Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '18

 
Kategori
Güncel
 

Kapitalizmin Neferleri

Kapitalizmin Neferleri
 

Feodalizmin birçok tanımı var. Feodalizm bir ortaçağ rejimidir. Bu sistemde belirli bir bölgedeki tüm üretim araçları ve topraklar tek bir kimsenin malıdır. 9. Yüzyıldan Ortaçağ’ ın sonuna kadar sürmüş olan bu ekonomik ve siyasal yapının yıkılmasıyla dünya ve insanlık hepimizin çok tanışık olduğu kapitalist sistemle tanışmıştır. Tarihçilere göre kapitalizmin gerçek anlamda doğuşu 16. Yüzyılda gerçekleşmiştir. Kabaca bir hesapla kapitalizmin 500 yıllık bir tarihi bulunmaktadır.

Kapitalizmin birçok tanımı var. Darwin kapitalizmin tanımını ‘’sermayeye sahip olanların yaşayabildikleri, güçsüz ve zayıfların ise ezilerek yok oldukları, acımasızlığın hüküm sürdüğü bir arenadır’’şeklinde yapmıştır. Güzel bir tanım. Bir bakıma kapitalizmin feodalizmden pek farkı yok. Ezenler ve ezilenler her iki sistemde de var. Ancak kapitalizmde sistem süslenmiş, boyanmış, bezenmiş, modernize edilmiştir. Hemen herkesin kapitalizm karşıtı olduğu günümüzde; çalışanlar, tüketiciler bir yandan etkisiz şikayetçi, bir yandan da etkili memnuniyetleriyle sistemin yaşamasını sağlamaktadırlar. Asgari ücretle çalışan, arabası olmayan, köprüden geçme olasılığı bulunmayan birinin, köprü açılışını kutlaması nasıl anlatılabilir ki …  

Günümüzde kapitalizm bizleri sistemin bağımlısı haline getirdi. Burada ekonomik olarak en zor durumda olan yoksullardan, az gelirli insanlardan bahsetmiyorum. Bu kesimin durumu bir bakıma feodal sistemden farksızdır. Bu kesimdeki sömürü açık bir gerçekliktir. Bir de çalışan, hak ettiği ücreti aldığını sanan, iyi bir iş bulduğu için ayrıcalıklı olduğunu her hareketiyle belli eden, iyi yaşamanın nimetlerinden kısmen pay alan, kimi zaman kapitalizm benim diyebilecek kadar davranış bozukluğu gösteren kesim var. Kapitalizmin asıl neferleri bence bu kesim. Bu neferler kah yaşam kaygısı, kah iyi yaşama hırsı ile koştukça kapitalizmin çarkı daha hızlı dönüyor. Çarkın döngüsü hızlandıkça daha hızlı koşma zorunluluğu ortaya çıkıyor.

Ender olarak saatinde kalkan uçaklara sıkış tepiş binip, bir anonsla uçak içinde saatlerce bekleyen ve sesini çıkaramayan,

Akaryakıt fiyatlarına gelen zamdan sonra akşamına isyan, sabahına kredi kartıyla depoyu dolduran,

Danışma hatlarında rakamları tuşlamaktan bıkmayan,

Yapılan zamlara ses çıkaramayan, verilen ücret artışlarını koşulsuz kabul eden,

Trafik karmaşasının asıl sorumlusunu görmezden gelip, birbirleriyle didişen,

Maliyetine, gerekli gereksiz olduğuna bakmadan, yenilik, modern hayatın gerekliliği kavramlarıyla önümüze konan her şeye borç harç sahip olmaya çalışan,

Elimize geçen her fırsatta bir diğerimizi gerek maddi, gerekse manevi yönden yıpratarak tam kapitalizmin istediği gibi davranan,

Bizlere ne denebilir ki…

Günümüzde kapitalizm bir krizden çıkıp diğerine girerek varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Ömrünün sona ermek üzere olduğunu bu kriz nöbetlerinin sıklaşması nedeniyle ileri sürebiliriz. Yine de dünya tarihinin hiçbir döneminde görülmemiş ekonomik dengesizlik varlığını daha ne kadar sürdürebilir, bilemeyiz.

Britanya merkezli yardım kuruluşu Oxfam, 2018 Davos Dünya Ekonomik Forumu öncesinde  “Çalışmayı ödüllendir, zenginliği değil” başlıklı raporunu yayımladı. Rapora göre; dünyanın en varlıklı yüzde 1’lik kesimi geçen yıl yaratılan küresel servetin yüzde 82’sine sahip, nüfusun en yoksul yüzde 50’sini oluşturan 3,7 milyar kişinin ise bu pastadan hiçbir pay alamadı. Raporda milyarder patlaması yaşandığı ve buna bağlı olarak yoksulluğun önemli oranda arttığını ifade edildi. Rapora göre dünyada 2.043 milyarder, 3,7 milyar kişi ise yoksul.

Yakın zamanda sosyalist ve kapitalist güçlerin çift kutuplu dünyasının sona ermesiyle oluşan kapitalist başarı kutlamaları uzun sürmedi. Karl Marx’ a azalan ilgi bir anda arttı. Görüşleri tekrar tartışılır oldu. Daha 19’ uncu yüzyılda, ‘’ kapitalizm kendi kendini yok edecek’’ gibi tespitlerde bulunan Alman filozof önümüzdeki günlerde gündemden düşmeyeceğe benziyor.

Kapitalizm kendi çarkını döndürebilmek için çalışanların önüne her yıl yeni bir hedef koyuyor. Gelecek yıl başka bir hedef… Karl Marx bu çarkın durdurulabilmesi için herkesin aynı anda koşmayı durdurması gerektiğini söylemiş. Böyle bir tepkinin mümkün olup olmadığı ve sonuçları tamamen ayrı bir inceleme konusu. Ancak özellikle bilinçli tüketiciler bir takım davranış değişiklikleriyle kapitalizme uyarılarda bulunabilir. Alkol fiyatlarındaki aşırı fiyat artışlarından sonra tüketicilerin evlerinde alkollü içecek üretmesi gibi. Alkollü içecek üreticileri en sonunda evsel üretimi durdurmak için yasal önlem almak zorunda kaldılar.

Tüketim heveslerimizi dizginleyerek, yalan reklamlara kanmayarak, hırslarımızı biraz olsun törpüleyerek, tüketim konusunda duyarlı davranarak, bizlere sadece tüketici gözüyle bakan sisteme pek çok uyarıda bulunabiliriz. Tüketici boykotu nedeniyle benzin istasyonlarının, marketlerin, mağazaların bir hafta satış yapamadıklarını düşünelim. Sonuçlarını hiç kimse bilemez.

Bizlerin tüketim savurganlığı sadece kapitalizmin çarklarını döndürmesini sağlamıyor, yaşadığımız dünyanın ömrünü de kısaltıyor, gelecek nesillerin haklarından çalıyoruz. Kapitalist sistemin ne zamana kadar süreceğini bilemeyiz. Belki de kapitalizmle birlikte dünyanın da sonu gelecek. Belki de sermaye sahipleri uzayda yaşayabilecekleri bir ortama gidip, tüketicileri yaşanamaz dünyada bırakacaklar. Çözüm biziz aslında, farkında değiliz. Öyle bir şeyler yapalım ki, bizleri yok sayamasınlar, birlikte yaşamanın gerekli olduğunu, aynı gemide olduğumuzu öğrensinler.

 

 

 
Toplam blog
: 43
: 801
Kayıt tarihi
: 23.01.11
 
 

1981 yılında Eğe Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden mezun olmuştur.1984-1992 yıllarında Türkiye Z..