- Kategori
- Gündelik Yaşam
Karadeniz Taka'sı/ Bayan tuvaletlerine de sensörlü ışık konulmaz ki…

www.seyvet.com/resimler/
Geçen hafta izinden döndüğümde; İşyerimin lavabo/ tuvaletine gittiğimde ilk iş herkesin yaptığı gibi prizi açmak. Neyse, lavabodayım bir süre sonra ışık karardı Hayda çektim biri geldi de, dışarıda şaka yapıyor. Işık geldi, hah şaka, şaka.. Bir süre sonra ışık yine gitti. Noluyo durumuna düştük artık. Bekliyorum ki, prizde ses var mı diye, ses yok. Ben kıpırdadıkça ışık yandığında kavradım gerçeği ama biraz geç mi oldu ne!
Şimdi her gidişte elim halâ prize gidiyor. Işığı her defasında açıyorum sanıyorum ama aslında açabilmem için beni algılaması gerekiyor. Çıkarken de kapatıyorum. Sanırım bu otomatik pilot meselesi ile alâkalı.
Hayır yani, tuvalettesiniz değil mi? İnsan hacetini giderirken ışık kararınca başla el kol sallamaya… Yahu ne manzara be, ne garip. Makyaj tazeleyeceksin, elini yıkıyorsun, saçınla oynuyorsun pat ışık kararıyor. Buyur buradan yak ey işverenim.
Bizim bayanlar tarafında durum bundan ibaret. Aklınızdan geçen “pencere vardır illaki canım” söylemine ise şunu yazayım bari “Yok kardeşim yok penceresi var ama yazmaya dilim varmıyor erkekler tuvaletindeki boşluğa bakıyormuş üstte kuş yuvası kadar bir pencere var hepsi bu” . Işık karardı mı zifiri karanlıkta kalıyorsunuz. Bunu yazmamın nedeni durumu gözünüzün önüne net getiresiniz diyedir velhasıl.
Çok affedersiniz de öyle tuvaletteyken rahat durmak yok! El kol salla.. salla salla. Haliyle orada da keyif kalmadı.
***
Kaç günlerdir sisteme kaydedilmek üzere Tüm personelimizin vesikalık fotoğrafını tarayıcıdan tarayıp, sisteme yüklüyorum. Programı farklı anacım, onu bir de gıf uzantıya çeviriyorsun, yok piksel, yok kırp, yok farkı kaydet…
Tüm personelden hemen hemen %90 resim yeniledim. Yenilemesine de kendin çektirdin mi diye adama sorarlar.
Hayır!
Mümkünse fotoğrafçının karşısına geçmesem, mümkünse kafanı sağa eğ, sola doğru omuz kaldır, yok yok çeneni yukarı tut, saçının tutamını öte at, olmadı hafif gülümse, kıpırdama haha öbyle dur, nefesini tut… oy oyyyy patlıyorum sıkıntıdan. Adamın karşısında suya karışıyorum. Yüzüm gözüm ter içinde kalıyor. Hem zaten çirkin çıkmak gibi bir huyum var. Şöyle bir hayalim var kısmet olursa: kendimi bir gün süsleyip püsleyip sokağa atacağım, ne kadar fotoğrafçı varsa vesikalık çektireceğim. Sonrasında da gerisin geri hangisi iyi çıktıysa onu alacağım. Durum bu kadar vahim yani. Ama bunu da yapamayacağımdan emin olun, çünkü, tamamen kompleks yaptım tammamen… Kaçabildiğim yere kadar kaçacağım ama nereye kadar?
****
Klişe mailler var hani, bir tanesinde şöyle yazıyordu “Evlenmeden önce 6 ay nişanlı kalın” Ne olacak şimdi? Herkes huyunu belli mi edecek… Diyelim ki belli etti… Yıllarca birlikte yaşayan çiftler ne olacak! Öyle ya yıllardır nişanlılar…Bir yıl nişanlı kalsak hayat daha mı güzel olacak evlilik pardon da.
“Eşinizi iyi seçin ki, yaşlandığında sohbet arkadaşınız olsun” iyi tamam da kardeşim ya ben ondan önce, ya o benden önce ölürse.. Ya da adam yaşlılıkta iyi sohbet arkadaşı olabilir ama gençliğinde koca olamıyorsa. Sırf yaşlılık için bekleyecek miyiz şimdi…