- Kategori
- Güncel
Kanser Hastası bir Genç Kız
Kanser hastası olan bir genç kız ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar. Tatsız bir haber ile izlediğimiz, üzücü, ders verici, bir o kadar da dramatize edilmiş haber. Bakanı yuhlamalar, kınamalar havada uçuşuyor. Sosyal medya, yazılı ve sözlü basın, gündem bu haberle çalkalanıyor.
Bir genç kız, şans eseri Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar'ı Edirne ziyareti sırasında yolda görüyor ve ilaçlarını getirtemediğine dair derdiyle ilgili bir konuşma yapıyor. Bayraktar da genç kıza para veriyor. Daha sonra da kız gurur yapıyor, parayı iade etmek için bakanın cami çıkışını bekliyor. Bakana yanlış anlaşıldığını, insanlık noktasında bir kez daha hayal kırıklığına uğradığını söyleyip verilen parayı bakana iade ediyor.
Video haberin ve yazılı haberin altında yazılan yorumların hepsi Bayraktar'ın ayıp ettiği yönünde. Tüm medya kanalları da bunu savunuyor. Farklı bir pencereden bakmak, kimsenin aklına gelmiyor. Bayraktar'ın dilenci muamelesi yapmak için kıza para verdiği konusunda herkes el ele vermiş, kınıyor. Ben bu kervana katılmak istemiyorum ve medya okur yazarlığı dersinin ne kadar gerekli olduğunu vurgulamak istiyorum.
Haber tamamen yanlış anlaşılma üzerine kurulu. Herkes ise görüneni değil gösterilmek istenileni savunmaya devam ediyor. Bayraktar'ı bir yerin dibine sokmadıkları kaldı, güçleri yetse onu da yapacaklar. Kızımızın sözlerine geri dönelim "İNSANLIK NOKTASINDA BİR KEZ DAHA HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADIM." diyor. Yani çaldığı ilk kapı bu değil yani çaldığı her kapıda aynı cevabı almış. Satır arasına gizlenmiş bir cümle kulaklarınızı tırmalasın "insanlık ölmüş." diyor genç kız satır arasında. Gözyaşları ise artık kırılma noktası, taştığı nokta.
Bakanın yerinde siz olsanız ne yapardınız? Bu soruyu sordunuz mu kendinize. Bir vatandaş, gencecik bir kız geliyor yanınıza, kanser hastası ve ilaçlarımı temin edemiyorum diyor. Sizde Çevre ve Şehircilik Bakanı'sınız. Para vermekten başka ne yapabilirsiniz?
Bir manava girip et almak istiyorum ama alamıyorum derseniz manav size et alabileceğiniz parayı verir.
Genç kızın kendisini ifade edişinde yanlışlık var, madem tedavi için gerekli bir adım atılmasını istiyor o halde ilaçlarımı alamıyorum diye yardım istememeliydi, tedavi olmak istiyorum demek daha uygun bir cümle olurdu. Bu olayın ardından verdiği bir demeçte "Ben ilaç dedim bakan para" dedi diyor. İlaç parayla alındığına göre, bu doğru orantı değil mi? İnsanların yani beşer şaşar demişler, yanlış anlaması mümkün değil mi?
Resmi dairelerde tüm işler dilekçeyle yürür. Bakandan ciddi bir yardım, tedavi süreci noktasında bir yardım talep ediyorsan ve yolda tesadüfen karşılaştıysan, küçük bir kağıda durumunu ve iletişim yollarını yazıp bakanın eline verirsin. O da daha ayrıntılı ilgilenmenin, neler yapabileceğinin hesabını kitabını yapar. Yol üstünde karşısına çıkıp, beş cümleyle derdini anlattıktan sonra, alın bunu hemen tedavi merkezine götürün yatırın, demesini bekleyemezsiniz. Aslında Bayraktar para vererek gerçekten yardımcı olmak istediğini gösteriyor. Bunun yerine "ilgileneceğiz" deyip bir isim soyisim vs aldıktan sonra gözden kaybolsaydı ve bir daha genç kızın yüzünü dahi hatırlamasaydı sular durgun akmaya devam edecekti. Genç kız bir süre daha ümitle bekleyecek ardından tüm hayal tekneleri batacaktı.
Bir diş hekimi, bademcik ameliyatı yapamayacağı gibi Çevre ve Şehircilik Bakanı da sağlık konusunda bundan ötesini yapamazdı o an için. Başvurulacak nokta, Sağlık Bakanlığı.
Genç kızın verdiği demeçte "Ben Bakan Bayraktar'ın yardımını istemiyorum. Sağlık Bakanlığı'ndan yardım istiyorum." diyor. Kimse alınıp gücenmesin ama madem Bayraktar'dan yardım beklemiyorsun neden Bayraktar'a açıyorsun derdini? Sağlık Bakanı ile Bayraktar aynı evde mi paylaşıyorlar ki kulaktan kulağa gitsin derdin sonra da derman bulunsun.
Bir göz doktoruna diş ile ilgili bir şikayetinizi götürmeniz ne kadar yersizse, bu durumda o kadar yersiz benim gözümde. Ve yardım için yanına gittikten sonraki demeçte "Ben Bayraktar'ın yardımını istemiyorum" cümlesi de bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirtiyor adama.
Gündemin sarsılması, sosyal medya, yazılı ve sözlü basın her yerde bu haberin ses getirmesi sonucu valiye gerekli emir verilmiş ve genç kızımızın tedavisine başlanılmış. Genç kızın röportajını dinledim az önce, "Ben henüz somut bir şey görmedim. O yüzden mutlu değilim vs vs vs" diye uzayan üstü kapalı eleştirilerle süslü bir röportaj. Şimdi karnın çok açken, bir tabak yemek ararken sana bir tabak yemek uzatılırsa "Henüz hoşnut olmadım, tadına bakmam lazım" dersen insanın içindeki yardım duygusunu öldürürsün. En azından atılan adımdan umutlu, mutlu olmayı bilmeli insan.
Acil şifalar.