Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '16

 
Kategori
Güncel
 

Kafamı tırmalayan sorular...

Kafamı tırmalayan sorular...
 

Fırat Kalkanı operasyonu kararı 20 Ağustos tarihinde Huber Köşkünde yapılan güvenlik zirvesinde alındı.[1]

IŞİD Gaziantep’de sokak düğününe bombalı saldırı yaptı, pek çok kişi yaşamını yitirdi, yaralandı.[2]

TSK Suriye’nin Cerablus kentinin DAEŞ’ten temizlenmesi amacıyla askeri harekat başlattı.[3]

ABD Başkan Yrd. Joe Biden Ankara’ya geldi.[4]

Aynı gün Türkiye’de olan Barzani Türk yetkililerle toplantılarında IŞİD’le nasıl ortak mücadele edileceğine ilişkin anlaşmaya vardıklarını açıkladı.[5]

Başbakan Yıldırım Joe Biden’la ortak basın toplantısında; “…PYD-YPG’nin Fırat’ın batısında varlık gösteremeyeceklerini, … (Suriye’ye ilişkin) iki hassasiyetimiz olduğu, bunların toprak bütünlüğü ve … bütün etnik grupların kendisinin temsil edildiğini düşündüğü adil yönetim yapılaşması…” olduğunu dile getirdi.[6]

ABD Dışişleri Bakanı Kerry, PYD-YPG güçlerinin Fırat’ın doğusuna çekilmeye başladıklarını bildirdi.[7]

Fırat Kalkanı Operasyonuna ABD; havadan koruma desteği sağladıklarını, Rusya; Şam yönetimiyle de koordineli hareket edilmesini istediklerini belirtmişler, Fransa ve Almanya ise harekatı desteklediklerini açıklamışlardır.[8]

YORUM:

Yukarıda sıraladığım verileri bir arada değerlendirdiğimde anladığım şu.

PYD-YPG Fırat’ın batısında istenmiyor.

Fırat’ın doğusunda kalmalarına ise itiraz edilmiyor.

Başbakan’ımızın açıklamalarından anlaşılıyor ki, Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde tüm etnik yapıların kendilerinin eşit temsil edildiğini hissettikleri bir yönetim arzulanıyor.

Yani dolayısıyla Kürtlerin Suriye yönetiminde eşit söz sahibi olmaları Devletimizce de arzulanıyor.

Türkiye, Amerika, Rusya, Avrupa vb. ülkeler Fırat’ın batısına geçmeme koşuluyla Suriye’deki Kürt oluşumunu meşru görüyorlar.

Yani, Fırat Kalkanı operasyonuyla bir anlamda Fırat’ın doğusunda kalmaya razı olmaları şartıyla Kuzey Suriye’deki bölgenin Kürtlere ait olduğu fikrine meşruiyet kazandırılıyor.

Bu işler Barzani’yle de görüşülüyor.

Suriye’nin Kuzeyinde meşruiyet kazanmaya başlayan bölgenin Musul’un kurtarılmasıyla birlikte Kuzey Irak’taki Kürt bölgesiyle sınır komşusu olacağı dikkate alındığında Kürt haritasının genişleyeceği anlaşılıyor.

Yani, anladığım o ki, Sınırlarımızda, Fırat’ın batısına geçmemek koşuluyla Arap bölgesinde, şimdilik Irak ve Suriye federasyonları dahilinde kalmak kaydıyla, geleceğe dönük  birleşik Kürdistan inşa ediliyor.

Akdeniz’e açılan Kürt Koridoruna müsaade edilmediği görüntüsü altında yeni bölge haritası yavaş yavaş şekillendiriliyor.

Esasen bana göre Akdeniz’e ulaşan bir koridorun varlığı veya yokluğu herhangi bir önem taşımıyor. Öyle olsa, deniz sınırı bulunmayan hiçbir ülkenin yaşayamaması gerekirdi ama böyle bir durum yok.

Hele de petrol zenginiyseniz…

Düşünüyorum ki, “koridora müsaade etmiyoruz” yaygaralarıyla “cambaza bak” yapıyorlar, esas gayelerini gizliyorlar.

Galiba Kürt devleti inşa ediliyor.

Galiba böyle bir Kürt oluşumunun ülkemizin üniter yapısına ve toprak bütünlüğüne tehdit oluşturduğu fikri artık önem taşımıyor.

Bu arada bayağı bi kahramanlık menkıbeleri yazılıyor…

Kenan IŞIK


[3] http://aa.com.tr/tr/pg/foto-galeri/tskdan-daese-operasyon (25.8.2016 saat 13.55 görüntüsü)

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..