Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kapılar

Kapılar
 

Kapılar vardır, hayatımızda yeniliklere açılan, ufak değişikliklere yol açan. Kapılar vardır bizleri tümden yenileyen. Bazılarından dönmek isteriz, arkamıza bile bakmadan, bazılarından ise, bir an önce içeri girmek isteriz sabırsızca. Bazıları vardır, ufak bir itişle açılır, bazıları ise içeri girene kadar zorlar. Bazıları başlangıçtır, bazıları ise acı bir bitiş. 'Kapı kapıyı açar.' derler. Biri birine yardım eder, eklenir peşpeşe güzel kapılar karşımızda. Eğer geldiysek kapının önüne bir kez, açarız bir şekilde çoğu zaman, geriye dönemeyiz, merak ederiz çünkü. Hayatımızın çeşitli dönemlerinde çeşit çeşit kapılarla karşılaşırız. İşte değişik birkaç kapı önünden insan manzaraları;

- Sana bir kapı görüyorum fincanında. Aralık duruyor, girdin-gireceksin içeri. Kararsızsın önceleri, tereddüt ediyorsun 'Girsem mi' diye. Ama hiç endişe etme, kalbini ferah tut, sana şans getirecek bu kapı. Hayatın değişecek, bir basamak yukarı çıkacaksın. Yanında kapıyı açmana yardım edecek birini görüyorum, seni destekliyor. Kapıya ulaşıp, açmana yardım ediyor, korkma......

- Beldemizin kapısının sembolik anahtarını takdim etmek üzere, Sayın Kaymakamımız geliyor şimdi kürsüye.  Bizlere yaptığınız hizmetlerden, getirdiğiniz yeniliklerden ve sesimizi duyurmamıza verdiğiniz katkılardan dolayı size, çok değer verdiğimiz kapımızın anahtarını emanet etmekten onur duyarız..

- Neylan kapının tokmağını tutmuş, bir ayağı geride, tereddüt yaşıyordu içeri girmek konusunda. O gün işinden erken çıkmıştı. Başındaki çekilmez ağrıyla birlikte, bitkince eve gelmişti, hiç beklenmeyen bir saatte. Evde Nadia vardı, oğlu erken gelince karşılayan ve evin işlerini yapan. Kapıyı çalmadan eve girdi Neylan, onu bir kontrol de etmek için aslında. Aklından geçen, boş boş vakit geçiriyor mu evde, uyuyormu gibi basit şeylerdi. Oysa şimdi yatak odalarının kapısındaydı. Daha karmaşık bir problem vardı belli ki... İçerdiden hoş olmayan sesler duyuyordu, sinirden dişlerini sıkmaya başladı, elindeki buz gibi tokmağı sıkarak. Önce gerideki ayağına gitti vücudunun ağırlığı, yok yapamayacaktı, açamayacaktı kapıyı. Sonra sinirle öndeki ayağına yüklendi, içeri girip her yeri dağıtmak istiyordu. Başını çevirdi yan tarafa, oğlunun odasının kapısı açık, herşey o kadar normal görünüyordu ki, kapıda asılı Spider Man posteri, masasının üstünde her zamanki gibi dağınık duran kalemleri. Sonra başındaki ağrıyla öne baktı, aşağı eğildi başı. Neylan içeri girmeye hazır mıydı?......

-Yine yılbaşı geliyor. Milli Piyango biletleri satışa çıktı. Eminim kapış kapış gidiyordur. Size de çıkabilir. Bir umut, bir beklenti, bir şans kapısı işte... Ayşeler, Fatmalar, Mehmetler, herkes ama herkes sıraya girmiş, en çok ikramiyenin rastladığı yada en büyük ikramiyenin vurduğu gişelere koşuyorlar. Nimet Abla Milli Piyango Gişesi, bunlardan İstanbul'da en bilinenlerinden biri. Tarih yakşaltıkça, bir haber klasiği olarak, ekranlarımıza yansıyor. Kimileri Kayseri'den, kimileri Bursa'dan, Isparta'dan, Yozgat'tan gelip alıyor, yada elinin uğuruna güvendiği birilerine ısmarlıyor. Kimileri tek tek, kimileri seri oluşturuyor. Hepsi Şans Kapısını aralayabilmek için.....

- Okuldan mezun olup, eline diplomasını aldığında ne kadar da mutluydu Ali. Artık yeni bir dönemeçteydi, yeni kapılar açılacaktı karşısına. Ama çaldığı onlarca kapı, başvurduğu onlarca iş olmasına rağmen bir türlü olmamıştı işte... En son bu devlet dairesinin kapısında, kader ortaklığı yaptığı, sıradaki hiç tanımadığı insanlarla bekliyordu bıkmadan. Hayalleri aklında, umutları sırada, silgisi cebinde, bilgileri, sayfalarını çevirmekten eskittiği test kitaplarında, genç ama yorgun vücuduyla bekliyordu, günün tam ortasında. Sadece siyah kolluklu, sıradan bir memur olmaktı derdi, şu kapıdan hele bir girsin de, hayat boyu sahip olacağı masasının ardında çürüse de olurdu. Devlet kapısı bu tabi, değeri paha biçilmez.......

-'Çocuklar dikkat, herkes yerine otursun, öğretmen kapının ardında. Elinde de sınav sonuçlarımız..Dersden geçtik mi acaba? Sözlüde yakar bizi vallahi.Boşuna demiyorlar, 'Kıt notlu Armağan' Çakacağız yine toptan. Ne olur sanki, artık mezun olsak, çıkıp gitsek, şu okul kapısından.'

-Kalbinin kapılarını sonuna dek açmıştı, uzun bir aranın ardından.  Artık yalnız olmak istemiyordu. Sevmek ve sevilmek istiyordu. Hiç beklemediği bir zamandı aslında, aşk kapısını çaldığında. Artık yüzü gülüyordu, sevgililer gününde yalnız olmayacaktı, hayatta da. İlişkileri üç ayını dolduruyordu bugün. O mutluydu, heyecanla bekliyordu. Tuncay'ın cebindeki yüzüğü gördüğünde acaba ne yapacaktı....

-'O gün geldiğinde....' diyordu anneannem, 'İyisi- kötüsüyle, günahkarı- sevapkarıyla, vicdanlısı-vicdansızıyla, akı-karasıyla ayrılacak bir kenara. Tektek hesap verecekler yaradanın huzurunda. Cennet ve cehennemin kapıları açılacak sonuna dek. Cennete giden, güle oynaya gidecek. Cehennemliğin, yüzü kararacak, kapkara olacak o gün. Cehennem ateşinin yükselişini gördükçe içerden, 'Ne olu, Allah'ım bir şans daha.' diyecek. ' Çok korkardım, içime garip bir ürperti gelirdi birden.Anneannem nereden biliyordu tüm bunları. Aklım erişmezdi anlattıklarına, dualara sığınır uyuyakalırdım sessizce. Karşılaştığımız son kapı Cennet ve cehennemin kapıları olacak inançlarımıza göre. Hayatımızda iyiliğe dair tüm kapıların kolayca açılması dileğiyle... 

 
Toplam blog
: 46
: 826
Kayıt tarihi
: 07.08.12
 
 

Küçük bir gülümseyiş ya da farkındalıklar yaratacak atıştırmalık öyküler yazmayı planlıyorum, bun..