Kağıttan yapılmış, vicdansız konutlar

17 Ağustos… Sanırım unutulanlar arasına çoktan girdi. Son günlerde artan deprem sayısı ve uzmanların açıklamalarıyla, birazda olsa, tekrar o günleri hatırladık.

En çok neyi merak ediyorum biliyormusunuz?

Bu binaları yapanlar, yaptıranlar ve iskan izni verenler, kendi çocuklarına nasıl “dürüst olun” diyorlar?

Yaşamı, nasıl hak edin diyorlar? Nasıl sevgiden bahsediyorlar? Akşamları nasıl rahat uyuyabiliyorlar?

Her şey bir tarafa, ortaya herhangi bir toplumsal görüş sundukları zaman, kendi yaptırdıkları kağıttan binaların altında kalan, çocuklar, gençler, nişanlılar, sevgililer, anneler, babaların çığlıkları, akıllarına bir nebze olsun, geliyor mu acaba?

Zaman aşımı yasalarını çıkaran insanlar hala utanmadan nasıl dolaşıyorlar? Neden ağır cezalar verilmiyor böyle kağıttan, vicdansız konut yapan-yaptıran insanlara?

Hala kağıttan binalarımız yıkılıp, yerine yenisi yapılmadı.

Olası bir İstanbul depreminde 40.000 kişinin ölebileceği hesaplanıyor.

Merak ettiğim bir şey daha var. Neden İstanbul halkı, görkemli bir miting düzenleyip, kağıttan yapılmış binaların yıkılıp, yerine yenisinin yapılmasını istemezler?

Bize; bir 17 ağustos depremi yetmedi,
Ölen binlerce kişinin, yaslarını tuttuk…
Unutmayacağız dediğimiz günleri, çoktan unuttuk.

Hani bir ses bağırıyordu yüreğimizi dağlayarak,
“İçerde birileri var mı”
Bu ses yetmezmiydi? düzeltmek için binalarımızı…

Devletimizin, bizlerin "tabuları" depremle nasıl yıkılmıştı?
Hani bir daha unutturmayacaktık, yaşanılanları…
Ne oldu böyle? Ne oluyor bize?
Gömecek miyiz? bir başka şehrimizi, göz göre göre.

Bize bir İstanbul bile yetmeyecek…
On binlerin ölmesi, alın yazısı olarak kalacak,
Korkarım, bu sefer çook pahalıya çıkacak.

Hadi hatırlayalım, ölülerimize saygımız olmadığı zamanı..
Tedbir almak mı, hadi canım sende…
Nedir ki dediğin? bize gelir oldukça pahalı…

Unutkanlık hapımıdır bu böyle aymazlık…
Geldiği zaman dostlar… rüzgar bile yetiyor yıkmak için binaları,
Kağıttan özel yapılmış, vicdansız konutları.

Foto: Yalçın Çınar: Milliyet