- Kategori
- Okullar
Karne korkusu

Karneler hayatımızdan daha önemli değildir.
Tatile az kaldı. Yakında karneler veriliyor. Şimdiden bir heyecan sardı öğrencileri. Hele ilk defa karne alacaklar için çok önemli bir gün. Çocukların yanı sıra, anne babalar da heyecan içinde. Kısacası ailede gergin bir bekleyiş hakim. Eğer bir de karne kötüyse, telaşın yerini korku ve endişe alacak. Karne ile ilgili sorunlar yaşanacak. Aman sakin olalım.
Karne, öğrencilerin bir dönemde derslerindeki başarı durumunu ve okulda kurallara uyma sonuçlarını göstermek için verilir. İşin sonunda ya başarı ya da başarısızlık olması doğaldır. Ana-babalar bunu makul karşılamalıdır.
1970-1990’lı yıllarda, karnelerin yazımında, bir yönetici ve 3 öğretmenden oluşan bir ekip halinde 3-4 gün birlikte çalışarak, öğretmenlerin hazırladıkları 8-10 adet ders not fişini, yan yana getirerek, “çarşaf not listeleri” hazırlar ve birlikte okuyarak karneleri yazardık. Günümüzde bu işlemler “tek tıkla” hallediliyor. Yakında “e-karneleri” de göreceğiz.
Her karnenin sağ alt kısmında “ Sınıf Öğretmeninin Görüşleri” bölümünde, öğrenci hakkında velilerin okuması için, görüşler yazılır. Bunların başarılı öğrenciler için “teşekkür özelliğinde” olduğu gibi, başarısı düşük olanlar için de , öğrenciyi aşağılamadan, dersten soğutmadan, cesaretlendirici, yol gösterme ve rehberlik edici cümleler yazılmaktadır. Arada bazan ne yazık ki, “kantarın topuzunun kaçırıldığı” da görülmektedir. Karne korkusunda önemli bir bölüm.
Her anne-baba çocuğunun karnesinin yüksek notlarla dolu olmasını ister. Umulan notlar gelmezse, elbette üzülmektedirler. Karne ister başarılı olsun, ister zayıf, her iki durumda da anne –babalar tepkilerinde aşırıya kaçabiliyorlar. Olmamalı.
Ödül ve ceza sistemi çok dikkatli kullanılmalıdır. Karne iyi ise, ödülde aşırıya kaçmayınız. Ders çalışmanın onun sorumluluğu olduğunu hatırlatınız. Motive etmek isterseniz, çocuğun ihtiyaçlarına göre makul ödülleri idareli kullanınız. Ona zaman ayırmanız, onun başını okşamanız, manevi ödüllendirmede “aferin” demeniz, ruhsal gelişimi açısından maddi ödülden daha etkilidir.
Psikolog Ferahim Yeşilyurt “Başarılı karnede abartılı sevinç gösterileri ve hediyeler, tıpkı kızgınlık tepkileri gibi öğrenci üzerinde olumsuz sonuçlara neden olabiliyor. Abartılı olumsuz tepkiler de benlik saygısındaki gelişimine zarar verebiliyor” demektedir. Bence çok haklı.
Çocuğunuzun karnesi zayıfsa; onu tehdit etmeyiniz. İsyankar davranışlara yol açabilir. Öğüt verirken, öğrenciye sorununu kendisinin çözemeyeceği hissi vermeyiniz. Onu “tembel “olmakla yargılamayınız. Her zaman başarısız olacağını ima edersiniz. “Zayıfları sen getirdin” diyerek, onu suçlamayınız. Hemen savunmaya geçer. Kendi başarısızlığını görmek istemez.
Başarısız çocukları cezalandırma sadece sevdiği bir aktivitenin( bilgisar ve oyun araçları gibi) kısıtlanması şeklinde olabilir. Önemli olan başarısızlığın nasıl değerlendirildiğidir. Değerlendirme aile-çocuk iletişimi kurularak yapılmalıdır. Böylece çocuk kendi sorumluluğunu kabul edecektir.
Karne döneminde öğrenciler, değerlendirilecek olmanın kaygısını yaşarlar. Karne korkusuyla evden kaçmayı veya canına kıymayı, karne notlarında değişiklik yapmayı düşünen öğrenciler olduğu gibi, hatalı tutumlarıyla çocuğuna şiddet uygulayan anne-babalar da olabiliyor. Aman dikkat! Çocuğunuzun yanında olduğunuzu ona hissettiriniz. Kötü karneyi düzeltmenin mümkün olduğunu, bu konuda – onu incitmeden - ona destek olacağınızı belirtiniz.
Psikolog Gülşah Yahşi“Çocuğun ruhsal dünyasında açılacak yaraları iyileştirmenin kolay olmayacağını, karne sorununda, önemli olan çocuğun ruhunu incitmeden, onunla konuşarak düzeltmeye çalışılması gerektiğini belirterek, çocuğun yaşama sevincinin ve hayatı yorumlayışının, güvenirliliğin, saygılı olmasının, sosyal ilişkilerindeki başarısının ve sağlığının, karne başarısından çok daha önce gelmesi gerektiği” asla unutulmamalıdır. Doğru değil mi?
Başarısızlık nedenleri, çocuğun onurunu kırmadan, iyi tahlil edilmelidir. Okuldan mı, aileden mi, öğretmenden mi, dikkat eksikliği gibi yapısal bir takım bozukluklardan mı yoksa, çocuğun ruh dünyasında sıkıntı oluşturan bir takım psikolojik nedenlerden mi kaynaklanıyor?
Çok fazla tepki göstermek kadar, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak da doğru değildir.
Çocuğunuzu zayıf karnesi için alay ederek azarlar, onu aşağılar, değersiz ve işe yaramaz olduğunu hissettirirseniz, size olan güveni kaybolabilir ve bu durum çocukta kaygıya, öfke ve kırgınlığa yol açar. “Sana güveniyoruz. Senin daha iyisini yapabileceğine inanıyoruz”, demek çok mu zor? Unutmayın, O sizin çocuğunuz!
Çocuğunuz (ya da öğrenciniz) başarı duygusunu tattı mı? Kendisi ile gurur duyuyor mu? Kendine özgüveni var mı? Başarılı ise bunun farklılığını ona hissettirdiniz mi? Onunla “gurur duyduğunuzu” ona hiç söylediniz mi?
Sevgiyle kalın. Saygılarımla.
Ali İhsan ÖZÇAKIR
MEB. Emekli Bakanlık Başmüfettişi