- Kategori
- Sinema
Kara Şövalyenin Yükselişi, The Dark Knight Rises
The Dark Knight Rises
En beğendiğiniz üçlemeler arasına artık Batman serisini de ekleyebilirsiniz. Christopher Nolan'ın merakla beklenen, serinin son filmi The Dark Knight Rises (Kara Şövalye Yükseliyor) bir hafta gecikmeli olarak Cuma günü ülkemizde vizyona girdi. Batman serisini tamamen farklı bir çizgiye taşıyan Nolan'dan sonra sanırım uzun süre kimse Batman filmi çekmeyecektir. 1990'lı yıllarda Tim Burton'un fantastik bir şekilde sunduğu Batman filmlerinden sonra bir kaç tane daha Batman filmi vizyona girdi. Aslına bakarsanız kadro açısından oldukça güçlü gözüken bu filmlerin başarılı olamamış olması şaşırtıcı oldu. Gerek senaryonun kısır yapısı, gerekse Batman karakterini olabildiğince karikatürize gösterme sevdası bu yapımların başarısızlığında ön plana çıkan etkenlerdi.
Sonrasında Christopher Nolan el attı Batman serisine. Bu defa sinemaseverlerin alışılmışın dışında farklı bir Batman ile karşılaşacağı gerçeği ilk filmle birlikte gün yüzüne çıkmış oldu. Christopher Nolan, Batman'i fantastik dünyasından çıkarıp elinden geldiğince gerçek bir karakter olarak sunmaya çalıştı. Adeta bir makale yazarcasına ilk film giriş, ikinci film gelişme ve son film sonuç çizgisini oluşturmasını başardı.
İlk filmde Bruce Wayne'nin geçmişi ve Gotham şehrinin neden bir süper kahramana ihtiyaç duyduğunu görmekteyiz. Bu filmde Batman'in düşmanı olarak Ras'al Ghul'u görmekteyiz. İkinci film ise bize sinema tarihinin görebileceği en başarılı kötü karakterlerinden birini takdim etmiş oldu: Joker. Heath Ledger, Joker rolünü o kadar başarılı yansıtmıştı ki beyazperdeye ikinci film bir Batman filminden ziyade Joker filmini andırıyordu. Bu son film ise Batman hikayesini sonu olarak çıkıyor karşımıza. Bu son filmde kötü karakteri Bane olarak görmekteyiz. Filmin kötü karakter kısmıyla ilgili sadece küçük bir ipucu vermek istiyorum. Kötü karakterleri kıyaslamayın derim. Burada yanlış anlaşılma olmasın. Çünkü Tom Hardy de Bane rolünde iyi performans sergilemekte. Tamam belki bir Heath Ledger performası olmasa da karakterinin etkisini seyirciye yansıtmayı başarmış. Benim dikkat çekmek istediğim nokta şu ki, Joker her ne kadar zekasının verdiği kötülüğü yansıtırken Bane ağırlıklı olarak fiziksel gücünü kullanan bir kötü karakter olarak çıkıyor karşımıza. Bu da bazı kişiler için Joker'i bir adım öne çıkarmaya etken olabilir.
The Dark Knight (Kara Şövalye) vizyona girdiğinde Batman filmlerinde çıta olabildiğince yükseğe çıkmış oldu. Her haliyle mükemmel bir film çıkmıştı ortaya. Hal böyle olunca sinema severlerin The Dark Knight Rises beklentisi yüksek oldu. Kendi adıma şunu söylemeliyim ki The Dark Knight Rises çoğu açıdan beklentileri karşılayan bir film olmuş. Tabi bir kaç olumsuz yanı da yok değil hani. Seri içerisindeki yeri kişiden kişiye değişebilir ancak iyi bir film olduğu aşikar. Christopher Nolan'ın tamamını Imax kameralarla çektiği, çekimlerde 11 bin figüranın kullanıldığı, her dakikası özenle oluşturulmuş yani kısacası kaliteli bir film olarak beyaz perdeye yansımış The Dark Knight Rises. Üç saate yakın süren filmde zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. İlaveten bir üç saat daha sürse izlemem demezsiniz.
Son olarak filmde Inception filminden izler de bulacağınızı söylemek isterim. Filmin kadrosunda yer alan Micheal Caine, Tom Hardy, Joseph Gordon Levitt, Marion Cotillard gibi isimleri Inception filminden hatırlayacaksınızdır.
Neyse yazımı çok uzatmadan burada noktalamak istiyorum. Yazdıkça filmle ilgili bilgiler paylaşmaktan korkuyorum açıkcası. Kesinlikle ve kesinlikle izlemeniz gereken filmler listesinde bulunsun derim. Hatta sinemada gösterimde iken izleyin derim. İyi seyirler.