- Kategori
- Gündelik Yaşam
Kahvenin Hatırı
Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı varmış hikayesini neredeyse hepimiz biliriz. Bir fincan kahve bir adamı kırk yıl sonsa bile kölelikten kurtarabiliyormuş. İlk okuduğum da "Vay be" demiştim. Bu hikaye yüzünden değil, oldum olası, sütlüsünü, sadesini KAHVE olduğu için severim. Biri olsun olmasın yaparım kendime. İşlerimi toparlayıp, keyfine vararak günün ilk sigarasını onunla içmeyi de sever-d-im.
Şükür sebebidir kahve içme zamanındaki mola. Günlük koşturmanın içinde, gözlerini kendine-çevrene çevirme anları. Hele de düşünme, neler oldu-niye oldu-nasıl oldu-ne yapılabilir-... Beyni de hızlı çalıştırır, tansiyonu ayarlar, mide asitlerini bile dengelermiş. İçersin ve ha babam yaşamaya devam. Yanında biri-birileri varsa daha anlamlı olur kahvenin ve hayatın tadı. Hele de bu birileri kahve zamanını geçirmeye değecek kadar değerliyse, acı kahve sütlüye-şekerliye bile dönebilir.
Peki! kırk yıl birlikte içilen kahvelerin ve/veya o kırk yılın hatırı hangi durumlarda kurtarır insanı? Beni meraklandıran da bu. İnsanın, insanlığın kırk şekline dönüştüğü durumların insanın üzerindeki etkisi her zaman kelebek hafifliği yaratmıyor ne yazık ki.
Yemekler yendi, kahveler içildi, konuşuldu, geceler-sabahlar, büyüdük-yaşadık, düğünler, doğumlar, cenazeler, büyüdük-katıldık, güzel günler, kötü günler, değişimler, asla değişememeler,... İnsanın özü neyse o! Büyümek isteyene yıllar anlam katıyor, yerinde sayanlara uzaklaştırma cezası.
Hayat çok garip, yaşadıkça dilini bir taraflarına katlıyor, ağzına da bir fermuar, otur kızım sen şurada bir süre sessizce diyebiliyor. Eskiden olsa esip gürlemelerle biten hikayelerin tersine artık sessizce bir düşünme, yılların hatırından oluşan bohçanın içindekilerin tozunu alma, yeniden yerlerine koyma ve bohçayı sımsıkı bağlayarak yerine teslim etme ve vazgeçme eylemleri.
Anlamsız ve maksadını aşmış tek bir cümle kulağını tırmaladığında; kırk yıl yaşamı paylaşarak yaydığın birini de birden silebiliyor yüreğinin tahtasından insan. Bazen merak ederim, insanın yaşadığı yıllar içinde içtiği onca kahve hiç mi hatır getirmez dilinden dökülene diye. Kahvenin mi yaşananların mı anlamı daha fazla hatır saydırır acaba?
Her şeye rağmen hayat güzel bir sahne. Hayata baktığın gözlerin güzel görüyorsa ve iyi ezber etmişsen belletileni, yıllarca içilen kahvelerin acılığını silerek ihanetleri bile hayat derslerine çevirebilirsin. İhanetler acıttığı kadar hafiflikte getirir kalan ömründe.
İyi niyetle yaşanan her şeyle birlikte içilen kahvenin birleşiminde oluşur hayatın hatırı. İnsan büyüdüğünde bir fincan kahve içimi zamanını bile boşa harcamak istemiyor. Nurlar içinde yat (Cemile) yengeciğim, "Ben işime bakarım" derdi her zaman. Öldüğünde bahçesi yemyeşil ve bereketliydi. Bunun şimdi konuyla ne alakası var diyenlere uzun bir açıklama yapmak yerine; "Kahvemizi içip, işimize bakmak lazım" diyorum.