Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '09

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Kanalizasyon sistemi mi yetersiz yoksa yeşil alanlar ve yeşil çatılar mı?

Kanalizasyon sistemi mi yetersiz yoksa yeşil alanlar ve yeşil çatılar mı?
 

Büyük şehirlerde her yıl yağan "taşkın" yağmurlardan sonra sular rögarlardan taşıp, caddeleri ve sokakları basar.

Bunun neticesinde bazı binaların zemin ve bodrum katlarında büyük zararlar oluşur. Caddelerde biriken su trafiği olumsuz yönde etkiler.

Kısaca, hayat felç olur.

Medya da hemen yaftayı yapıştırır: Yetersiz alt yapı!

Hemen belediyeler eleştiri yağmuruna hedef tutulur. Bayındırlık bakanlığı da nasibini alır, hükümet te...

Aslında işin gerçeği pek de öyle dışardan gözüktüğü gibi değildir.

Altyapı yatırımları çok pahalıdır. Düşünün ki kanalizasyon sistemleri kilometrelerce uzunluktadır.

Bir kanalizasyon şebekesi projelendirirken milimetrik hesaplar yapılır. Meteorolojiden alınan 40-50 yıllık geçmiş yağış raporları incelenir ve istatistiki olarak yılın belirli dönemlerinde yere düşmesi beklenen yağmur miktarının yoğunlukları dikkate alınır.

Ancak hiçbir zaman, senede birkaç gün görülen en şiddetli yağış miktarına göre projelendirme yapılmaz.

Yapılamaz!

Çünkü senede sadece birkaç gün ya da iki üç senede bir gün ortaya çıkan şiddetteki yağışa göre projelendirilen altyapı çalışması ölü yatırımdır.

Aynı uzunlukta yağmur suyu tahliye hattı yapımı eğer yılda bir kere görülen yağış miktarına göre planlanırsa, birkaç kat daha fazla maliyet getirir.

Esas sorun projelendirilen yağmur suyu hatlarına sonradan şehrin büyümesi neticesinde ek yükler getirilmesinden kaynaklanır.

Bir diğer temel problem de yağış alan bölgede zaman içerisinde yeşil alanların ortadan kalkıp, beton ve asfalt ile bezenmesidir.

Bu durumda toprağın suyu içinde tutup, kanalizasyon şebekesine yavaş yavaş iletme özelliğinden faydalanılamaz ve yere düşen tüm yağmur suyu aynı anda şebekeye yük bindirir.

Kısacası bilinmesi gerekir ki, rögarlardan sular taştığı zaman, esas problem altyapı eksikliği değil, yeşil alanları tüketen zihinsel eksikliktir.

Peki, o zaman bu işin çaresi nedir ?

Hiç kimse bu konunun kesin çaresi için hazır bir reçete veremez ama gelişmiş ülkelerde bu konuda ortaya çıkan ve giderek büyüyen çözüm önerisi yeşil çatı sistemleridir.

Yeşil çatı uygulamalarında ana fikir şudur:

Şehir yaşamı içerisinde giderek kıymetlenen arazi parçaları eğer yeşil alan olarak kalamıyorsa, o zaman bu alanlara yapılan yapıların çatıları yeşil alan olarak projelendirilir ve yağış süresince suyu tutar.

Bu durumda betonlaşan bölümlerin tabanda kaybettiği her metrekare, çatıda geri kazanılmış olacaktır.

Fikir güzel de, pratikte uygulaması nasıl olacak?

Yeşil çatı ya da bahçe çatı sistemleri normal çatılara göre daha yüksek maliyetli işlerdir.

Normal şartlarda hiçbir yatırımcı sırf şehrin altyapı sistemine katkıda bulunmak amacı ile bu maliyet farkını göze almaz.

O zaman bu konuda teşvik şarttır.

Büyük şehirlerde belediyelerin kestiği su faturası sadece kullanılan temiz suyu fiyatlandırmaz. Atık su da fiyata yansır.

Avrupa ve Dünyada birçok şehirde ise yapının bulunduğu alan dikkate alınarak, tahliye edilmesi gereken yağmur suyu için de bir bedel ödenmektedir.

İşte bu bedel, yeşil çatı uygulamalarında alınmaz.

Bunun yanı sıra vergilendirmeden tutun, ödenecek çeşitli harçlara kadar indirimler ya da feragat yapılır ki, yatırımcılar çatılarını "yeşil" yaparak harcadıkları miktarı zaman içerisinde fazlası ile geri kazansınlar.

Ülkemizde bu konuda alınan bir tedbir ya da teşvik var mıdır ?

Tabii ki yoktur.

Bu ülkedeki yetkililer, yeşil çatı uygulamalarının mimari bir fantezi olduğunu zannetmektedir.

 
Toplam blog
: 20
: 1772
Kayıt tarihi
: 03.10.09
 
 

1967 İstanbul doğumluyum. İnşaat Yüksek Mühendisiyim. Almanca ve İngilizce biliyorum. Evli ve 2 çocu..