Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

12 Ocak '13

 
Kategori
Siyaset
 

Karaoğlandan Kasımpaşalıya

Karaoğlandan Kasımpaşalıya
 

1974 yılının o sıcak Temmuz ayında Cumhuriyet Tarihimizin “ilk savaş kararını” dünyaya ilk kez O duyurmuştu:

“İnsanlığa ve barışa hizmet için Kıbrıs’a savaş için değil, barış için gidiyoruz. Adadaki soydaşlarımızın can güvenliği ve huzuru için, Kıbrıs’taki Rumlara barışın gelmesi için Türk Ordusu Kıbrıs’tadır.

Kıbrıs’a barış, güven ve huzur için  “Garantör Devlet olarak” çıkarma kararını alan o dönemin Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit’ti.

Harekât sonrası Türk Ordusu hazırlanan plan çerçevesinde Kıbrıs’ta Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerden Rum Çetelerini temizlemiş, birçok ambargoya rağmen harekât hedefine ulaşmıştı.

Ecevit’in o dönemdeki kararlılığı, devlet adamı olma sorumluluğu ve “şartlar ne olursa olsun” Türkiye Cumhuriyetinin gücünü ve varlığını kimsenin hafife alamayacağını dosta düşmana göstermişti. Bu karardır ki rahmetli Ecevit Türk halkının gönlünde “taht Kurmuş” ve bu millet kendisine Türk milletinin milli kahramanlarından birisi olan “Karaoğlan” lakabını takmıştır.

Aradan 25 sene gibi uzun bir süre geçmiş, Karaoğlan artık “genç Karaoğlan” değildir ancak Ecevit 1999 yılında yine Başbakandır.

Hikayesi 1970 yıllardan başlayan, Tapu Kadastro Meslek lisesinde öğrenim gören, hatta öğrenciyken namaz kılan, oruç tutan ve engellenmeseydi cemaatin bir üyesi olabilecek olan bir Abdullah Öcalan gerçeği vardı.

Tapu Kadastro’dan mezun olduktan sonra yedi aylık memuriyeti olan Öcalan, daha sonrada İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine 1971 yılında kayıt yaptırmış, aynı yıl A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesine geçiş yaptırmıştır.

1970 yılında DDKO ( Devrimci Doğu Kültür Ocakları Şubesi)  üyesi olarak “siyasi hayata “ adım atmış, 1971 yılında ise Marksist Leninist THKP-C örgütünün faaliyetlerine katılmıştır.

Hareket ve çıkış noktası Marksist- Leninist bir hareket olan siyasal yaşamına bu çizgi yeterli olmamış, 27 Kasım 1978 tarihinde Diyarbakır’ın Lice İlçesi Fis Köyünde; Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletlerinin bir kısım toprakları üzerinde “Bağımsız bir devlet” kurmayı hedefleyen PKK örgütünü kurmuştur.

Bu örgüt özellikle 12 Eylül 80 darbesi sonrası daha da gelişmiş, Öcalan’ın liderliğindeki terör örgütü yaşlı, çocuk sivil demeden ve hedef gözetmeksizin kan dökmüş, binlerce insanın bu terör örgütünün eylemlerinde can vermesine neden olmuştur.

Devletin ve hükümetlerin PKK terör örgütü ile mücadeleleri devam etmesine rağmen Suriye’nin Bekaa Vadisine yerleşen Öcalan ve üst düzey kadrosu ele geçirilememiş, Suriye’nin de himayesi sayesinde bu kanlı örgüt “kan dökmeye” devam etmiştir.

Suriye’den Öcalan’ı çıkarmaya ve yakalamaya kararlı Ecevit Hükümeti baskılarını arttırmış Türkiye Cumhuriyetinin gücünü göstermeye kararlı bir şekilde takibe başlamıştır.

Pabucun pahalı olduğunu gören Suriye Öcalan’ı Suriye’den çıkarmaya mecbur kalmış, Öcalan Suriye’den Rusya’ya gitmiş, Türkiye’nin baskılarına ve “Çeçen kartını oynarız” tehditlerine daha fazla dayanamamış ve Öcalan bu kez İtalya’ya sığınmıştır.

Kararlı ve güçlü Türkiye ve Hükümetine daha fazla direnemeyen İtalya bu kez Öcalan’ı ülkeden çıkarmış, Öcalan bu kez de Kenya’nın Yunanistan Büyükelçiliğine sığınmıştır.

Kenya’da Yunanistan büyükelçiliğinden de çıkarılan Öcalan Kenya Güvenlik birimlerince yakalanarak 15 Şubat 1999 günü Türk Güvenlik birimlerine teslim edilmiştir.

16 Şubat 1999 günü Bordo bereliler tarafından Kenya’dan Türkiye’ye getirilerek adalete teslim etmiştir. Öcalan yakalanıp Türkiye’ye getirildiğinde Hükümetin başında yine Başbakan olarak Ecevit vardı ve o gün yine kameraların karşındaydı.

Türkiye’nin en kanlı senaryosunun bir numaralı aktörüyle ilgili tarihi gelişmeyi şöyle açıklıyordu:

“Bu sabaha karşı bölücü terör örgütü ele  başısı Abdullah Öcalan ele geçirilmiştir. Dünyanın neresinde olursa olsun devletimizin O’nu ele geçireceğini söylemiştik. Şehit analarına verilen söz yerine getirildi. Bütün dünyadan dışlanan Öcalan sonunda kendini Türkiye’nin kucağında buldu”.

Milletinin “Karaoğlan” dediği ve 25 yıl sonra  ikinci kez Başbakanlık koltuğunda oturan Ecevit şehit ailelerine verdiği sözün yerine getirilmesinden, Güçlü Türkiye Cumhuriyetinin isterse neler yapabileceğinin ortaya konulmasından son derce mutluydu.

Türk Milleti Ecevit’i ve partisini unutmamış, PKK terör örgütüne karşı mücadele veren DSP ve MHP yi ortak iktidara taşımış bu iki partinin üç buçuk yıllık iktidarları döneminde neredeyse sıfıra yakın bir terörle iktidarı AKP’ye teslim etmiştir.

Öcalan’ın yakalanıp İmralı’ya getirilişinin üzerinden neredeyse 14 yıl geçti.PKK örgütünün lideri İmralı’da olmasına rağmen aradan gecen zaman içersinde 12 yıldır iktidarda olanların yanlış politikaları, “mücadele yerine müzakere sevdaları” koskoca bu cumhuriyeti ne hale getirdi.

Kandil, Oslo, BDP adeta bir “Bermuda üçgeni” olmuş, bu üçgenin içine sıkışan AKP ise çabaladıkça batmakta, battıkça da bu şeytan üçgeninin taleplerine boyun eğmekte;

“Gerilla vurur, hükümet verir” söylemleri ayyuka çıkmaktadır.

Bu hükümetin başbakanı olan ve kendisine “Kasımpaşalı, padişah” unvanları yakıştırılan Recep Tayyip Erdoğan Ecevit’e takılan “Karaoğlan” lakabı gibi kendisine takılan lakapları hak etmek istiyorsa fazla vakit geçirmeden, oyalanmadan, İmralı, Kandil, BDP görüşmelerine son vererek, hatta görüşmeler devam ederken bir sabah basın ve medyanın önüne çıkarak;

“Bugün hükümetimizin aldığı karar gereği kanlı terör örgütü PKK’nın Kandildeki hedeflerine Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından kara ve hava harekatı başlatılmıştır. Kara birliklerimiz Kandil’i ele geçirmiş, terör örgütü elebaşları yakalanmış ve Kandil’e bir daha inmemek üzere şanlı al bayrağımız dikilmiştir. Şehitlerimizin kanı yerde kalmamış şehit analarının göz yaşı dindirilmiştir. Türk milletinin gücü, Türk devletinin kararlılığı bütün dünyaya gösterilmiştir”.

Evet, “Kasımpaşalı” başbakanımız bu kararı alıp mikrofonların karşısına geçip bu sözleri söylemelidir. Başbakanımız bu kararı alamazsa, bu eylemi gerçekleştiremezse; PKK ve Öcalan daha çok şeyler ister, bizim hükümetimizde çok şeyleri verir.

Başbakan ve bu hükümet Kandil’e Türk Bayrağını dikemediği sürece bu terör bitmeyecek, anaların gözyaşı da dinmeyecektir. Ta ki yeni bir başbakan gelip mikrofonların başına geçip; “Bugün ordumuz Kuzey Irak’ girerek PKK kamplarını ve Kandili işgal etmiş ve bayrağımızı buralara dikmiştir” diyene kadar!

Sonsuzluk ( Osman Özeker)  12.01.2013

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..