- Kategori
- Gündelik Yaşam
Karadeniz taka’sı/ uzun süreli bellek'ten yazılar

Bizim insanımız...
Efendim, “Mart ayı dert ayı” derler ya büyükler…
Hakikaten öyle, ne zaman ki mart ayı geldi mi, zirvelerden eriyen karlar ırmakları taşırır, sel olur ya…Devletin de zirvesi taştı, her yanı sel aldı götürdü. Bir bahar bayramı bile güç gösterisi haline dönüştü. Eskiden haberlerde odundan yakılan ateşin üzerinden atlayan gençler gösterilirdi. Şimdiler de mitingler gösteriliyor. Yazık çok yazık. Susabildiğim kadarıyla artık susmak istiyorum. Tv seyretmeyi yasakladım kendime… Bu ara Lise 2 Psikoloji okuyorum. Kısa ve Uzun süreli Bellek varmış… Kısa süreli bellek anlık oluşan bellek; Biri diyelim telefon numarası verdi ve zihninize kaydettiniz eve gidip bir yere not almaz yada aramazsanız onu unutursunuz. Uzun süreli bellek ise beynimizin yaşadıklarını, karşılaştığımız olayları, etkilendiğimiz her şeyi kaydedermiş. Ve bu bellek olaylarından Bilgisayar belleği doğmuş. Bunu öğrendim.
Bütün bu Ülkemde yaşanılanları kısa süreli belleğe atıp, uzun süreli bellekten iki olay çıkartıp yazıyorum. Komik ama gerçek…
Bu hafta sonu yine köydeydim. Ne bileyim bahçe temizliği, gübreleme, taze soğan-sarımsak için onlara yer açıp toprağa diktim. Ve, düşündüm.
Çok zekiymişim yahu ben!
Annemler dut pekmezi kaynatıyorlar, Bakırdan yapılmış büyük pekmez tavaları vardır bizim yörelerde… Annem dut şırasını koydu tavaya babamla bir yere gitmeleri icabetti. Daha 11-12 yaşlarındayım. Bana da, “sakın fazla yakma ateşi, biz pekmez olana kadar geliriz” dedi, ama “Çocukluk”…
Fındık çubuklarını ben bi yakıyorum bi yakıyorum ateşin alevi tavayı göstermiyor. Ben de güç gösterisi baş göstermiş, kendimle yarışıyorum yakıyorum, yakıyorum alevler almış başını ben yakıyorum… Böyle bir ispat bir ispat… Akşam alacalığında ateşin albenisi almış başını gidiyor. Bir cızırdama duydum alevler içinden işte o an ayıldım!
Eyvahlar olsun! Bir baktım ki bizim pekmez köpük saçıyor, öyle böyle değil, köpük olmuş akmış gidiyor…
Annemin harmanın başından” Kız bu ne ateş, eyvah pekmez yanmış” çığlığı ile, kaçmam bir oldu…
Kaçtım, kaçtıkça koştum, bir siperim vardı o zamanlar kendi keşfim…
Oradayım; annem-babam, abim’ler pekmezi bırakmışlar beni arıyorlar.
Yeminler, kasemler; çıktığımda karanlık basmış, bizimkiler tava’nın başında, taşlaşan pekmezleri kırıp, kırıp çıkartıyorlar… ben, eve yatağıma kaçtım.
İhtişamım sönmüştü… Ama o alevin göklere çıkışını hiç unutamam… Pekmez zayi olmuştu gerçi.
***
“Merhaba, köfteleriniz muhteşemdi ellerinize sağlık”
“Teşekkür ederim hanımefendi, buyurun kolonyamızdan alın”
“Sağolun efendim, hesabı lütfen”
“Aaaa, hesabı siz mi ödeyeceksiniz, ben de bekliyorum beyefendi hesabı ödeyecek diye”
“Ay yok ben ödüyorum hesabı”
“Kusura bakmazsanız bir şey diyeceğim. Yıllardır burayı işletiyorum. Burada bayan hesap ödemez”
“Haydaaaa, ben ödüyorum abicim, hesabı alayım”
“Eeee beyefendi yani kocanız ödemeyecek mi?”
“Yok kardeşim yok, o bir kere kocam değil, iş arkadaşım. Hem ben buranın yabancısıyım ve hesabı ben ödeyeceğim bu kadar basit, aaaa söyleyin siz ne kadar tuttu, iki Akçaabat, bir piyaz, 2 ayran, 4 çay”
“Ya özür dilerim inanın ki, Trabzon da ilk defa böyle şeye şahit oluyorum”
“İyi o zaman bir ilki yaşayın ve hesabı alın. Hayır yani, bayanın yanındaki her erkek kocası olamaz, hadi kocası oldu diyelim, bayan olduğu için hesap ödeyemez mi? Ne yani…”
“Yıldız, tamam ben ödeyeyim, çekil şurdan millet sırada bekliyor”
“Ay beklesinler, hesabı ben ödeyeceğim aaaaa, hem sen kocam değilsin ne karışıyorsun”
“Beyefendi kusura bakmazsanız arkadaşım buralı değil de”
“Bak el kol hareketleri yapma Ahmet fena olur”
“Buyurun hanımefendi paranızın üzeri, bir kez daha özür dilerim kusura bakmayın”
“Yıldız gördün mü? Rezil ettin beni Trabzon’a, kimsenin yüzüne bakamayacağım yahu senin yüzünden, burayada gelemem bu herif güler durur artık, hııırrrrr”
“Bakma sen de, Allah Allaaah, bu ne yaaa… Ahmet, bunu gidince tüm erkek arkadaşlarıma anlatayım da, onlara ödeteyim hesabı dur sen”
“Kızım, git ya rezil ettin beni, ben bir daha buraya gelemem yaaa… Hem adam bak seni karım sandı, evlenelim biz”
“Git işine deli… Bir hesap yüzünden evleneceksen kalsın”
“Tamam, şaka yaptım zaten ben seni alırda buralarda gezemem ki, her yerde olay çıkartırsın…”
“Ha ha!!! alan vardı sanki seni” 2001 Trabzon.