınlar Ne İster” başlığı altında yazılmış bir yazı dolanıyordu; hani hatırlarsınız siz de belki. Kadınlar için alt alta sıralanmış pek çok madde vardı tahmin edeceğiniz türden; iltifat edin, kürk alın, mücevher alın, pahalı yerlere götürün vs. gibi. Erkekler ne ister’e geldiğinizde ise sürpriz bir cümleyle karşılaşıyordunuz; “soyunun ve elinize bir salkım üzüm alıp yürüyün!” Ben de okuyup gülmüş, geçmiştim. Ta ki yeni tanıştığım, aramızda şiddetli kıvılcımların çaktığı bir erkekle karşılıklı kişisel haritalarımızı çıkartmaya çalıştığımız günlerde bana yönelttiği o soruya kadar. Masumdu; biraz dürüstlüğünün dışa vurumu, biraz erkeklere has o düşünmeden konuşma alışkanlığı ile şaka yollu takılmıştı aslında. “Konuşurken, yürürken hep elime, bacağıma ya da yanağıma dokunuyorsun; sen bunu beni etkilemek için bilinçli yapıyorsun değil mi?” cümlesi onun gülümseyen dudaklarından döküldüğünde sanırım benim gözlerim Japon çizgi filmlerindeki karakterlerin gözleri gibi kocaman, yusyuvarlak açılmış olmalıydı. “Seni rahatsız mı etti?” dedim kekeleyerek. “Yok canım, hayır” diye cevapladı doğal olarak, geçiştirdik ama ben sarsılmıştım. Sevgi ve şefkat göstermek ne zamandan beri insanları korkutmaya başlamıştı acaba? Çağ değişmiş, yine ben geride kalmış olmalıydım. Eğer böyleyse; “canım, bir tanem” gibi sevgi hitapları da ürkütücü olabilirdi. Peki ya, içimizden geldi diye aldığımız küçük hediyeler, hele iltifatlarımız, onlar ayrılık sebebi bile olabilirdi bu durumda. İyi de ne olmuştu bize, biz insanoğlunu ne değiştirmişti böyle? Varoluşun en yalın ihtiyaçlarından biri sevmek ve sevilmek değil miydi artık? Ya da sevgimizi, coşkumuzu dışa vurulmamalı, hoşnutsuz, mutsuz biri olarak kaşlar çatık mı dolaşılmalıydık daha fazla ve daha uzun ilgi görmek için?

Biraz etrafımı gözlemleyince fark ettim ki yüzlerce yıldır birbirinden hoşlanan insanların karşılarındakinin gönül kapılarını açmak için yaptığı en doğal ve en güzel çaba yok olmaya yüz tutmuştu. Yani kimse birbirine kur yapmıyordu artık. Daha da acısı sevgi göstermek ya da sevgiye karşılık vermek kadınlar için de erkekler için de bir zayıflık, hatta koruma kalkanlarını indirmek olarak algılanıyordu. Peki neye ve kime karşı? Sevdiğimiz, kalbimizi titreten, hayallerimize eşlik eden kişiden korunmamız mı gerekiyor?

Yirmili yaşlarını süren ve bu yaşların bütün güzelliğini, tazeliğini barındıran bir bayan iş arkadaşım konuya kendince yorum getirdi. “Erkeklere biraz yüz verince şımarıyorlar, tepemize çıkıyorlar!”. Orta yaşlarda bir erkek arkadaşımız asabi tonda cevap verdi; “hadi canım sende! Asıl kadınlar şımarıyor biraz üstüne varınca.” Ben şaşkın araya girdim; “pardon ama şımarsa ne olur, insanın sevdiğine biraz şımarıklık yapma hakkı olamaz mı?” Dünyanın en tuhaf soru cümlesini kurmuşum gibi bakakaldılar bana.

Beyler, bir hanım olarak gerek kendi yaşamışlığıma gerekse gözlemlerime dayanarak gayet emin olduğum bir şey var; bütün kadınlar daima ilgi, iltifat ve şefkat arar; isterse dev bir holdingin yönetim kurulu başkanı olsun, isterse sokaklarda kağıt toplasın bu hiç değişmez. Siz onların öyle dişi aslan duruşlarına, kariyer saplantılarına, “her şeyin altından kalkarım erkeklere ihtiyacım yok” tavırlarına aldırmayın. Sokaklarda el ele yürüyün, ona sarılarak televizyon seyredin. Başını omzunuza yasladığında sarın kollarınızla ve alnının köşesine küçük bir öpücük kondurun. Diliniz söylemiyorsa bile yüreğiniz söylesin, bedeniniz hissettirsin.”Ben buradayım, yanındayım. Seni seviyorum ve seni dünyanın tüm kötülüklerine karşı korurum” deyin. İnanın bana dünya üzerinde var olan hiçbir nesne, mücevher, kürk, çiçek her ne olursa olsun bundan kıymetli bir sevgi göstergesi olamaz. Gece uyurken size sokulan partnerinize sırtınızı dönmek yerine sarılmayı deneyin. Şöyle iki kaşık gibi iç içe, ayakları sizin bacaklarınızın arasında, saçları burnunuzu gıdıklayarak dalın rüyalara. Hayat çok daha güzel, çok daha kolay olacak ikiniz için de ve dileyin ne dilerseniz kadınlarınızdan bu hayatta. Karşılığını fazlasıyla bulacaksınız! Ve lütfen size sevgi, şefkat gösteren hanımlardan korkmayın. Biz düşman devletin ajanı filan değiliz. Sizi etkileyip, topraklarınızı ya da gizli bilgilerinizi ele geçirmek gibi bir niyetimiz de yok. Tek derdimiz sevmek ve sevilmek; ama gerçek anlamda, doyasıya, hesapsızca.

 
Toplam blog
: 22
: 1664
Kayıt tarihi
: 14.10.06
 
 

Merhaba, Okumaya olan sevdam beni yazmaya yöneltti ve artık sevgili dostlarımın da yüreklendirmesiyl..