Solcu olmak blog yazarlığında da zor zenaat...

Bu memlekette solcu olmak zor zenaat.

Uğur Mumcu’nun “Sakıncalı Piyade”sini okuyun, solcu bellenince nasıl vebalı muamelesi görülebileceğinin örneklerini gülmekten karnınıza sancılar girinceye kadar kırılarak görün.

Bencileyin fakir de karınca kararınca solculuğa bulaştık, daha doğrusu azıcık öyle bilindik, ömrümüz boyu fatura ödedik.

Sözgelimi kaymakam olmak isterdik, öğrencilik yıllarımızda bir iki gözaltı, öğrenci derneği üyeliği vb. basit “suçlardan” fişlendiğimizden ve cemaatlerle tanışıklığımızın kifayetsizliği itibariyle sınavlara girmeye tevessül dahi edemedik.

Sınavlara girmeden önce dahi bu makamlara çıkacağını bildiğimiz arkadaşlarımız bu sınavları kazandılar… Bugün FETÖ’cülükten içeride bir kısmı… Allah yardımcıları olsun...

Biz ise karnımızı doyurabilecek iş güç sahibi olduk, o kadar.

Onda da kanımıza giren “solculuk mikrobu”nun etkisiyle yazışmalarımızda ve görevlerimizin icrasında hem sivri dilli ve her daim dik kafalı olduğumuzdan üst yönetimlerimiz ayaklarının altında dolanmamıza pek müsaade etmiyorlardı…

Değirmenlerine su taşımadığımız için işlerine yaramadığımız gibi, ayaklarına da dolanabiliyorduk.

İtip kaksalar olmuyor, didişseler iş büyüyordu.

Çaresiz katlanıyorlardı.

Günlerimiz öyle geldiii, geçti.

Emekli olduk, bir iki çiziktirelim diye Milliyet Blog’a yazılar yazıyoruz, anlıyoruz ki başımızda aynı bela.

“Zülfiyare” dokunacak yazılar kaleme aldığımızda sevgili editörlerimizi bir türlü aşamıyoruz ki, muhaliflik yapalım, aykırı bir ses verelim.

Bu türden yazılarımız ya uzun süre yayına verilmeyerek yumuşatma oto sansürümüze uğratılıyor.

Ya reddediliyor.

Ya da sağolsunlar, editörlerimiz yetenekli, bir yolunu bulup “tehlike”yi bertaraf ediveriyorlarJ

Başıma gelen son örnek.

Amerika’yı itham etmiştik.

Yazımız http://blog.milliyet.com.tr/abd-taarruzda/Blog/?BlogNo=539137 linkinde yayınlandı ama birinci sayfadan anons edilmedi, yani gizlendi bir bakıma. Ve okunmadı doğal olarak.

Onlar da haklı…

Ekmek paralarının peşindeler. Bir dengesiz blog yazarının keyfine işlerinden güçlerinden olacak halleri yok ya…

Edeceğimiz bir iki laf önce muhataplarını, sonra siyasileri kızdırabilir, oradan da bu etkili ve yetkili çevrelerle binbir türlü iş ilişkisi olan patronlara ve devamla editörlerimize kadar uzanan bir tepki zinciri kimbilir hangi halkada kime ne etki eder!

Elbette bu yüzden ne editörlerimiz bir zarar görsün, ne de zincirin herhangi bir halkasında herhangi bir emekçi. Ve ne de, zaman zaman kısıtlanıyor olsak da, Milliyet Blog’umuzun başına iş açılsın.

Solculuk zor zenaat. Solcularla iş tutmak daha da zor…

Allah Milliyet Blog emekçilerimize de kolaylıklar versin… Böyle birbirimizi idare edip gideceğiz anlaşılan…

Kenan IŞIK