Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '21

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Kalp hastaları ve oruç

Kronik hastalıkları bulunan pek çok kişinin Ramazan ayında aklına gelen ilk soru, ‘Acaba oruç tutabilir miyim?’ oluyor. Uzmanlara göre, bu sorunun ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ şeklinde kesin bir cevabı yok! Çünkü hastanın mevcut durumundan, aldığı tedaviye kadar pek çok faktörün iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

Kalp ve damar hastalıkları, toplumda en sık görülen sağlık sorunları arasında yer alıyor. Bu hastalık grubunda bulunanların özel bir beslenme programı ve sağlıklı bir yaşam tarzı uygulaması gerekiyor.

Özellikle toplardamar tıkanıklığı veya akciğer embolisi geçirenlerin dikkatli olması gerektiğini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mert Dumantepe, bu hastalarda su tüketiminin hayati önem taşıdığını söyledi. 

Dumantepe, “Oruç tutarken metabolizmanın su ihtiyacı azalmaz, hatta sıcak havadan dolayı bir miktar artar. Suyun yeterli miktarda alınamamasından dolayı kan koyulaşır ve pıhtılaşmaya bağlı hastalıklar ortaya çıkar. Vücuttaki sıvı kaybı artar. Bu eksikliğin karşılanması, sıvı dengesinin korunması açısından çok önemlidir. İftar ve sonrasında daha çok sıvı almak gerekirken, tam tersine insanlar kendilerini yemeğe verip daha az su içmektedir” dedi.

Toplardamarların pıhtı ile tıkanmasının en önemli nedenlerinden birinin vücudun susuz kalması olduğunu ifade eden Dr. Dumantepe, “Koyulaşan kan, zamanla toplardamar kan sisteminde dolaşımın tamamen durmasına yol açar ve damar tıkanır. Damarın tıkanmasıyla bacakta şişlik, şiddetli ağrı, renk değişikliği ve hassasiyet gibi semptomlar ortaya çıkar. Eğer bu pıhtıdan kopan bir parça kan dolaşımı ile akciğere taşınır ve akciğer atardamarını tıkarsa akciğer embolisi gelişir. Hastada ciddi nefes darlığı, göğüs ağrısı ve sırt ağrısı, çarpıntı ve hava açlığı semptomlar görülür” şeklinde konuştu.

Toplardamar tıkanıklığı geçiren ve takip edilen hastalar

Toplardamar tıkanıklığı sonrasında, hastalığın tekrarlaması ve yeniden pıhtı oluşma riski, ilk bir ay en yüksek orandadır. İlk bir yıl boyunca bu risk devam eder. Bu nedenle 3 aydan daha kısa olmamak üzere; 1 yıla kadar uzatılmış kan sulandırıcı tedavi önerilir.

Takip altında olan ve kan sulandırıcı kullanan hastaların; günde 2.5 litrenin altında olmamak şartıyla su içmesi, hareket etmesi, doğrudan güneş ışınlarına maruz kalmaması ve serin yerlerde bulunması gerekir. Hem Ramazan hem de sıcak havalarda kanın sulanma oranını ölçen testler daha sık yapılmalı ve dikkatli incelenmelidir. Çünkü kanın yoğunluğunun artmasıyla, ilacın etkisi değişmektedir. Aynı kan sulanma oranını sağlamak için daha fazla ilaç kullanılması gerekmektedir. Bu sebeplerle, hastaların ilk bir yıl oruç tutması sakıncalıdır.

Akut toplardamar tıkanıklığı geçiren ve anjiografik yöntemle tedavi edilen hastalar

Bu grupta bulunanlar için tedavi sonrasındaki ilk 2-3 ay, yeniden pıhtılaşma adına en riskli dönemdir. Hastaların yakın takibi, yüksek doz kan sulandırıcı kullanması ve bol su içilmesi çok önemlidir. Ramazan ayına yakın dönemde hastalığa yakalanan ve anjiografik yöntemle tedavi olan hastaların oruç tutmaları sakıncalıdır. Sonraki yıllarda doktorlarının kontrolünde oruç tutabilirler.

Kronik toplardamar tıkanıklığı döneminde tedavi edilmiş hastalar

Kronik dönemde başvuran ve tedavileri yapılan hastaların durumu, klasik yolla tedavi edilen hastalardan daha farklı özellikler taşımaktadır. Tedavi edilmiş, taşlaşmış pıhtı ile tıkalı damarlarına balon anjioplasti uygulanıp genişletilmiş veya stent takılmış hastaların uzun yıllar kan sulandırıcı ilaç kullanmaları gerekmektedir. Tıkalı toplardamara takılan metal stentlerin iç yüzeylerinin damar endoteli ile kaplanması yıllar almaktadır.

Bu süreçte kan sulandırıcı ilaç kullanılsa bile uzun süreli susuzluk, pıhtılaşmaya yol açarak, stentleri tıkamaktadır. Hasta tekrar müdahale etmek gerekeceği için ameliyatın ilk yıllarında Ramazan ayında oruç tutmaları sakıncalıdır.

Kan sulandırıcı ilaç kullanımı doktoru tarafından sonlandırılmış hastalar

Ramazan ayında oruç tutma kararı; hekimler tarafından yapılan doppler ultrason kontrolleri ve bacağın durumunun son değerlendirmesi sonucunda verilmelidir. Hastalar bu dönemde kan sulandırıcı ilaç da kullanmadıkları için, 17-18 saatlik susuz kalmaya bağlı riskler konusunda uyarılmalıdır. Bacakta şişlik, ağrı, kızarıklık semptomları gelişirse acilen doktora başvurulmalıdır.

Bu önerilere dikkat!

1-Bol sıvı alımına dikkat edin, en azından kaybedileni yerine koyun.

2-Kan sulandırıcı ilaçları düzenli kullanın.

3-Kanın sulanma oranını gösteren testleri daha sık yaptırın.

4-Yaz öncesinde Doppler Ultrasonografik kontrolleri ihmal etmeyin.

5-Tatilde doğrudan güneş ışınlarından uzak durun. Yüksek koruma faktörlü güneş koruyucuları kullanın, mümkünse şemsiye altında ya da gölgede kalın.

6-Bol bol yüzmeye ve egzersiz yapmaya çalışın.