Karşı yakada kalanların, Ege'deki çığlıkları devam ediyor.

“Rodos, İstanköy Ve Onikiada Türkleri Kültür Ve Dayanışma Derneği’nin toplantılarnın ikincisi, Konakta Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı binasında, Dernek Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı’nın sunumu ile icra edildi..

İlk toplantıda dernek mensuplarının toplantısı münasebetiyle “Karşı kıyıda kalanların Ege’deki çığlıklarından bahsetmiştik. Evet o çığlıklar devam ediyor. Evet.. Ege denizinden zaman zaman yükselen o çığlıklar hiç tükenmeyecek.

Başkan Kaymakçı, verdiği aydınlatıcı ve birleştirici konferansında, tezlerini kuvvetlendirici ve aydınlatıcı bu uğurda yazılmış kitapları ile de desteklendiği oturum, huşu ile dinlendi. Sık sık alkışlandı.

Konuşmacılardan eski K.Yaka Belediye Başkanı Kemal Baysak’ın duygulu konuşmasından sonra, bir kısım davetliler, zaman zaman söz alarak konuya açıklık getirerek “Biz her zaman varız ve haklarımızın peşindeyiz” imajı yarattılar. Birlik ve beraberliklerini ortaya koydular.

Rodos, İstanköy ve onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, yaptığı değerlendirmede; Rodos ve İstanköy ağırlıklı olmak üzere Onikiadalar’da yaşayan ve sayıları 6.000 civarında olan bir Türk nüfusun bulunduğunu, Yunanlıların Lozan Barış Antlaşması imzalandığında Onikiadalar’ın İtalyan yönetimi altında bulunduğu gerekçesiyle söz konusu soydaşlarımıza “azınlık” statüsü tanımamış bulunduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

“Dernek olarak adalarda yaşamakta olan Türklerin kültürel kimlikleri ile yaşamalarını bir insanlık sorunu olarak değerlendiriyoruz. Hiçbir kültürel kimliğin yok edilmesi ya da görmezlikten gelinmesini doğru bulmuyoruz. Bu bağlamda Batı Trakya’da olduğu üzere Türk kültürel kimliğinin korunması ve geliştirilmesi konusunun, bir Avrupa Birliği ülkesi olan Yunanistan’ın önde gelen görevlerinden birisi olması gerektiğinin ifade etmek istiyoruz.” Dedi.

Diğer konuşmacılar da “Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türklerin, Vatandaşlık, eğitim ve Türkçe öğrenme hakkı, din ve ibadet, Osmanlı Türklerinden kalan kültür mirasının korunması, vakıflar, nefret ve baskı ortamı gibi pek çok sorunla karşı karşıya olduklarını, onları her geçen gün kültürel bir asimilasyona sürüklenmekte olduğunu, Adalarda varlıklarını sürdürmeye çalışan bir avuç Türk/ Müslüman azınlığın sessiz çığlığını dünya komu oyuna duyurmak zorunluluğu bulunduğunu ifade ettiler.

Toplantı, vakur bir şekilde dağıldı.