Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Karışık ızgara

Karışık ızgara
 

Açıklamaya gerek var mı?


Din:

-Din doğmadır, değişmezleri vardır. Çağdaşlığa, yeniliklere açık değildir.Günümüz uygarlığına adapte olmamız, ilerlememiz için yönetim şeklimizi dinden soyutlamalıyız.
-Nasıl olacak bu?
-Cumhuriyeti kuracağız, laikliği kurumsallaştıracağız, devlet dinden bağımsızlaşacak; vatandaş inancında serbest olacak. Devlet, kimsenin inanıp inanmadığına bakmayacak.
-Öyle ya, herkesin inancından devlete ne? Tamam bize uyar, hadi yapalım.

Anayasa:

- Kurucu meclis anayasayı yaptı. Hilafeti bıraktık, cumhuriyete geçtik.

- Artık özgürüz, Başımızda padişah yok, halife yok, cumhurbaşkanı ve başbakan var. Herkes dilediği gibi davranabiliyor, yazabiliyor, çizebiliyor (mu? Bazılarına göre evet, bazılarına göre hayır.)

Yazının hitap kısmıdır: "İnkilaplarımızı yaptık, bunların kanunlarını da çıkardık. Bazı şeylerin giyilmesini yasakladık, bazı şeylerin giyilmesini de mecbur kıldık. 1928 de anayasadan "din" kelimesini çıkardık, 1937 de "laikliği" koyduk. Ama başörtüsüne dokunmadık. Sonra garip bir şey oldu. Şapka giymeyerek, "Şapka Kanunu"nu alenen çiğneyen zevat, kendi cürmünü unuttu da kalktı, yasak olmayan başörtüsüne yasak getirdi.

Bu yasağın gerekçesini aldı götürdü, Anayasa'nın değiştirilemez 2. maddesine bağladı. (öyle diyorlar) Bu madde şöyledir: " Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."

Ben başörtüsünün, bu maddenin virgülle birbirinden ayrılmış hangi kısmına aykırı olduğunu anlayamadım. Çünkü somut hiç bir ilişki yok. Belki hukukçu olmak gerekiyor diyeceğim de, 367, FP, Erdoğan ('ın şiir cezası) kararlarını hatırlayınca diyemiyorum. Kanunsuz yasak olmaz diyenlere; "Biz Anayasa'da yerini bulduk, var!" diyorlar."

Değişmezlik ilkesi:

- Madem bu iş yasa meselesi, "demokraside çare üretme rejimi" ise, gelin o zaman Anayasa'yı değiştirelim, bu gerilimi ortadan kaldıralım.

- Hayır! Siz Anayasa'yı değiştiremezsiniz. Bunun için ya şavaş, ya da darbe olmalıdır.
- O zaman hep beraber dua edelim: "Yarabbi, ya İran bize saldırsın. Ya da Sn. Büyükanıt darbe yapsın!" ....
- Duanız tutmadı değil mi?
- Tutmadı! Sahi, ordumuz K. Irak'ta girdi desek!
- Yemezler!

- Peki, Anayasa'yı değiştiremeyeceksek maddelerinde değişiklik yapalım?
- Valla biz başörtüsünü öyle bir yere bağladık ki, siz o maddelerin, ne değiştirilmesini teklif edebilirsiniz ne de değiştirebilirsiniz. Dünya yıkılır, bu kale yıkılmaz. Çok sağlamdır.
- Hani cumhuriyet değişim demekti? Hani doğma olmayacaktı, hani her şey yenilenebilecekti?
- Eee bizim... pardon rejimin kendin(miz)i koruma hakkı(mız) vardır.
- ...?!!!

Anayasa Madde 42:

"Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz." (fakat, )

"Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz."

- Anayasaya sadakat borcu nasıl bir şeydir? Eğitim ve öğretim hürriyetimi kullanırken Anayasa'ya sadakat borcumu nasıl ödeyebilirim?

a- Her sabah ilk üç maddeyi okuyarak mı?
b- Anayasa'yı cebimde taşıyarak mı?
c- Belli saatlerde özel bir ritüel uygulayarak mı?

d- Niçin sadece eğitim, sadakat borcu doğrurur?
e- Diğer hürriyetlerde sadakat borcu yok mudur?

- Ben, bu fıkranın kastını anlayamadığımdan soruları cevaplayamıyorum..

Müslümanlık:

- Başörtmekle müslüman olunmaz!
- Ya nasıl olunur?
- Kalbine bakacaksın.
- Kalbin ta göğüs kafesinin altında. Nasıl bakayım?.
- Benim annem de başörtülüdür, namazını kılar ama örtüsü sizinki gibi değildir.
- Allah Allah! Bizimki nasıl?
- Siyasi simge!
- ...?!!!

Laiklik:

- Biz laikiz ama aynı zamanda da müslümanız. Biliyor musun benim babam hacıdır.
- Laik, dinle irtibatı olmayan demektir.
- Siz laikliği yanlış anlıyorsunuz, laiklik dinsizlik demek değildir.
-Tamam da kardeşim, "laik devlet" derken, "devletin dinden ayrıldığını" ifade etmiyor muyuz?
- Evet.
- Peki siz "ben laikim" derken, kendinizi dinden ayırdığınızı niçin farkedemiyorsunuz?
- Olsun, biz laikler böyle düşünüyoruz.
- İster kabul et ister etme. Müslüman laik yönetim yanlısı olur. Laik olamaz. Zira iki zıt; yani dinle, din dışılık bir arada bulunamaz. Ancak laik sistem içinde, kişisel tercih olarak laikliği (ateizmi) veya dindarlığı seçebilirsin.

Namus:

- Namus, iki bacağın arasında değildir.
- Napalım bacakları serbest mi bırakalım?
- Saçta, başta da değildir. Örtünmekle namuslu olunmaz.
- O zaman namus, açılıp saçılmaktır diyebilir miyiz?
- ....
- Kardeşim! Namus bir kavramdır. Niteliği, ona yüklediğimiz anlama bağlıdır. Namusun ne olduğunu belirleyen insanın azaları değil, tarih boyunca biriktirdiği değerleridir. Ne örtünme namusun, ne de açınma namussuzluğun belgesi değildir. İnsan, ondan ne anlıyorsa, "namus" o dur. Tesettür ise çok ayrı bir şeydir. İnançla ilgilidir.
- ....
- Giyiminden dolayı kimsenin kimseyi yargılama hakkı yoktur. Hatta Yargıtay'ın, Danıştay'ın, Anayasa Mahkemesi'nin bile.

Saçlar:

- Örtülü kadınlar, saçlarınızı güneşten saklamayın, Allahın verdiği güzelliğinizi gizlemeyin. Hem saçlarınızı hem bizi hasta ediyorsunuz!
- Biz, saçları gün görmemiş insanlara bir şey olduğunu duymadık. Üstelik güzelliğini gizlemeyen yeteri kadar insan var. Estetik duygunuzu onlarla idare edin. Bizi de böyle kabul edin.
- Ama yaptığınız Anayasa'nın değişmez ve değiştirilemez ilkelerine ters düşüyor.
- O zaman siz de başörtüsü yasağını o ilkelere bağlamasaydınız. 177+18 maddelik Anayasa'da başka bağlayacak yer mi yoktu?
- Ne yapalım saçlar kısa geldi.
- Siz de at kuyruğu yapsaydınız!

Yıllardır bu minval üzere yuvarlanıp gidiyoruz. Artık küp, bir yerlere toslayıp kırılsa da herkesin foyası ortaya çıksa diyorum.

Resim: www.cumbarestoran.com/anayemek.htm

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..