Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Ocak '12

 
Kategori
Futbol
 

Kahır azabı

Kahır azabı
 

Almeida yine bekleneni veremedi


 Ne garip değil mi futbol?

Geçen hafta Eskişehirspor karşısında ışıl ışıl yanan bir takım, bir hafta sonra ligde kalması mucizelere bağlı, nerdeyse tüm iyi oyuncuları takımdan ayrılmış ve oynayan oyuncuların çoğu genç, ligin sonuncusu ve sadece 10 puan toplayan Ankaragücü karşısında maçı kazanmak için hiçbir şey yapmadan, maçı başladığı gibi bitirdi...

Bu bitiriş Beşiktaş'ın başının belası olan bir türlü arka arkaya, üst üste, yan yana, ardışık olarak lige ben adayım deme cesaretini göstermesi anlamına gelen maç kazanma alışkanlığının " yine " olmayışı demek. Bu bitiriş, bu malumu ilan, her seferinde hevesin kursakta kalması demek !

Carlos Carvalhal ısrarla " ben play-off'a girersem yeter " diyor...

Biz de o'na diyoruz ki " hocam yetmez "...

Neden mi?

Çünkü Beşiktaş play off'a birinci olarak girmesi ya da birinci ile kendi birinciliğini yarıştıracak bir iddia ile girmesi, rakiplerine göz dağı vererek girmesi gerek...

Ama ben adım gibi eminim ki Carlos Carvalhal şu an basın toplantısında " rakibin 11 kişi savunma yaptığını, bu yüzden kazanamadığını " söylüyor ve yine bir bahanenin arkasına sığınıyordur.

Bir baraberlik alındı diye, asıp kesmiyoruz. Biz az önce tarifini yaptığım genel saha içi problemlerin çözülmediğini görüp, tarifini yaptığımız bir rakibe puan kaybetmek canımızı sıkıyor...İnanç yitimi oluyor. Aynı yitim Gençlerbirliği maçında, Belediye maçında, Samsun maçında, derbilerde de olduğu için bu iş " Kahır azabı "na dönüyor.

***

Beşiktaş, Bobo'yu gönderip, Bobo'ya " haram saydığı " büyük paradan daha fazla paraya oynatarak bir bidon ile sözleşmesini devam ettirmesinin ne büyük bir hata olduğunu biraz geç de olsa anlıyor mudur artık sizce ?

Ya da Holosko'yu " tu kaka " ilan edip, O'nu değersizleştirip, değersizleştirdikten sonra, onu aslanın önüne atılmış bir gladyatör gibi Stoke maçında sahaya sürüp " olmadı " diyerek, bir oyuncu nasıl kaybedilirin dersini verdiğini de anlıyor mudur ?

Edu'yu, Holosko'ya tercih edenin aklına şaşarım...Edu daha topa vurmasını bilmiyor!

Bobo ve Holosko, dünyanın en iyi oyuncuları elbette değiller. Ama bu kadronun profiline ruhlarını geçirmiş ve bu formanın ruhunu seven isimler...Hugo'nun ya da Edu'nun belki seneler sonra kazanabileceği bir hal bu.

Bu tip ruhları kaybetmenin aslında faydası olmadığını Beşiktaş ve Beşiktaşlı artık anlamış mıdır sizce?

***

Aynı ruhsal problemin Carlos'da da bulunduğunu bu blogu yazmaya başladığım günden beri yazıyorum.

Hocanın Portekizli oyuncular ile " diaoloğu ve ilişkisi " Beşiktaş'ın kaderini çizecek ana fikri ile bir dolu yazı astım...

Yine Hugo çıkması gerekirken, Pektemek çıktı. Yine sahada bir kader anı oyuncusuna ihtiyaç varken, bu oyuncu " bu " nu daha önce hiç oynamamış Burak Kaplan olarak seçildi ve yine üçüncü oyuncu değişikliği için maçın bitmesi beklendi..İçimden şunu geçirdim : Ya Simao'yu ikinci yarının başında oyundan al, ya da son on beş dakka hiç oyundan alma, bırak kalsın, en azından kader anı oynamayı bilen deneyimi vardır ve bu herhalde çaylak ve hiç oynamamış Burak'tan daha iyi bir seçim olur dedim.

Ve üç dakika kala Necip Uysal ne için girdi oyuna? Necip Uysal son 30 dakika girse ve ona dense ki " Necip, sen önde pres yap, top kapmayı iyi yapıyorsun, yerleşik savunmayı, set hucumu ile kıramıyoruz, bari bu toplarla gol bulalım "...Kabul...

Bunlar yapılsa, teknik adamlık adına doğrular var der, puan kaybını " rakibin ördüğü etten duvara " bağlar, hocamızla akşam bir de tek atar işi ve yorumlarımızı tamamlardık.

Ama hocamız, bunları yapmadan etten duvardan şikayet ederse, orda dur deriz, Beşiktaş'ın sadece playoffa girmesi yetmez deriz.

Yetmez Hocam !

Hele bu kahır azabı ile hiç yetmez, hiç çekilmez...

 
Toplam blog
: 48
: 386
Kayıt tarihi
: 11.09.11
 
 

Futbol on bir oyuncu ile oynanır, binlerce kişi tribünde, milyonlarca kişi evinde TV karşısında i..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara