Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '13

 
Kategori
Siyaset
 

Kankalar ile doğru ve yanlış...

Kankalar ile doğru ve yanlış...
 

Mısır'daki "Darbe" olayını onaylamamız mümkün değil. Her zaman "Seçilenlerin" gönderilmesinin de "Seçimle" olmasından yanayız. O nedenledir ki Mısır'da yaşanan son "Darbe" olayına arka çıkmamız "Aman da aman ne de güzel oldu" dememiz mümkün değil.
 
Ancak ortalık yerde de bir yanlışlık var, bunu da ortaya koymamız gerekir.
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan; "Mursi’yle ilgili ‘hataları vardır’ tarzı yaklaşımlar dürüst yaklaşımlar değildir. Her siyasinin yanlışları olabilir benim de yanlışlarım olabilir. Bunun cezasını vermek bunu siyasetten men etmek bazı egemen güçlerin görevi değildir. O halkın iradesiyle tecelli eder. Halk dersini verir. O dersini almışsa tekrar halkın karşısına çıkar ya da köşesine çekilir. Bunları (Darbeyi) olumlu karşılamamız ya da alkışlamamız mümkün değil. Ama ne yazık ki ülkemizde alkışlayanlar var. Biz olumlu bakamayız" diyor...
 
Tabi başbakan, yine her zamanki gibi, lafının önünü arkasını düşünmeden, sonucunda ne çıkar bile demeden, promptere de bakmadan konuşuyor.
 
Anlamadığı, sandığın demokrasilerdeki yeri...
 
Sandıktan çıkan sonucun sayısal değeri ile demokrasiler ölçülmez.
 
Bakın Başbakan, her söylediğinde yüzde 50 bir rakamdan söz eder. Yani sandıktan yüzde 50 ile çıktığından dem vurur.
Oysa sonuç "TAM" yüzde 50 değildir, bir hesaba göre % 49,83...
 
Diğer bir hesaba göre ise aldığı oy oranı % 40,52 dir. Bu oran, seçmen sayısına göre aldığı oydur, diğer ise geçerli oylara göre aldığı oy oranıdır.
 
O nedenle sandık sonuçlarının matematiksel sonuçları ile demokrasi değerlendirilmesini yapamazsınız. Diğer bir deyişle, aldığınız oya güvenerek, size oy vermeyenlerin tepkisini "Hiç" sayamazsınız.
 
Türkiye'de ordu, bir çok kez "Darbe" yapmış, bir çok kez de "Darbe" niteliğinde uyarıda bulunmuştur. Hepsini de zamanındaki toplumsal ve siyasal olaylar ile değerlendirdiğinizde, her ne kadar "Karşı" da olsak haklı gerekçeleri de gözden kaçırmamak gerekir.
 
Mısır'da Mursi'nin de düştüğü yanlış bu...
 
Ben seçildim, aldığım oy oranı bu, istediğimi yaparım...
 
Dersen arkadaş, yapamazsın, yaptırmazlar...
 
Bakın şimdi Mısır'daki olaylara... Bir kısım Mursi yanlısı... Bizim başbakanımızın da kankası, Mursi taraftarları ile karşıtları birbirine giriyorlar. Bir taraf bir meydanda, ötekisi öteki meydanda. Biraraya gelseler kan gövdeyi götürecek.
 
Çok de bire bir benzemese de, bizde de yaşananlar farklı şeyle değil. Bir kısım iktidarın uygulamalarına karşı "Yapamazsın" diye bağırıyor. Öteki taraf da "Yapacağım" diyor, hırsını alamıyor "Cami de yapacağım, AKM'yi de yıkacağım, Topçu kışlasını da yapacağım" inadı içinde.
 
Sonuçta olayları provoke etmek isteyen bir takım kişileri bir tarafa çıkarırsanız, şimdlik kaydı ile bizde kayde değer bir "Karşı grup" yok...
 
Tabii ki elinde "Pala" ile saldıran, oradaki bir kıza önce pala ile vuran, sonra tekme atan, polislerin müdahale etmediği, hatta "Bak git o'lum" tavırları içinde o suç işleyen kişiye elleşmeyen polis!...
 
Ve o suç işleyen kişi...
 
Doğru olan şu...
 
Her zaman "Sandık" görevini yerine getirmeli, demokrasilere dışarıdan müdahale olmamalı.
 
Yanlış olan da şu...
 
Sandığın matematiksel sonuçlarına bakarak, iktidar olan tarafın Mursi gibi veya Recep Tayyip Erdoğan gibi yanlışlara düşmemeli. 
 
Demokratik değerlendirmelerin sadece sandık sonuçlarından ibaret olmadığını herkesin anlaması gerekir.
 
Ha... Bir de şu var. Artık Türkiye'de "Asker gelir, her şeyi halleder" düşüncesi bitmiştir. İki nedenle ki birincisi çok daha önemli. Asker "Darbe"nin bi işe yaramadığını anlamıştır.
 
İkincisi ise askerin "Darbe" yapacak hali mi kaldı ki?
 
Ama esas "Darbe" milletin kendinden gelir ki, o darbenin de mutlaka "Sandık" ile olmasını diler ve düşünürüz. Sandık dışına çıkıldığında "Taraflar" oluşacaktır. Asıl tehlike ise budur. Bu tehlikeye düşmeyelim. Siyasi partiler de bu durumu kendi çıkarlarına değerlendirmesinler. 
 
08 TEMMUZ 2013
İBRAHİM PEKBAY
 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..