- Kategori
- Özel Günler
Kanatsız melekler
Hastanede yaşama tutunurken ya da yaşamdan ayrılırken sizinle birlikte sevinen/üzülen kişidir hemşire.
Dünyada çağdaş hemşireliğin kurucusu olan Florence Nightingale (1820- 1910 ) (Florans Naytingel)’in doğum günü 12 Mayıs, Dünya Hemşirelik Günü, olarak kutlanmaktadır.
Hemşirelik çok özel bir meslek dalıdır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2000 yılının tümünü onlarla geçirdim. Diyebilirim ki kamu hizmet alanında çalışan en fedakar, aldığı maaşı en üst düzeyde hak eden, aldığı karşılığın çok ötesinde hizmet sunan ender meslek grubudur hemşirelik. Daha hastanenin kapısından girdiğinizde sizinle ilk temasa geçen onlardır. Eğer operasyonluk bir durumunuz varsa sizi ameliyata hazırlayan, size moral veren onlardır. Gerek ameliyathane de, gerekse yoğun bakım birimlerinde ölümle yaşam arasındaki çizgide sizi yaşama bağlamaya uğraş veren ekibin en önemli üyelerinden birisidir hemşire. Hastanede yaşama tutunurken ya da yaşamdan ayrılırken sizinle birlikte sevinen/üzülen kişidir hemşire.
2000 yılının hangi ayıdır anımsamıyorum. Ölümün siyah örtüsünün sıcak bir dalga gibi üstüme yayıldığında “başak saçlı hemşire”nin tesadüfen yanı başımda olması, ilk kalp masajlarını büyük bir özveriyle gerçekleştirmesi, bugünkü yaşamımın penceresini ardına kadar açmıştır. Yine ayni günlerde E.Ü.Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji kliniğinin Yoğun Bakım biriminin o bitmez tükenmez çabalarında, tüm özel sıkıntılarını arkalarında bırakarak, hastalarına yaşam aşılamaya uğraşan “ne hemşireler gördüm ben.”
Bitmeyen gecelerin birisinde Yoğun bakım ünitesinde, yanımdaki dört hasta hayata veda ederken hemşirelerin “ölümün önüne geçme” uğraşılarına gördüm . Sabaha doğru, öteki hastaları uyandırmadan, “X olanlar” üniteden çıkarıldıktan sonra iki hemşirenin hiç aklımdan çıkmayan iki farklı çığlığına tanık oldum : biri ağlama krizine tutulmuş, diğeri de gülme krizine. Ancak bu çığlıklar hiçte bildiğimiz bir gülüşe/ağlayışa benzemiyordu. Ölümle yaşamın kesiştiği noktada bir kaybedişin iki farklı çığlığını yansıtıyorlardı. Yaşamımda , acıya/ölüme bu kadar yakışan başka bir gülüş duymadım bugüne dek..
Işık saçlı kızlarımızın hemşirelik gününü kutluyor, onlar için 2001 yılında yazdığım “Işık Saçlı Kadınların Türküsü” adlı bir şiiri sizlerle paylaşıyorum (Slayt olarak da izleyebilirsiniz)
*:
IŞIK SAÇLI KADINLARIN TÜRKÜSÜ*
-E.Ü. Tıp Fakültesi Kardiyoloji ve Kalp-Damar
Cerrahisi Anabilim Dalı hemşireleri için-
“Savur saçlarını güzelim
Bir bayraksın sen yanıbaşımda”
Necati CUMALI
Senli benli başak kadın
Sabahları erkenden çıkarsın yola
Çılgın bir gülmecedir sanki sevgin
Haziranın buğday başağı kadın
Anadolu’mun çiçek kadınları
Nasıl söylesem türkülerinizi sizin ?
Bir avuç sevgi toplasam seslerinizden
Kalp ağrılarım dağılır gider bakışlarınızda
Bir demet buğday olsam avuçlarınızda
Buğday tenli başak saçlı kadınlarımız
Avuçlarında umar taşıyan bacılarımız
Nasıl bestelesem şarkılarınızı sizin ?
Beyaz bir melek gibi uçar kalabalıklarda
O kadın, bu kadın:birbirilerine benzerler
Ama başak saçlı hemşireye nasıl da benzerler
Klinik kapılarında pırıl pırıl
Anadolu’mun ışık saçlı kadınları
Kalbimin kızıl saçlı bacıları
Nasıl yazsam destanınızı sizin ?
Ben, sen,o...yürüyüp gidiyorsunuz
Gözlerinizde kadir bilmezliğin bir hüznü
“hüzün ki en çok yakışandır” size
belki de en çok anladığınız(**)
Sanki yaşamınız beyaz bir yazgı gibi
Karanlığa bir ışık çekip gidiyorsunuz
Anadolu’mun buğday saçlı kadınları
Nasıl söylesem şiirlerinizi sizin?
Yüzleriniz anıştırır ayrılıkları ve aşkları
Belirsiz bir umudun çılgın dansçıları
Ama oralarda kalmazlar,dost yüzler ararlar
Nice umarsızların gözlerinde ışıklar açtıran
Anadolu’mun sarmaşık saçlı kadınları
Nasıl yazsam dostluklarınızı sizin ?
T. Ayhan ÇIKIN
(*) İzmirİzmir Kent Kültürü ve Sanat Dergisi, Mayıs – Haziran 2002, Sayı :35
(**) “hüzün ki en çok yakışandır bize / belki de en çok anladığımız”. Hilmi Yavuz, Bedreddin Üzerine Şiirler, Can Yayınları, İstanbul 1975, s. 28
*** T. Ayhan ÇIKIN, Ortak Kalpler Türküsü, Papirüs Yayınları , Edebiyat Dizisi-Şiir, ISBN : 975-874776-2, 1. Basım, Nisan 2005, İstanbul, s. 17-18.