Karınca İle Ağustos Böceğinin Hikayesi. Yeni versiyon

Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur zaman içinde Unakıtan mısır tarlasında, Tayyip koyun güderken, Hüseyin okuma yazmayı hala sökemezken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken, çok çalışkan bir karınca ile keyfi-hali hep mutlu olan tembel bir Ağustos böceği varmış.

Karınca hiç yorulmadan dürüst, çalışkan bir tutumla geçirirmiş günlerini, kışa hazırlık yapmış, asıl masalda Ağustos böceği yan gelip yattığı, tembellik ettiği için, kışın zorda kalıp, karıncadan yardım isterken; bakın devran döndüğünde
neler olmuş?

Hava soğuk, buz gibi bir rüzgar, kar diz boyu, Ağustos böceği karıncanın kapısını çalmış "tak, tak, tak" Karınca çok çalışkan ve dürüst olduğu için hiç bir açgözlülük, hortumculuk, pipetcilik yapmadığı için yeterli maddi gücü elde edememiş, evinde tam ısınamadan, üşür haldeymiş; kapıyı açmış, gözlerine inanamamış, bir de ne görsün; Ağustos böceği, çok pahalı bir kürk içinde, Audi Q7 jipinden inerek, karıncaya geliyor. Karınca "ooooooooo hoşgeldin Ağustos böceği kardeş, hayrola bir isteğin mi var?" diye sormuş.

Ağustos böceğide demiş ki "Ayyyyyyyy karınca kardeş sorma, seyahatlerden, alışverişten, davetlerden yoruldum, para makinam bozuldu para saymaktan; ziyaretimin nedeni Paris'e gidiyorum da, Sen nehrinin karşısında yaşayan La fonten, masalın yazarına uğrayacağım, bir arzun var mı diye sormaya geldim" demiş!

Karınca "aaaaaaaaa hiç olmaz mı? O'na deki; biz dürüst, onurlu, paylaşımcı yaşayan, çalışkan, namuslu insanlar bir lokma, bir hırka yaşamaya çalışırken, aylak, kolaycı, tembel, kolayı, rahatı ve hazırı elde etmesini çeşitli yollardan öğrenmişlere karşı çaresiz bırakan öykücünün gözlerinden öp benim için olur mu?" demiş!