Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '11

 
Kategori
İzmir
 

Karaburun da "Cittaslow" olmalı!

Karaburun da "Cittaslow" olmalı!
 

Görsel:Karaburundan bir görünüm. www.karaburun.gen.tr


İtalyanca Citta (şehir) ve İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden oluşan melez bir kavram "Cittaslow". Dilimizde, "Yavaş Şehir / Kent" ya da daha uygun bir tanımla "Sakin şehir / kent" anlamına gelmekte... “Salyangoz Kent” de diyenler var. ‘Yaşamın Kolay Olduğu Kentlerin Uluslararası Ağı’, kısaca Cittaslow, küreselleşen dünyada kentlerin kendi farklılıklarını (yitirmemesini) ortaya çıkarmasını benimsiyor öncelikle… ‘Cittaslow Ağı’, küreselleşmenin şehirlerin dokusunu, sakinlerini ve yaşam tarzını standartlaştırmasını ve yerel özelliklerini ortadan kaldırmasını engellemek için ortaya çıkmış bir hareket.

Anımsanacağı üzere; Teos antik kenti, huzurlu ortamı, enfes doğası ve mandalinası ile ünlü İzmir'e bağlı Seferihisar ilçemiz 2009 yılında (28 Kasım günü İtalya'daki " Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi"nin Abbiategrossa'daki toplantısında yapılan değerlendirme sonucunda) dünyanın 121. ve Türkiye'nin de ilk "Cittaslow" yerleşim merkezi unvanına kavuşmuştu.(1) Ardından 9 Şubat 2011 tarihinde Cittaslow'un aynı Komitesi'ne gerekli ön hazırlıklar sonrası yapılan başvuru sonucu; Muğla'nın Akyaka beldesi ile birlikte Taraklı (Sakarya), Gökçeada (Çanakkale) ve Yenipazar (Aydın) beldelerinin 'Sakin Kent' başvuruları kabul edilerek sertifikaları 24-26 Haziran 2011 tarihleri arasında Polonya'nın başkenti Varşova'da yapılan '2010 Yılı Cittaslow Genel Kurulu'nda teslim edilmiştir. (2)

Dünya genelinde bu kavrama giden sürecin ilk adımı, 1986 yılında, Amerikan tarzı hızlı yiyecek (fast food) zincirine karşı çıkılarak, İtalya'nın Orvieto kentinde "Yavaş Yiyecek Birliği" kurulmasıyla atılmıştır. Bu yerel yapı, kuruluşundan üç yıl sonra, 1989'da, Paris'te uluslararası boyut kazanmıştır. Adı geçen Birlik günümüzde 100'den fazla ülke temsilcisinden oluşan 80 bin üyeyi bünyesinde bulundurmaktadır.(3) Bu oluşumdan esinlenerek gelişen "Yavaş Kent Hareketi"nin temeli de, 1999 yılında İtalya'nın Chianti bölgesindeki Greve kentinde, 30 kadar "Yavaş Yiyecek Kenti"nin katılımıyla atılmıştır.

Küreselleşmenin insanlar arasındaki iletişim, kaynaşma ve değişimi kolaylaştırmasına karşın, farklılıkları törpüleyerek, tek model insan ve mekân oluşumuna doğru gittiği kaygısı bu gelişmede temel sosyo-psikolojik etkendir. Bu gidişatın sonunda sıradanlığın hâkim olacağı bir düzenin egemen olabileceği konusundaki haklı kaygılar, yerel değerlere sahip çıkılması, bu değerlerin korunması ve geliştirilmesi amacıyla 'Yavaş / Sakin Şehirler' kavramı çerçevesinde bir ağ oluşturulmasına yol açmıştır. Bu ağ, insanın insanla ve mekânla sırf alım, satım, tüketim ve piyasa ilişkilerinin egemenliği dışında güçlü bağlar kurmasının da altyapısını oluşturmaktadır.

Her ne kadar bazı lejyoner kalemşorlar buralarda yaşayanlara "slow men" / "slow women" hatta "slow kind" şeklinde damgalamaya hazırlarsa da 'Cittaslow’lar aşırı kentleşmeden bıkan dünya insanının giderek yeni tercih mekânları konumuna gelmekte... Bir anlamda küresellik karşıtı yeni bir eğilimi yansıtan Cittaslow’larda şehir gürültüsü, hava kirliliği, insan ve doğa sağlığını etkileyecek en ufak bir olumsuzluğun bile yer alması istenmemekte. Bu unvanı almak için başvuran yerleşim merkezlerinin nüfuslarının 50 bini geçmemesi gerekmekte.

"Yavaş / Sakin Kent" olabilmek için, o yerleşim merkezinin, çevre politikalarından, altyapının işlerliğine, kent dokusunun kalitesinden, yerel üretim ve ürünlerin desteklenmesine, konukseverlik düzeyinden kentin kültür ve geleneklerinin korunup yaşatılmasına kadar uzanan toplam 60 ölçütten yarısını karşılaması gerekmekte. (4) Logosu olan salyangozu kullanabilmeye hak kazanan merkezler, gerekli kıstasların korunması açısından düzenli bir denetimden de geçirilmekteler. Bu uygulama kimilerine göre, sahillerdeki "mavi bayrak" uygulamasının daha geniş çaplı bir benzeri olmakta, bana ise 30–35 yıl öncesinin -iç siyasi mücadelede- popüler olan "kurtarılmış bölgeleri"ni anımsatmakta. Bu kez saldırı çok daha büyük çaplı:"Küresel"!

Karaburun ilçemiz,

İzmir’in, henüz fazla keşfedilmemiş ve bu nedenle kalabalıklaşmamış en güzel sayfiye ilçelerinden biridir. Burası, görülmeye değer birçok koyu bulunan, bakir alanların çokluğu ile hemen herkesi şaşırtan bir yerdir. Hatta bazı koy ve plajlarını karayolu ile ulaşım olmadığından sadece tekne turu ile görmek mümkün. Üstelik yaygın bir gözlemle doğası, havası, özellikle astım hastalarına şifa vermekte... Gizli cennet olarak da tanımlanan Karaburun'da kışın üç bin nüfus yerleşik olarak yaşıyor. Bu nüfus yaz aylarında ise yazlıkçıların gelmesiyle 20 bine ulaşmakta...

Antik Ege'nin büyüleyici bir koyunda, ha Gerence'de, ha Karareis'de ya da Kuyucak plajında, daldaki serçenin, defnedeki güvercinin, zeytin dallarına, huzura, özgürlüğe ve barışa doğru güçlü bir kanat çırpışı öncesi sevdayla göz kırptığı, o yerleri, o günleri özlediyseniz eğer, burası yine ideal… Karaburun yarımadası, 200’ün üzerinde kuş türünün, Ada Martısı ve Akdeniz Foklarının yaşama ve üreme alanıdır. Nesli tükenmekte olan Akdeniz Foklarının ülkemizde Foça’dan sonra barındığı ender yerlerden biri de Karaburun kıyılarıdır. Karaburun’un Bozdağ ve en yüksek tepesi Akdağ'da (1212m) Türkiye'nin, belki de dünyanın en muhteşem manzaralı yerlerinden biridir.(5)

GDO'lu gıdaların büyük tartışma konusu olduğu günümüzde tam organik tarım ürünleri ve doğal ortamda yürütülen hayvancılığı ile de “Yavaş ve Salyangoz Şehir” olmak için çok önemli bir üstünlüğe de sahiptir Karaburun.

Bu arada Sakin Kentlerde her yıl 8 Aralık günü, "Toprak Ana Günü" olarak kutlanmakta. Burada amaç, doğanın insanlara verdiği nimetlere duyulan saygıyı anımsamak ve yaşatmaktır. Karaburun ilçemiz de yerel zeytini, zeytinyağı, üzümü, dutu, pekmezi, sebzesi, meyvesi ve tarhanası ile bu güzel günü tatlı bir heyecan içinde kutlamaya da dünden aday. Üstelik her yıl Haziran ayının son haftasında yapılan Geleneksel Keçi Kırkım Şenliğide var. İlçenin en büyük sorunu ise güzel koylarının hemen hemen tümünü işgal etmiş olan balık (orkinos) çiftliklerinin denizde yarattığı kirlilik. Bu sayede belki bu sorun da kamuoyunun gündeminde daha öncelikli olarak yer alır ve çözüme kavuşturulabilir!

Seferihisar ilçemiz ve diğer dört beldemiz gibi Karaburun’umuzun da bu markayı elde edebilmesi için, başta başarılı, çağdaş ve girişimci Belediye Başkanı Sn. Serdar Yasa olmak üzere herkesin emeği ve katkısı gerekmekte. Cittaslow 2012 yılı Genel Kurulu'nun Haziran 2013'te Seferihisar'da gerçekleşecek olması da bu konuda bir fırsat sunmakta... Umarız ki bu yavaş, sakin,Burnu" hiçbir “Kara” işe, kirliliğe bulaşmamış sahil ilçemizin bu anlamlı isteği ve hakkı amacına ulaşır. Özgün ve uygulamalı sosyal, kültürel ve siyasal içeriğiyle birlikte...

İ.Ersin KABAOĞLU,

1 Temmuz 2011,

Küçükbahçe-Karaburun

Kaynakça ve Blognot:

(1) http://www.cittaslowseferihisar.org/ Bazı kaynaklarda 121. diğer bazılarında da 129. şehir denilmekte. Ben Seferihisar Belediyesi'nin web sayfasındaki bilgiye itibar ettim.

(2) Yeni 'Cittaslow' yerleşim merkezleri ile ilgili bilgi için bkz. http://www.haberdeluxe.com/haber_detay.asp?haberID=848

(3) "Sakin şehirler sakin yaşam", Tamer Soysal. http://www.sefertasihareketi.org/?bolum=102&yazi=362

(4) "Yavaş şehir", Nilüfer Veldet, MB, 17.09.2009. http://blog.milliyet.com.tr/Yavas_Sehir/Blog/?BlogNo=203688

(5) Karaburun hakkında ayrıntılı bilgi ve görseller için bkz. http://www.karaburun.gen.tr

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..