- Kategori
- Edebiyat
Kanatlı Deniz Kızı
Masallar dünyasının sihirli kapısı sadece bu sihre inananlara açılırmış. Bu kapıdan bir defa geçenler öyle coşkulu güzellikler yaşarmış ki; dönüşü istenmeyen gizemli ve keyifli bir yolculuk haline gelirmiş.
Diyeceğim o ki masallar masal iken zamanın birinde, sonsuz maviliklerde dalgalarla dans eden kanatlı bir deniz kızı yaşarmış. Güneşin maviliklere değdiği o mucizevi anlarda balık vücudunu öyle ustalıkla kullanırmış ki; mavi sulardan sıçrayarak güneşi tutabileceğini düşünür sonra da ani bir hareketle yeniden derinlere dalarmış; keşfini tamamladığında ise yeniden suyun yüzeyine doğru kıvrak bir şekilde hareket edermiş. Derin sulardan mavi gökyüzüne doğru sıçrayış yaptığı anlardan inanılmaz mutluluk duyarmış. Bir sağa bir sola salınıp yeniden maviliklere dalarmış. Okyanus yüzeyindeki parıltıları gördüğünde ise büyülenirmiş . Yakamozlardan, güneş ışıklarından sonra da rüzgarın dalgaları coşturmasından büyük bir keyif alırmış. Kanatlarını açıp çırpmaya başladığında ise hayalleri daha bir netleşirmiş. Masmavi gökyüzünün seyircisi değil onun bir parçası gibi hissedermiş. Kanatlarını rüzgara dostça bırakır bazen de görmek istediği uzak diyarlar için azimle kanatlarını çırpar; bu yolculukta beyaz martılara gülümseyip; her anı bir mucize gibi yaşarmış.
Şaşıracaksınız belki fakat bizim kanatlı deniz kızı her zaman biraz yalnızmış neden mi çünkü hiçbir deniz kızının kanatları yokmuş. Öylesine güzel ve öylesine heybetli kanatları varmış ki görenleri hayretler içinde bırakırmış. Arkadaşları bir parça kıskançlık duygusuyla hiddetlenir ve şöyle derlermiş ‘’ Sen bizim gibi değilsin ancak bir ucube olabilirsin. Bizden uzak dur ayrıca bizimle oynayamazsın ‘’ derlermiş. Bunu duyan deniz kızı hüzünlenir ve yalnızlığında saklanmak istermiş. Ne var ki deniz kızı annesi ve babasıyla beraber çok keyifli vakit geçirirmiş, mutluymuş. Annesi deniz kızının bembeyaz pırıl pırıl kanatlarının olduğunu görünce gözleri parlamış ve adı pırıl olsun demiş. Pırıl; ailesinin koşulsuz sevgisiyle yeniden toparlanır gülümsermiş. Ne var yani kanatlarım varsa, ben bu kanatlarımla sevdiklerimi sarabilirim, yükseklerden uçabilirim hatta gece yıldızlara dokunup gündüz yakamozlarla dans edip güneşe arkadaş olabilirim. Pırıl’ın hüzünlendiği anları gören annesi şöyle söylemiş ‘’ Pırılım sen evrenin eşsiz bir parçasısın, benim mucizemsin. Senin dışında milyonlarca hayatlar var ve onlar da senin gibi eşsiz. Arkadaşlarının seni anlamalarını, kabul etmelerini bekleme. Kanatlarının sana nasıl bir güzellik kattığını görmelisin. Kanatlı olmak senin en güzel hikayen unutma bütün canlılar farklılıklarıyla hizmet eder ve güzelleşirler; hikayeni bul kızım… ‘’ deyip sır bu ya bir anda kaybolmuş. Pırıl çok şaşkınmış evet hikayemi bulmalıyım artık diye tekrarlamış. Uzun bir süre kanatlarını kullanmadan sessizce yüzer ve düşünürmüş. Okyanusun derin ve sakin yalnızlığını yaşarmış. Bir gün güneşin ışığıyla gülümsediği o sarı ve mavi günlerin birinde yüzerken ; ani bir sesle ürpermiş; benekli deniz kızını kapan kartalın ani bir hamleyle kanatlarını çırparak yükselişini görür. Kanatlarını açan deniz kızı rüzgarı ve dalgaları dinlemez kanatlarının gücüne inanarak kartalın üzerine uçar ve beyaz kanatlarıyla dengesini yakalar yakalamaz balık vücudu ile şiddetli bir vuruş yaparak kartalı olanca hızıyla sarsar böylece benekli deniz kızı kendini okyanusta bulur; sarsılmıştır. Kanatlı deniz kızı benekli deniz kızını sarıp iyi olduğundan emin olmak ister. Bizim benekli biraz mahcup bir ifadeyle ‘’ kalbin ve şu özel kanatların iyi ki var; mucize olmalısın. Teşekkür ederim. ‘’ Pırıl’ ın gözleri dolar o anda. Hayatta her varoluşun kesinlikle bir anlamı var demek ki diye düşünür. Kanatlarımı seviyorum çünkü hayata sevgiyle dokunabildiğim sürece onlar benimle olacak. Sevgiyle ve kabulle yaşayın belki sizin de kanatlarınız vardır ne dersiniz…