Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '09

 
Kategori
Dostluk
 

Kapılar

Kapılar
 

Aşık Veysel Dostluk Parkında iki aşık Annem ve Babam........


Bir tebessümle, bir güzel sözle yelken açtığımız tek bir kapı asla geri dönmediğimiz yüzümüze kapanacak diye korkularımızın olmadığı gönül kapısı… Bu kapıdan bir kere girmeye gör sonrasında açılan diğerleri, başka bir yer, bazen acının rengini bazen sevginin denklemini, kimi zaman çılgın bir hayatı aşkla yaşamayı öğreten diğerleri.

Yalnızlığımıza sığınmaktansa bir kapıyı dostça aralamak, hüzünleri mutluluğa taşıtmak gibidir; taşımaya gücümüzün yetmediğinde hep yanımızdaymış gibidir. Bir şekilde yetişir sanki uzak veya yakın olması ise önemini yitirir o anda. Bu dostluğun kapısından her girişimizde iyi ki de varsın arkadaşım dostum dediğimiz kapıdır… Dostluk kapısı

Boşuna yaşıyorum bu hayatı dediğimiz umutların tükenmek üzere olduğunu düşündüğümüz anlar da vardır. Hayat bir çuval dolusu yük gibi gelmeye başlar, bir an önce bitsin her şey ben artık bu yolda yürümek istemiyorum deyip atılır çok kolaymış gibi.

Sonra Dur bakalım o kadar da kolay değil! Bu sana bahşedilen hayatın sesidir. Hayat sana dersini verircesine, bu yükü taşımak zorundasın taşıyabilirsin de ama umutlarını kaybedersen işte o zaman sen Mucizenin farkında bile değilsin.

Hayatı yaşamanın iki yolu var. Biri hiçbir şey mucize değilmiş gibi yaşamak… Diğeri her şey mucizeymiş gibi yaşamak (Albert Einstein)

Şimdi o kapıdan geçmek istiyorsan gir içeri… <ı>Umut kapısı

Kulağımızı her yasladığımızda ya da elimizle göğsümüze bastırdığımızda atan durmasından korktuğumuz. Ya kalbimiz camdan olsaydı ya hiç hissedemeseydik, neyi neden ne zaman ve niçin sevdiğimizi bilemeseydik. Sevmediğimizi söyleyemeyip bu duygudan yoksun olsaydık, sevgimizi anlatamasaydık. Çok uzaklarda olan anneye, babaya, kardeşe nasıl dile getirirdik özlemlerimizi ve sevgimizi, ölümün bile azaltamadığı ne yüce bir duygudur ki acıyla karışık bile olsa yine güzel ve anlamını yitirmeden hissettiren.

Sevgimizi göstermek istediğimiz zaman, kalbimdeki yerini bir bilsen dediğimiz de, yokluğundan en çok korktuğumuz sevgisiz kalmak istemezdim diye düşünüveririz belli etmeden…

Kimi zaman bir nehir gibidir, bazen da kıyısında kalmış gibi sakindir denizin.

En güzeli de önce ben değil sen diyebilmeyi bilmektir <ı>Sevgi Kapısı

Birde erdemli olmanın tek ödülü olan Dostluk, umut ve sevgi üçgeninde kaybolmayan bir başka kapı vardır. Merhamet ve şefkat ile beslenen.

Unutulması halinde acaba bir gün bende mutlu olsam diyerek hayıflandığımız. Kimi zaman gelir acaba bunun bir sırrı olabilir mi dediğimiz. Çok fazla geldiğin de ise paylaşmayı seçtiğimiz ve kaybetmekten çok korktuğumuz.

Şimdi aklınıza gelen ilk masalı düşünün; içinde mutlaka bir mutluluk oyunu vardır. Öyleyse

Sonunda mutluluğun yorulduğu yerde güçsüz kalmamak için kapıları açık tutalım diyorum.

Neden mi? Satın alamayacağımız ve değeri olmayan tek kapı,

Neden mi? çünkü Hayat her gün yeniden başlıyor<ı>. Mutluluk Kapısı

<ı>Nerissa

<ı>“(...) Hal böyleyken, insanlar gerçek mutluluk ve kurtuluşu, ancak maddelere tapan nefislerinin hava ve hevesine tutsak olmuş iradelerine göre değer biçtikleri birtakım uydurma kurallardan beklemektedirler. (…) Maddelere ve objelere bağlı mutluluklar, doğal olarak bu cansız şeyler gibi geçicidir (fanidir) ve günün birinde onlar gibi çökecek, yıkılıp gidecek, yok olacaklardır. Fani şeylere bağlı ve onlarla geçerli hiçbir mutluluk devamlı olamaz. Devam eden, ölmeyen bir mutluluk, ebedi (sonsuz) değerlere bağlı ve onlarla geçerli bir mutluluktur. Şu halde hakiki mutluluğun kaynaklarından birini de, ebedi olan canlı varlıklara, özellikle insan ruhlarına duyulan sevgi oluşturur. Çünkü o (sevgi) ebedidir. (...) İnsanın hakiki mutluluğunun ilk kapılarını açan sevgi, merhamet, şefkat ve yardım duygularıyla beslenir. Bu duygular mutluluk kapısının en sadık kapıcılarıdır. Bunlar izin vermeden ne gerçek sevgiye ulaşılır, ne de büyük mutluluğun kapıları açılır.” (Neo-spiritüalizm’in kurucusu Dr.Bedri Ruhselman)

 
Toplam blog
: 10
: 770
Kayıt tarihi
: 02.10.07
 
 

1966 doğumluyum. Lise mezunuyum, hayatımın bir bölümünü daha doğrusu altı yılını +yurt dışında geçir..