Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kar...

Kar...
 

Hep bir rüzgar eser ya uzakların sonsuzluğunda, işte öyle bir sonsuzluğun sonunda yalnız kalınmışlık duygusu... Sokakların kardeşliğiyle dolmuş evlerin sıcaklığı, her an bir sokaktan huzur çıkıp gelecekmiş gibi lambaların sisli gecelere uzanan sessiz soluğu...

Hislerim benimle oyun mu oynuyor bu akşam. Nedir bu kararsızlık iliklerimde. Bu içimdeki sadece bir dost sohbeti isteği mi? Anlatmak istiyorum, öyle bir anlatmak ki, anlatmak istediğim. Paylaşmak istiyorum, yoğun ve yorgun bir günün sonunda, günün bana anlattıklarını...

Uzaklaşmak insanlardan ve sadece kendin olup yanında yol almak, güneşin seni selamlaması, gecenin sana anlatması kendini. Sen sessiz bir huzurun içinde kaybolmak istediğindesin ruhum... Sessizlikle karşılamak istiyorsun her yeni günü. Kalp çarpıntıları artık seni yoruyor, durmak bilmeyen bir konvoy yollardaki... Kalk git diyor ruhum, kalk da yollara düş bir an önce... Hevesin kaçmadan, yanılgılara düşmeden, ağaçların yapraklarının daha fazla düşmesine izin vermeden, bu şehre daha fazla karabasanlar çökmeden...

Birgün kar kaplayacak sokakların parlak taşlarını, bembeyaz örtülerin arasına saklanacak bütün o yolsuz ruhlar. Ve karşımızda duran suretlerimizin bize neler anlattığını dinleyebileceğiz gün gelecek... Sesimden ayrı bir sesim ve yüzümden ayrı bana farklı aynalarımdan bakacak yüzlerim var. Hangi yüzle yürüyebileceğimi biliyorum hayata, ya da bütün geçtiğim şehirlerin sokaklarına benden öte, benden ayrı ve yine benden bir parça olan hangi yüzümü bırakabileceğimi...

Şimdi narçiçeği renginde hayatlar. Şimdi bir takvim daha gömdü derin kuyulara dünde biriktirdiklerini... Ben bugün kendi yalnızlığında yağan karı izledim. Şehir daha bir sütlimandı ve bütün sokaklar farklı renklerde bakıyordu gözlerimin içine.

Ben yine onu bekliyorum. Sesli, sessiz, yalın ve aynı zamanda dolu dolu, sahte bakışların ve yapmacık sözlerin ardındaki bir günün sonunda. Beklemeye razıyım. O gelmese de biliyorum benimle yürüyor ve paylaşıyor dost sohbetini. Yorgun şehrin yorgun yüzlerinden uzaktayız bir dost sohbetinin sıcaklığında... Saatler ilerliyor hissetirmeden birgün son nefesin gelebileceğini ve ben onun gelemeyeceği ihtimali üzerinde yoğunlaşmaktayım yine...


Bir kanun sesi çalınıyor kulaklarıma bu akşam. Yorgun, yaşlı, oturaklı bir kanun sesi... İncecik ve tül gibi bir kadın, kelebek kanatları hafifliğinde söylüyor bir şarkının son mısrasını. Makam değişiyor ama o şarkının yalnız kalınmışlık hissi hiç şarkıdan kopmuyor. Hayat da bir şarkıdan mı ibaret, ritmi ve makamı, sesi ve suskunluğu birden artıp birden azalabilen, çoşkusu ve duygusu hiç bitmeyecek bir şarkı... Günler, geceler geçecek ömrümüzün sakin ve bazen de dalgalı limanlarından, ben yine burada yazıyor olacağım, yazmak isteyip, saklayamadıklarımı. Hep yazacağım son nefese kadar. Son limana ve son yolcuyu karşılayana kadar...

Birgün kar kaplayacak sokakların parlak taşlarını, bembeyaz örtülerin arasına saklanacak bütün o yolsuz ruhlar ve ben yine bir dost sohbetinin sıcaklığını paylaşmak isteyeceğim onunla...

 
Toplam blog
: 69
: 720
Kayıt tarihi
: 17.10.06
 
 

Ben 1982 İstanbul doğumluyum. Selçuk Üniversitesi Süt ve Ürünleri ve Anadolu üniversitesi Çalışma Ek..