- Kategori
- Şiir
Kara sevdam Haydarpaşa

İhtişamlı duruşunla bize Osmanlıdan yadigar kaldın.
Üçüncü Selim’in Paşalarından Haydarpaşa’nın,
Adını tarihe altın harflerle yazdın.
Kim bilir,
Asırlarca, neler gördün, neler yaşadın.
Kim bilir;
Ne sırlar gizlidir, yosunlu taş duvarlarında.
Kimseyle paylaşmadığın, asla paylaşmayacağın.
Büyük depremler gördün, sabotaja Uğradın.
Yandın, yakıldın, onarıldı yaraların.
Yine de;
Asırlar boyu bir abide gibi, dimdik, duruşunla,
Ben boğazın simgesiyim dedin,
Ayakta kaldın.
Kim bilir;
Elinde içi yalnızlık dolu ahşap bavullarla,
Kimler geldi-geçti Haydarpaşa Garından.
Kimleri taşıdı, kömürlü kara trenler.
Buharlı, yorgun, yanık sesli gemiler.
Kim bilir;
Kimleri mutlu-mesut ettin, kavuşturdun,
Hayır duasını aldın.
Kim bilir;
Kimlere ihanet ettin, ayırdın sevdiklerinden.
Gözü yaşlı bıraktın,
Ne beddualar aldın.
Kim bilir;
Nice gencecik fidanlar sağ olarak geldi,
Ölü çıktılar tren vagonlarından,
Gemi kompartımanlarından.
Kim bilir;
Ne ağlamaklı anne-babalar, kardeşler, yavuklular,
Bir trene, bir vapura koşuşup durdular.
Bilirsen sen bilirsin ancak,
Ey Haydarpaşa.
İstanbul'da yaşayıp da kimin anısı yoktur,
Haydarpaşa Garında, tren raylarında.
Gök mavisi sularında, Kalamış Vapurunda.
Acı-tatlı anılarından mı, sırdaş oluşundan mı,
Her nedense,
Seni özlüyorum, görmeden duramıyorum.
Sabah bekle beni,
Martılar uyanmadan geleceğim sana.
Benim vazgeçemediğim,
Kara sevdam, Haydarpaşa.
Saadettin Güven
İstanbul