Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '08

 
Kategori
Eğitim
 

Karneyi doğru okumak...

Karneyi doğru okumak...
 

Yarın bir çok evde karne telaşı var. Bir veli olarak karneyi doğru okumak önemli. Genelde karneyi alır almaz matematik, Türkçe gibi derslerin notlarına bakarız. Bu kez karneyi aldığınızda ders notlarından önce davranış notlarına bakın. Orada bir sorun görünüyor mu? Bu yıl davranış notları verdiğimiz alanlar yine değişti. Bu alanlar:

Okul kültürüne uyum
Öz bakım
Kendini tanıma
İletişim ve sosyal etkileşim
Ortak değerlere uyma
Çözüm odaklı olma
Sosyal faaliyetlere katılım
Takım çalışması ve sorumluluk
Verimli çalışma
Çevreye duyarlılık

Öğretmenin bu konularda değerlendirme yapması için uzun süredir öğrenciyi tanıyor ve izliyor olması gerekir. Burada küçük sınıflarda "geliştirilmeli, iyi, pekiyi" den oluşan 3 değerlendirme var. Veli olarak önce burayı okuyun. Burada "geliştirilmeli "kısmı işaretlenmişse, sizin eksik yaptığınız, çocuğunuzun yetersiz kaldığı bir alan var demektir. Tatil sonrası öğretmenle de iletişime geçerek, yapılan hataları düzeltebiliriz. Burada çocuğu suçlamak çok anlamsız. Onların iyi yada kötü her davranışından veli olarak sorumlu olduğunuzu unutmayın.

Karne de ikinci olarak bakılacak kısım, çocuğunuzun okuduğu kitap sayısı ve devamsızlık durumu. Az kitap okuduysa tatilde telafi yoluna gidilebilir. En az 15 kitap okuması gerekir bana göre (4. ve 5. sınıflarda). Daha küçük sınıflarda bu sayı daha fazla olmalı. Size tam tersi mantıklı gibi görünebilir. Ama 2.3. sınıflarda haftada 2-3 kitap okuyan çocuğun, ders sayısı ve ağırlığı yüzünden 4.5. sınıflarda kitap okuma zamanı azalıyor. Devamsızlıkları da kontrol etmekte yarar var. Benim bir öğrencim 3 gün üstüste okula diye evden çıkıp, akşam dönüş saati eve dönmüştü. Benim uyarım sonucu ailesi okula gelmediğini fark etti. Bu nedenle çocuğunuzun kaç gün okula gitmediğini bilmeniz gerekir.

Ders notlarına gelince. Yüksek olan notlardan başlayarak bakın. Önce aferinler gelsin. Hiç bir çocuğun bütün derslerinin 1 olmasına imkan yok. En son düşük notları görüp, nedenini çocuğa sorun. Onu suçlamayın, yargılamayın, kızmayın. Sadece sakin bir şekilde nedenini merak ettiğinizi, acaba böyle olmaması için ne yapılması gerekiyordu diye sorun. Çocuk azarlanmayacağına dair güveni duyarsa size açıklıkla olanları anlatacaktır. Çünkü çocukların hepsi derslerinin neden iyi ya da kötü olduğunun farkında. Ben önceden çocuklara kendinize bir karne hazırlayın dediğim zaman, aşağı yukarı hepsi karnesini tahmin ediyor.

Unutmayın, karne sadece çocuğunuza değil, size de aittir. Karneyi birlikte inceleyin, birlikte çözüm üretmeye çalışın. Her durumda onu sevdiğinizi belirtin. Çocuğunuza sevginizi göstermek için iyi notlara ihtiyacınız yok. Karne gününe kadar okula gitmediyseniz, ikinci dönem başında giderek öğretmeninizle görüşün. Ondan yardım isteyin.

Çok iyi notlarla başarılı bir öğrencilik geçirip meslek sahibi olduğu halde, iş hayatında başarısız, mutsuz olan insanlar olduğunu unutmayın. Önemli olan çocuğunuzun sosyal olması, kendini ifade edebilmesidir. Her birey farklıdır. Fakat bizim eğitim sistemimize göre, çocuğa farklılıklarına uygun eğitim verilememekte, hepsi aynı şekilde değerlendirilmektedir. Arkadaşları ya da kardeşleri ile kıyaslamayın. Kendine güven önemlidir, anne babalar olarak çocuğun öz güvenini kaybetmesine neden olacak nitelendirmelerden kaçının. Onlar bizim bir parçamız, onlara şekil veren de biziz. AÇEV'in uzman öğretmenlerinden Nuray Hanım, benim velilerime verdiği "Anne Destek Kursu"'nda ilk şu cümleyle başlamıştı: "Yaramaz çocuk yoktur, yaramaz anne-baba vardır."

Karnede bir sorun yoksa da olayı abartmayın. Sevincinizi pahalı hediyelerle ortaya koymayın. Beklentinizin her zaman bu olduğunu hissettirmek çocuğa baskı olacaktır. Onu kutlamak yeterli. Bir yemek, sinema, tiyatro ya da birlikte yapmaktan hoşlandığınız bir geziyle memnuniyetinizi belli edebilirsiniz. Onu aldığı güzel notlar olmasa da seveceğinizi bilmeli, hissetmeli.

38 öğrencimin karnesi önümde duruyor. İmzalanmış, düşünceler kısmı doldurulmuş. Yarın önce öğrencilerin, sonra da velilerin elinde olacak. Ben karnelerini heyecan içinde bekleyen öğrencilerime önce kısa bir konuşma yapıp, notlarının onlara yön çizmesi gerektiğini, düşük notlara üzülmek yerine, daha çok çalışmaları gerektiğini anlatacağım. Zaten sadece 5 öğrencimin karnesinde 1 var. Onlar da performans görevini yapmayan ve sınavlardan çok düşük notlar alan öğrenciler. Bu beş çocuktan ikisinin annesi okuma-yazma bilmiyor. Diğer üçü ilkokulu bitirmiş. Ne ilginçtir ki babalarını hiç tanımıyorum. Okula gelmedikleri gibi, ev ziyaretlerimde de akşam saati olmasına rağmen karşılaşmadık. Bunlar tesadüf değil.

Tatilde yüklü ödev veren öğretmenlere de karşıyım ben. Adı üzerinde tatil, çocukların da biraz dinlenmeye hakları var. Ben her hafta sonu verdiğim ödevlerden farklı olarak, okumaları için bir kitap fazladan vereceğim. Dün bir arkadaşım oğlunun öğretmeninden dolayı isyan ediyordu. 5. sınıfa giden oğluna işlenen her üniteden 100 soru çıkar ve cevapla gibi bir ödev verilmiş. Verdiğimiz ödevlerin yapılabilirliği olmalı, öğretmen olarak ödev olsun da nasıl olursa olsun deme şansımız yok. Biz nasıl tatili mesleki yayınlar okuyarak geçirmeyecek isek, çocuklar da biraz okul ve derslerden uzak kalabilir.
Bütün öğrencilere, öğretmenlere ve velilere iyi tatiller...
 
Toplam blog
: 111
: 5210
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

1997 yılında öğretmenliğe başlamış bir mühendisim. Bir oğlum var. Çocukları ve yaşamı seviyorum. ..