Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '08

 
Kategori
Güncel
 

Karanlıktan Şikayet Edeceğine, Bir Mum da Sen Yak

Karanlıktan Şikayet Edeceğine, Bir Mum da Sen Yak
 

Herkesin yakacağı bir mum olmalı...


İkbal Gürpınar’ı TRT 2’de görev yaptığı zamandan bu yana izlerim.Son derece seviyeli,doyurucu,bilgilendirici programlara imza attığını söyleyebilirim.Belirli bir görüşü olan televizyon kanalında, Atatürk’ü,Cumhuriyeti savunan konuşmalarına tanık oldum.Yani çizgisini değiştirmedi...

Yardıma muhtaç insanları önce sorgu memuru gibi sorguluyor,hatalarını, o duruma gelmelerinde kendilerinin paylarını,onları paylayarak vurguluyor.Sonra yardım çağrılarını yapıyor.Dünkü programında da ihtiyaç sahibi kadına”kızının bu duruma düşmesinde,senin de payın var.Kendin okumadığın için zorluk çekmişsin,kızını ne pahasına olursa olsun okutmalıydın” diyordu.

Sürekli şikayet etmek yerine,çözüm üretmek için çaba sarfetmek gerektiğini vurgulayarak,gençlere yönelik bir toplantıya gittiklerinden söz etti.Oradaki gençlerin tepkilerini anlatırken şunları söyledi.Gençlerden biri kalkıp”Böyle yönetim,böyle ülke olur mu?Kahrolsun şunlar, bunlar “ şeklinde konuşmuş.Bir diğeri kalkmış,”Yaşamaktan usandım,gelecekle ilgili hiçbir ümidim yok”diyerek duygularını aktarmış.Başka biri “Üniversite bitirsek ne olacak ,bitirenler boşta”diye şikayetini dile getirmiş.Bir çok genç bu şekilde konuşmasını sürdürürken Anadolu Liseli bir kız çıkmış,adı Ayşe imiş bu kızın.

“Eeee yeter be”demiş Ayşe.”Ben; beş kardeşim,annem,babamla kaldığım gecekonduda aynı odanın içinde yatıyorum. Gece geç vakitlere kadar ders çalışıyorum.Sokak lambasının altında çalıştığım günler oldu.Uykum gelmesin diye ağzıma şeker alıp çalıştım.Ve Anadolu Lisesini kazandım.”

“ Onun bu konuşması adeta hepimize enerji pompaladı,salondan da çıt çıkmadı”dedi İkbal.

Zengin bir ailenin çocuğu olarak, dünyaya gelmedik diye,sürekli siyah gözlüklerin arkasından mı bakmalıyız dünyaya?Yoksa ,tüm gücümüzle asılmalı mıyız kapalı kapılara?Gümüş tepside sunulmadı diye küstüğümüz fırsatları, kendimiz yaratmaya çalışmalıyız.

Yarının Türkiye’si; Ayşe’lerin azmi,çalışkanlığı ,inancı ile bugünkü sorunlarından kurtulmuş olarak gelişmiş ülkeler arasında yerini alacak.

Köy Enstitülerinin kapatılması için Amerika’nın verdiği ünlü Marshall ya.rdımı gibi yüz karası bir durumu ülkemiz bir daha yaşamayacak,bu pırıl pırıl gençlerimiz sayesinde.

Kendine ait özel odası,odasında her türlü konforu olan,yine de ailelerinin bir türlü yüzünü güldüremediği gençlerimiz,biraz da kendilerinden aşağıdakilere bakabilseler...

Bakabilseler görecekler...

Ne mutlu ki; bilinçli, ne istediğini bilen, okuyan,sorgulayan,sorumluluğunu bilen gençlerimiz de az değil...

Çocuk okumaya başladığı ilkokul birinci sınıftan itibaren kitaplarla dostluğunu kademe kademe ilerletmeli.İnsan,vatan,doğa,hayvan sevgisini aşılayan, ailenin önemini kavratan,

paranın amaç değil araç olduğu gerçeğini anlatan kitaplar okumalı.

Anne babası da kendisi gibi okuyan, kendisine her konuda örnek davranışlar sergileyen bir çocuğun , karşılaştığı güçlükleri aşmada gerekli özgüvene de sahip olacağı açıktır.Kalabalık sınıflarda kaliteli bir eğitim alınamamasının eksikliğini ; iyi bir aile,seçkin kitaplarla kapatılabileceğini , tecrübemin ışığında söylüyorum.

Yaşadığımız koşular gerçekten çok zorlu olabilir.Ama homurdanarak, hem kendimizi hem çevremizi mutsuz edeceğimize,küçük de olsa fırsatları değerlendirmeli; bir mumdan ne çıkar diye düşünmemeliyiz...

.

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..