Kara...

Kararmayan gecelerin karanlık sabahına uyanırdık
Düzensiz aralıklarla çağırırlardı bizi,
Acizliklerine şahitliğimizi.
Kum denizinde yaşardı onlar, sesleri gevrek, başsızdılar
Bizse iğneli fıçılarda arardık kadife şefkati.

***
Üzerinde en çok konuşulandı, ilk kaçmış olan
Üzerinde konuşulandı az önce kaçan
Namus, en çok konuşulan yerde, yerdeydi
Şeref dediler, şerefsiz dediler, en sondu Çorlu'da; namert dedi
Utanmaz, şerefsiz, adi, rezil, pespayesin dedi;
Kanıtlayamazsan söylediklerini.
Oturdular, anlaşırız dediler, aman uyandırma milleti
"ispatlayamazsan şerefsizsin"e,
şuşşşşsssssttttttttttttt..............

***
Herşeyi onlar bilirdi, biliyorlar, bileceklerdi
Susan, bilen, itene en büyük ateşti
Bizimse dondurmalarımız hep önce erirdi

***
Ben Mustafa Kemal'in çocuğuyum. O, çağdaş, zengin, hurafelerden arınmış, geleceğe güvenle bakan, herkesin işini doğru yaptığı bir gelecek hayal etmişti bizim için. İsveç'ten, İsviçre'den, Almanya'dan fazlalıklarımız vardı üstelik. Akdenizliydik, denizimiz üç bir yanda, doğal kaynaklarımız ve binlerce yıllık köklere uzanan kültürümüz vardı. CHP tüm bu yürüyüş içinde önderliği yüklenecek, yeniliğin ve çağdaşlığın önderi olacaktı.

CHP bir soldu çünkü Mustafa Kemal'in aklındaki dünya bir sosyal adalet dünyasıydı. Tüm yuttaşların eşit, köylerde enstitülerde yetişmiş aydın insanlarla kentlerdekiler sıkı çağdaş bağlarla birbirlerine bağlanacaklardı.

Türkiye, vatan ülküsüyle, ulus ülküsüyle tüm dünya devletlerine barış ve sevgiyi gösterecekti. Bir güneş gibi doğacaktı Türkiye...Yükü sırtlanacak partiden fazlasıydı o yüzden CHP.

Şimdi... Kendisine sağcı diyen, hatta merkez sağ çöktü diyerek çöken çukurun içinde kendine yer arayan bir beşte birdi. Korkulandı, "siz bu kadarsınız diyeceklerdi"; oldu.

Partinin gücünü elinde tutanların kum denizinde başsız halleriyle şaşkın bakışlı sözleri dökülür gazetelerde: Yine yanlış yerde aranan teşhisler, çözümler...

Halbuki,
AKP oylarının %20'si CHP'den gitmişti. Her parti liderinin partisine %8 ek oyu olduğu söylenirken CHP'de ise -%20'ydi. Tarihinin en büyük desteğinde, alabilicek en büyük oy bu kadardı.

Eğer;
CHP kendini yenilemez ise önümüzdeki ilk seçimde baraj altında kalacağı da aşikardı.

Yiğidi öldürüp hakkını yememeli, tezkere oylamasında sayın Baykal'ın gösterdiği tutum tarih önünde onu aklayacaktı.

Ama herşeyi bir kenara bırakırsak, şimdiki CHP Atatürk çizgisinden ve halktan uzak, gericiliğe kaymış, keyfince bir partiydi. Eğer geçen yıl sayın Baykal erken seçim için bastırmış olsaydı tüm bu sıkıntılar olmayabilirdi.

***

CHP'ye sorumlu bir yurttaş olarak neredeyse iki yıldır sürekli yazdım. Sayın Bihlun Tamayligil'e, genel başkana, sayın Öymen'e kendimce çözümler üreterek şunları söylemiştim geçen yıl:

CHP, yaklaşan seçimlerde büyük bir yenilgiye uğrayacaktır. Halktan tarihinde olmadığı kadar kopuktur. Durum vahimdir!

Kısaca;

1) CHP bir gençlik kolu oluşturmalıdır. Örneğin MHP'nin Ülkü Ocakları, Erbakancıların Milli Gençlik vakfı gibi, Nizamı Alemcileri gibi, Akıncılar gibi. 25 Haneli köylerde bile Ülkü Ocakları vardır.

2) İl ve ilçe başkanları köylere kadar giderek halkla yakınlaşmalı ve asıl görevlerini yapmalıdırlar.

3) CHP teknolojiden ve yeniliklerden uzaktır, bu durum düzeltimelidir....

Sonra inanılmaz gerçekleşti ve CHP Antalya'da tatile girdi.

***

Şu an en mutlu CHP'liler meclise seçilen CHP'li vekiller olmalılar. O yüzden duygusal davranmamızın bir yararı olmayacaktır. Yani herkes "kendi işinde gücünde" olacaktır. Vatanımız, ulusumuz, geleceğimiz ise AKP'nin elindedir.

Seçim sonuçları halkımızın onların sandığından daha bilinçli, daha akıllı, daha hafızalı-genç-, daha mantıklı, daha derin, daha zeki olduğunu göstermiştir.

AKP'yi başarılarından ötürü kutlarım.

sağlıcakla kalın...