Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '13

 
Kategori
Kültür Turizmi
 

Kapadokya: Sırlar Ülkesi

Çok sevdiğim bir yerdir Kapadokya. Orada kendimi farklı hissederim. Farklı olurum. Nedenini hiçbir zaman bilemedim. Ben turizmci kimliğimle Otel 2 kitabımı ‘Kapodakya-Güzel Atlar Ülkesi’ni kapadokya için yazmıştım.

Taşlar 2012 kitabımda Kapadokya’da geçen bir konuyu işlemiştim. Dizi senaryosu olalarak hazırladığım ve görüşmeleri hale sürmekte olan Şaşkın adlı komedimde yine Kapadokya’da geçiyor. Durun daha bitmedi. Böyle tek – tek sayarsam bayağı adet tutacak kadar çok Kapadokya bölgesi ile dolu dopdolu yazdıklarım var.

Bana oralar sihirli geliyor derken asla abartmıyorum. Akıl da erdiremiyorum.

Hiç unutmuyorum, Göreme’deydi bir yeri dolaşırken garip bazı duygular hissetmiştim. O zaman Aynadaki Kadın adlı romanımı yazmıştım.

Gerçeten tanımlayamıyorum. Bildiğim ve defalarca tekrarladığım orası bilinmeyen bir yer ve sırlar ülkesi. Oraya Beyaz Atlar Ülkesi denmesindense sırlar ülkesi denmesi daha iyi bence…

Sizlere oraları anlatmak istiyorum. Ben defalarca gittim. Turizmci kimliğimle orada bir otel açtım.

Turist kimliğimle oraya birkaç kez gittim.

Yazar kimliğimle bulundum.

Gazeteci kimliğimle de bir çok film setine gittim.

Gördüğünüz gibi çok gittiğim iyi bildiğim bir yer benim Ürgüp ve Göreme…

Tabi bu bölgenin Peri Bacaları ile ünlü olduğunu söylemeye gerek yok sarınır.

Bu Peri Bacaları tuhaftırlar. Koni biçimindederler ve her yere saçılmışlardır. Bunlar nasıl bir şey diye zaten ilk başta ondan şaşıyorsunuz. Birinci gizem daha uzaklardan sizi sarıyor, sarmalıyor. Onların nasıl oldukları da enterasan. Erciyes Dağı bir zamanlar volkanık bir dağ olduğundan canı sıkıldıkça patlarmış, ne patlamak ama… Bu patlamalar sonunda bu plato, volkonik sünger taşıyla kaplanmış. Yumuşak ve gözenekli kaya, yoğun bir erozyonla, yükselen koniler oluşturmuş, yükselen kuleler oluşturmuş. Eee haliyle burası değişik bir yer olmuş. Eskilerde yani eski dedimse çoook eskilerde insanlar bu kayaları oymuşlar ev yapmışlar içinde yaşamaya başlamışlar. Kapadokya’lılar söylerler. Bunların içleri yazın çok serin kışın çok sıcak olur derler. Bundan iyisi! Zamanla burada oturanlar kendilerine yer yurt yaptıklarından, yaşamda devam ettiğinden geçen zamanla birlikte buralar daima şekillenmiş. Gizemler arttıkça artmış.

Şimdi ikinci büyük sırra geleceğim ki beni en çok şaşırtan, etkileyen bölümdür. Taşlar kitabımı buradan esinlenerek yazdım. Bura dediğim yer; yer altı şehirleri…

Tavuğunu kaybeden birinin nevşehir-Derinkuyu’da yerdeki deliğe girip kaybolmasından sonra tavuk arayalım, tavuğu bulalım derken koskocaman bir yer altı şehrini bulmuşlar. İşe bakınız lütfen…

1960’lı yıllarda olan bu olaydan sonra yer altı şehirleri ardı ardına bulunmaya başlanmış. Derinkuyu’dan sonra Kaymaklı yer altı şehri bulunmuş. Ben bu yer altı şehirlerini gezdim. Hayatın durduğu yermi desem, başka bir dünya mı desem, film setine gelmişizde fantastik bir film dekorunun içindemiyiz desem ne desem bilemiyorum. Yerin altında bir şehir kurulmuş. Bir değil bir çok şehir ve onlarca insanlar burada yaşamışlar uzuncaaaa süreler. Nasıl sihirli olmaz oralar, nasıl şaşırılmaz?

Size biraz derinkuyu’dan söz edeyim.

7 ana kenti,

6 ara kat

Toplam 13 kat…

Bunlar şu ana kadar açılanlar kimbilir belki de kazıdakça, çalışmalar sürdürçe belki daha çok katlar çıkacaktır. Bilinmeyenler olduğundan bilmek tabi ki mümkün olamıyor.

Derinkuyu yer altı odalarının birbirleriyle bağlantıları dehlizler ve merdivenler. Dehlizler çok dar, merdivenler çok dik…

Süleyman babam anlatmıştı. Kayseri'nin bir çok köyünde de böyle yer altı dehlizleri, yer altı şehirleri varmış. Açılmamış. Daha tam olarak oralarda çalışmalar yapılmamış kibliir oralarda da çalışmalar yapılsa neler çıkacak ortalara. Hatta Süleyman babam der ki:

“Bizim köydende onlarca kişiler bu dehlizlere gittiler korktukları için kayboluruz diye düşündüklerinden geri döndüler.”

Buraların bulunmayışlarının ya da geç bulunmalarının sebeplerinden biride kapı görevi yapan değirmen taşı büyüklüğünde masif değirmi taşların olması. Onların tam yerinde durdukları zaman arkalarında bir başka dünyanın olduğunu anlamak mümkün değil ki… O kapı taşları oldukça mühendislik harikası. Dışarıdan açmanız zor ama içeriden oldukça kolay. Sürme kapılar şeklinde planlanmış.

Burada aileler yaşamış olmalı ki yanyana odalar, mutfak yaşam üniteleri yapılmış. Bunların haricinde büyük ambarlar, dinlenme yerleri, mutfaklar, Pazar yerleri ve şarap mahzenleri varmış. Ben duyduğumda çok şaşırmıştım. Düşünebiliyor musunuz? 30 bin kişiyi rahatlıkla barındırabilecek bir kapasitede burası… düşünün lütfen burada havalandırma olduğu gibi su sistemi bile var. Elliden fazla havalandırma bacası olan bu yerde kimse havasız kalmamış, su kuyularına şaşırmamak ise ne mümkün. 50m.lik derinliği olan kuyuların olması bir hayli şaşırtıcı değil mi?

Birde tüneller var.

Bu yer altı şehirleri birbirlerine tünellerle bağlı… Bir dolambaç gibi… Ana dehlizlerden çıkan yollar, ara dehliz yolları ile birleşiyor. Bunların dışarılara açılan yerleri de ar ki onlarda vadilere açılıyorlar. Şaşkınlığım devam etmekte…

Bakın Kapadokya’nın altında 30 km. kadar uzanan iki ayrı ana tünelin kavşak noktası varmış. Bu tünellerden biri, Kaymaklı derinkuyu’ya ve öteki de Kapadokya merkezinde yer alan Göremeye bağlıymış.

Arkeologlar; Kapodakya’da tüm yer altı şehirlerinin, kilometrelerce uzanan dehlizler ve tünellerle birbirlerine bağlı olduklarını ve devasa bir yer altı şebekesinin düğüm noktalarından biri olduğunu söylüyorlarmış.

Beyaz Atlar Ülkesi kitabımı yazarken bu konudu bir hayli bilgilenmiştim. Güzel Atlar Ülkesi olarak Kapadokya diyen Persler mi bu yer altı şehirlerini kurmuşlar, yoksa Hitit’liler mi ya da Hıristiyanlar mı? Buna kesin olarak bir cevap verilemiyormuş.

Sadece bir olay var ki, bu çok önemli işte ben bunu taşlar kitabımda işlemiştim. Buraları yapmak bundan asılarlar önce hangi teknoloji ile mümkün olmuş. Nasıl yer altında böyle yerler yapılabilmiş. Bunlar şimdiki imkânlarla bile bu kadar zor iken. Yapılmış bu yer altı şehirlerini açmak, düzenlemek, restero etmek bile bu günün imkânlarında uzun yıllar alırken onlar nasıl yapmışlar. Onlar kimlermiş?

Hiçbir arkeolog buraların Hıristiyanlar tarafından yaptığına dair bulguları olduklarını söylemiyorlarmış. Onlar buldukları bu yerleri kullanmışlar. Kaçtıkları için bu yer altı şehirlerine sığınmışlar. Bunları asıl yapanlar kimler?

Hıristiyanların yaptıklarını düşünmemelerinin bir sebebi de beslenmeleri. Tarımın açık havada yapılamesi gerektiği. Tarlalar açık havada olduğuna göre orada ekip biçtiklerine göre neden yer altı şehirlerinde yaşasınlarki…

Bir başka yazıda haklı bir şeyden söz ediliyordu.

Diyelim ki Hıristiyanlar bu yer altı şehirlerini yaptılar. Bunları gizli saklı yapacaklar ki düşmanlarından kaçtıklarına göre. O zaman da bu kazdıkları toprakları yani yığınları nereye koymuşlar. On üç katlı bir yer oyanlar içinden çıkan malzemeleri nereye gizleyebilirler ki…

Taşlar kitabını yazdığım sürede sadece bizdeki yer altı şehirlerini değil dünyanın bir çok yerindeki yer altı şehirlerinin de olduğunu öğrenmiştim.

Hale yeraltında yaşayan insanların olabiliceğinide.

O zaman ben Agarta ve Şambala olayını da öğrenmiştim. Kitabımda bunlardan da uzun uzadıya söz etmiştim.

Kimdi bu yer altında yaşayanlar.

Bunlar gerçektean mu kıtasından kaçan mrahip bilim adamlarının soyları mıydılar ve medeniyette o dönemlerde bile bu zamandan çok ileride miydiler.

Ve tabiki uzaylılarla buraların bağlantısı varmıydı?

Dünyanın bir çok yerinde yer altı şehirleri neden var?

Yer altı dehlizleri, tünelleri neden var?

Yeraltında insanlar neden yaşıyorlar?

Tarihte neden yeraltında şehirler kurulmuş ve yaşanmış?

Bir sürü nedenler ve bilinmeyenler.

Ben kitabımda bunların bir kısmının yani bilinmeyenlerin bilinir hale getirecek bilgiler edinmiş ve yazmıştım…

Kapadokya bilinmeyen bir yer, sırlarla dolu anlaşılaması mümkün olmayan…

Orası Gizemler Ülkesi,

Orası Bilinmeyenler Ülkesi

Orası Beyaz Atlar Ülkesi…

Bu sene yine Kapadokya’ya gideceğim.

Yeni araştırmalarım var.

Meraktayım kimbilir yeni neler öğreneceğim…

 

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....