- Kategori
- Gündelik Yaşam
Karadeniz Taka’sı/ günün kalanları...

Dün akşam iki takımda sınava girdi.
2010 basamağına, 2000 basamaklılarda yaşadığımız heyecanlar olmayacak gibi. Dedik; Galatasaray gittikçe fenerlileşme yolunda diye… Olduda nitekim. Adamlar bulduğu yabancıyı ki, -bu arada nasılsa parayı da buluyorlar, malı da götürüyorlar- aldılar tıktılar içeri, aldılar, tıktılar içeri… Galatasarayda, Fenerlileşme, pardon Efsanevi başkanlılaşma merakı parlak başarıları süpürgeyle süpürdü…
Geçmişler olsun. Hani, artık tek Beşiktaş adam gibi adam kalacak bu gidişle. Hayır, sadece gs’de, Fb’de mi? Milli Takım yakında tüm Afrikalıları öz evladımız numarası ile takıma sokacaklar. “Teknik Direktörü yabancı olanın……..” Not: Boşluk küfür amaçlı kullanılmayacaktır, diye, bir cümle kurup gerisini sizlere bırakıyorum yaratıcı düşünceleriniz için!
-Ha, bu arada bütün paragraflarım “D” harfi ile başlamış; ilginçtir.
***
Dün akşam Mevlid Kandili vesilesi ile ruhlarımızı arındırdık çok şükür. Ama Aşk_ı Memnu’da Adnan Bey’i de merak etmekten du-ra-ma-dık! Yine kurtardı dokuz canlı bihter ile behlül. Ne senaryoymuş vay beee! Gıcık oldum yavfff.
***
Blog aleminde bir zamanların televole tarzı, yüz eskitmeleri başladı… Yüzünü dinlendirenler arasına sanırım Ahmet Balcı da katıldı. Kendisini ve fan klubünü buradan kutlarız.
***
Ayşe Özyılmazel, telefonsuz bir haftayı düşlemiş… Henüz daha twitter’e, msn’e, girecek bir cihaz alacak kadar para kazanamadığımızdan ve bu durumda, teknoloji özürlü olduğumuzdan dolayı 7/24’lük durumlarda değiliz. Klasik bir vatandaşın telefona bağlı yaşaması mümkün olamamakta haliyle. Haliyle bir hafta değil ben kendime bir 15 gün verebilirim. Tek şartım varsa o da; Sabit Telefonlu yerde olmam! Uyanııııkkk der gibisiniz ama, yok öyle değil - Hastalık, acil durum amaçlı-
***
Cemre düştü toprağa ya otlar yeşerdi buralarda. Otlar yeşerince ne oluyor? Biz bayan takımının kilolarla savaşı başlıyor. Annem şunu önerdi - kendisi de kilo alanlar grubunda da-Neymiş sıcak su içecekmişiz… Abi dedim bak sirkeli su içtik yoook, yeşilçay denedik yoook, kara çay halükarda zati de… Kaynar su yaş! Neymiş? Sıcak sıcak yağlar erirmiş… Kız manyak anam; dün akşam, çorba+dolma+pilav+türlü+ yoğurt menüsünü hazırlarken aklın nerdeydi? Sabah ıhhhg ıhhhg giyinirken pişkin pişkin – korse giysene sen- demez mi? Neyse, durum berbat… Tombiğim benim.
***
Ben küskünüm feleğeeee… Ramis dayı, dayı be bir şarkıda benden bütün okuyanlarıma.
***
Hey, ilim peşindeyim ben! Pc kursuna gidiyorum. Bilgisayar sertifikası lazım oldu, bulamadık tabii eşden dosttan. Kursuna yazıldık. Ay o ne manzara yarabbim. Ağaç çizdiiiik, levha çizdiiikk, sigara içilmez amblemi çizdiiik paint'de... neyse yaaa, çocuk olduk. Yok, ben biliyorum zaten de, devamlılık zorunlu olduğundan bildiğim şeyleri tekrardan öğreniyorum. Bütün birkaç yazıyı o arada yazdım. Öyle kötü oluyorki, bilenler le bilmeyenlerin bir arada olması. Tam sağ iki masa önümde bir adam var. Adam yuvarlak çizecek yuvarlak durmuyor, yok olum bi türlü paint'de yuvarlağı bıraktığı yerde durduramıyor, ayağını tepiyor, sağa sola hırsla dönüyor. Gülmekten gözlerimden yaş geldi. İnanın Öğretmenle göz göze geldik, ne durum derken de, kaş göz işaretiyle adamı işaret edince o da koptu:) Diplomamı nasipse 28 mayısta alacağım. Ha, bilgi bilgidir dostlar vesselam.